Mehmet Demirtaş

Mehmet Demirtaş

mehmet.demirtas@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1994 yılında yeşil çimlere ayak basan Hüseyin Eroğlu, müthiş bir hikayenin başlangıcını yavaş yavaş adımlamak için soluklanmıştı. Soma Linyitspor, Marmaris Belediyespor, Akhisar Belediyespor, Eskişehirspor ve de son durak olarak Kemalpaşaspor formalarını giyip aktif futbolculuk yaşantısına noktayı koyarken belki de başarılarıyla ün salacağı gerçeğini beklemiyordu.

2005 yılı kramponlarını astığı, 2012-2013 futbol mevsiminde de kenar çizgide güven verdiği yıllar olarak kayıtlara geçecekti.

Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’ndan mezun olmasıyla birlikte, hem çimlerin kokusunu solumuş hem de işin ilmini öğrenmiş bir talebeydi Eroğlu. Kariyerine Bucaspor’da start verirken mutluluk karelerini pozlaması da çorap söküğü gibi akıp gitmişti yıllar içerisinde. 2007’de Türkiye ikinciliği, 2010’da Nike Premier Cup Türkiye şampiyonluğu ve Avrupa Grup 1.’si apoletlerini omzuna asan Eroğlu, U15 takımını sırtlamıştı. İş artık seviye atlamaya, Bucaspor’da yardımcı antrenörlük görevine soyunmaya gelmişti.

Haberin Devamı

Birbiri ardına sıralanan yıllar sonucunda yolu Altınordu gibi bir fabrikayla kesişmiş, kimya uyuşmuş, isimler homojen bir görünüme bürünmüştü. 2012-2013’te 3. Lig’den bir üst platforma geçiş vizesi, 2013-2014 yılında 2. Lig’de kupa kaldırma, ardından 1. Lig’e hızlı geçiş... 2020-21’de de normal sezonu 60 puanla 6. sırada tamamladıktan sonra Altınordu’ya tarihinde bir ilki yaşatıp 1. Lig’de Play Off potasına sokan Eroğlu, Samsun’u saf dışı bırakıp finalde Altay’a 1-0 kaybedip Süper Lig’in kıyısından dönmüştü.

Oyun içi hamleleri, yenilikçi yaklaşımları ve kriz anlarını yönetmeleri ile başarılardaki etkisi popüler olmaya başladı teknik patronların. Futbol konusunun yalnızca sahadaki 11 adamla halledilemeyeceği, teknik adamların hafife alınamayacağı anlaşıldı.

Şüphesiz futbol ve teknik adam kavramlarını yan yana düşünüyorsak, geçtiğimiz günlerde 10 yıllık Altınordu kariyerini noktalayan Hüseyin Hoca’yı en ön saflarda görür, konuşur, sayarız.

Altınordu, bugün bir marka değerine sahipse, Eroğlu’nun payını es geçemeyiz. Ne yaptığını bilen, belirli bir oyun ve oyuncu karakterine sahip, taktik disiplinine bağlı profili olan bir adam o. İyi de bir aile babası olan Eroğlu’nun doğrularına koşulsuz inanması, stratejisine inandırması, tutkusu ile sürekli teknik direktör değiştiren futbol iklimimizde müstesna bir sima olduğunu vurgulamalıyız.

Haberin Devamı

En önemlisi de hepimizin yakından tanıdığı ve zor bir kimliğe sahip Başkan Seyit Mehmet Özkan’la uzun yıllar bir arada kalabilmek bile büyük başarı.

Kendisine yurt içi ve de yurt dışından gelen reddedilemeyecek teklifleri bile inandığı değerler uğruna elinin tersiyle iten teknik adam.

Hep diyoruz, futbolu futbolun içinden gelenler yönetsin ve Türk futbolunun geleceği altyapılarda diye. Bu söylemlerimizde samimiysek buyurun yetkililere duyurulur. Türk futboluna sayısız gencimizi kazandırmış Hüseyin Eroğlu’na Milli Takım yakışmaz mı? Benim yetkim olsa hiç düşünmeden Milli Takımlar Eğitim Departmanı’nın başına getirir, tüm alt yaş kategorilerini ona emanet ederdim.

Haberin Devamı

Eminim ki benim gibi birçok futbol otoritesi de aynı düşünce içerisindedir...

Hüseyin Hoca altyapı oyuncularıyla bir köşede karşılaşmayan, belki de A takımdaki oyuncuların tam adını sayamayan, sözleşmedeki mürekkebi soğumadan vedalaşılan isimlere inat bir hikayenin peşine düştü.

Bütçe bazında elindeki kadro ligin en zayıf olanlarından biriydi belki ama ‘büyük’ sıfatıyla anılan takımlardan daha fazla kasayı doldurdu. Eroğlu zamanında sadece ülke futboluna değil Avrupa’ya kazandırdığı oyuncular vasıtasıyla kulüp 26 milyon euro gelir kapısı elde etti.

Düzenli ordu ayarında bir anlayışla takımını yönetti, yönlendirdi. İnşa ettiği bu mucizevi başyapıtla kaliteli kumaşını konuşturdu.

Kim ne derse desin, Hüseyin Hoca ve öğrencileri bu sezonun ikinci yarısında bir tarih yazdılar. Ben dahil futbol kamuoyunun düşer gözüyle baktığı Altınordu, özellikle son 10-12 maçta kenetlenip inancıyla bir takımın neler yapabileceğini bize gösterdi. Hüseyin Eroğlu gemisini limana yanaştırdı ve görevini en güzel şekilde tamamladı.

Duruşuyla, kimliğiyle, yaptıklarıyla Altınordu’dan bir Hüseyin Eroğlu geçti. Belki yeri zor dolacak bir isim fakat kurguladığı bu sistem zaten çok güçlü temellere dayanmakta.

Bundan sonra izlenecek süreçte bu görevi üstlenecek isimler, Eroğlu’ndan kalan miras üzerinde başarıyı perçinleyecekler.

Hoşça kal Hüseyin Hocam. Hakkın ödenmez. Seni futbolun en tepesinde görmek umuduyla....