Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cümle alem “Superstylin’” ile tanıdı bu iki İngiliz DJ ve prodüktörü. Aslında onlar farklı enstrümanları da çalabilen iki müzisyen. Tom Finley ve Andy Cato.
“My Friend”, “At the River”, “I See You Baby”... Sayısız hit şarkıya sahipler. Groove Armada neden önemli biliyor musunuz? Hit olmayan şarkıları da muhteşem olduğu için. Bu adamlarda tarz saplantısı yok. Kafaları açık. Duydukları sevdikleri her şeyi müziklerine dahil edebiliyor, hem derinliği olan bir tarz oluşturuyor hem de insanları eğlendiriyorlar. Funk, soul, hip hop, rock, house...
Sahnede de izledikten sonra (Radar Live 2007’yi hatırlayın) şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ben Groove Armada hayranıyım.
Elemanlar 19 Haziran’da Efes Pilsen One Love’da ortalığı yıkıp geçecekler. Muhteşem bir ışık ve müzik şovu olacak. Geçen hafta İngiltere’de Brighton’da The Great Escape Festivali kapsamında verdikleri konserden önce bir röportaj yapmaya davet edildim. Oturduk konuştuk. Milyonlarca albüm satan, dünyayı turlayan, gittiği her yeri dolduran bir ekip olarak bayağı mütevazı olduklarını söyleyebilirim bu adamların.

Müziğinizde en fazla önem verdiğiniz şey nedir?
Tom Findlay: Bizi kendi alanımızda benzersiz kılan şey sound’a yapığımız eklemeler “bip”ler efektler falan değil. Önemli olan şarkılardır. Çünkü şarkıları hatırlarsınız, aklınızda yer ederler ve onları piyanoyla bile çalsanız iyidirler.

Geleceğin müziği küçük mekanlar ve sosyal ağlar etrafında gelişecek
Nelerden esinleniyorsunuz?
Andy Cato: Duyduğumuz şeyleri sürekli kafamızda bir tür geri dönüşüme tabii tutuyoruz. Sahnede grup müziği yapmaya ve şarkıları canlı çalmaya ilgi duymaya başladık. O dönem David Bowie ve Roxy Music gibi şeyler dinledik. Yeni gruplar keşfetmeye çalıştık. Dans müziğindeki rock etkisi ilgimizi çekti.
Albümde çok sanatçıyla vokalistle çalışıyorsunuz. Sahnede onların hepsinin yer almaması sorun olmuyor mu?
Tom F.: Aslında bu o kadar dert olmuyor. Bu turnede Becky (Becky Jones ya da sahne ismiyle Saint Saviour) mükemmel bir performans sergiliyor ve neredeyse bütün şarkıların hakkını veriyor. Bu albüm cidden canlı çalması en zevkli albüm. Saint Saviour muhteşem bir solist.

“Dünyanın en iyi lazercisi bizde”

Sizi iki kez izledim. İkisinde de sahne şovunuz ve koreografi farklıydı. İstanbul’da nasıl bir gösteri izleyeceğiz?
Andy C.: Sahne şovumuzu her türlü mekanda rahatlıkla uygulanacak şekilde esnek olarak hazırladık. Önemli olan ses. İstediğimiz sesi yarattıktan sonra sahnenin büyüklüğü de önemini yitiriyor. Özellikle gece olduğunda işler daha da güzelleşiyor çünkü elimizde dünyanın en iyi
lazercisi var.

Sahnede sizi en fazla mutlu eden şey nedir?
Tom F.: Grupla çalmak çok mutlu ediyor. Sahnedeki
enerjiye göre doğaçlama da yapabiliyoruz. Şarkıları değiştiriyoruz. Bu çok zevkli.

“Müzikte yeni trend, trend olmaması”

Gelecek albüme dair fikirler var mı şimdiden kafanızda?
Andy C.: Galiba biraz daha serbest stil olacak. Sahne şovlarında kendi kendine gelişen şarkıları ve fikirleri seviyoruz. Böyle şekillenen şarkılar olacak. Öte yandan insanların müziği dinleme şekli çok değişti. Artık tamamen “shuffle” yani “karışık dinle” modeli var. DJ müziği de bugün yeniden icat ediliyor. House da aynı şekilde. Biz çok güçlü vuruşlar üzerine canlı çalmayı seviyoruz. Bundan sonraki yolumuz bu.
Tom F.: Müzik tamamen geri dönüşüm üzerine kurulu. Dün beğenilen bir şey bugün tekrar hoşa gidebiliyor, ya da şu an moda olan bir şeyin hemen gözden düştüğünü ama kısa süre sonra yeniden gündeme geldiğini görebilirsin. Hikayenin özü bu.

Dans aleminde trend belirleyici olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Andy C.: Bu bizim kafa patlattığımız bir konu değil. Ama insanlar zaman zaman söylüyor böyle şeyler.

Müzikte bundan sonraki büyük trend ne olacak sizce?
Andy C: Müzikteki yeni trend artık tek ve her şeyi kapsayan bir trend olmaması. Büyük kulüpler falan değil de daha yeraltı kültürü. Küçük mekanlar ve sosyal ağlar çevresinde gelişen bir eğlence hayatı ve buna uygun bir müzik geleceğin müziği.


“Şarkıları bitirmeden konserlerde çalıp seyircinin tepkisini ölçtük”
Şarkılar nasıl ortaya çıkıyor? Çalışma şekliniz nasıl?
Andy C.: Aslında şarkıya göre değişiyor. Bu albüme özellikle Tom’un Londra’daki bodrumunda bol bol prova yaparak hazırlandık. Şarkıların ritimleri ve ruhları bu provalarda ortaya çıktı. Sonra solistler şarkıları söylemeye girişti ve provalar onlarla devam etti. Bu albüm canlı çalarak çıkmış bir albüm. Sonra bazı konserlerde şarkıların tamamlanmamış hallerini çalarak tepkinin ne olacağına baktık.

Ne zaman tam olarak ne oluyor da bittiğine karar veriyorsunuz?
Tom F.: Aslında hiçbir zaman bitmiyor. Albümün artık çıkması gerektiğinde o anki haliyle albüme girmiş oluyor. Ve konserlerde şarkının gelişimi albüm çıktıktan sonra da devam ediyor. Teknik olarak her zaman daha iyi çalmak, şarkıyı daha iyi hale getirmek mümkün.

Falan filan...
-Konser Brighton’daydı. Brighton Londra’ya trenle 40 dakika, bir nevi yazlık. Upuzun sahil var, herkes eğleniyor. Ama İngiliz yazlığı da neticede soğuk oluyor. Ortamlarsa sıcak.
-Groove Armada konserindeki lazerler cidden çok iyi.
-İki solist Saint Saviour ve Mc Mad dönüşümlü olarak sahneye çıkıyor. İkisi de çok başarılı.
-The Great Escape Festivali basın kitinden çıkanları sayıyorum: Bir sürü broşür, rozetler, program kitapçığı, sigara sarma kağıdı, enerji içeceği. İlginç.
-Sahne arkasına elimizi kolumuzu sallayarak girdik. Hayır davetliydik ama bir kişi de “Siz kimsiniz hemşerim?” demedi. Bu da ilginç.
-Brighton’da çok güzel plak dükkanı buldum. Tam “funk soul brother” kafası. Adı Resident.
- Groove Armada konserine dinlenip gidin. Yorulacaksınız.