Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her yıl Kurban Bayramı’nda aynı tartışma. Hayvanseverler itiraz ediyor, kurbanseverler bıçaklarını biliyor, ortalık geriliyor.
Hayvan- severlere göre, kökleri tarih öncesi döneme dayanan bir uygulamanın modern çağda artık yeri yok. Anlamı yok, gereği de yok. Kurbanseverlere göre ise bu bir ibadet. Yapılması şart.
Bu noktada zaten iki taraf arasındaki iletişim kopuyor. Çünkü “Benim inancım böyle” dediniz mi orada söz bitiyor. Bir kutsallık, bir üzerine laf söylenememe hali geliyor. Dokunulmazlık başlıyor. Sıkıysa bir laf et, anında linç.
Hele ki bizim gibi “inanç” özgürlüklerinin diğer alanlardaki özgürlüklerden daha makbul kabul edildiği bir ülkede...
Bugün kız çocukları başlarını kapamada özgür. Çocuklar zorunlu din dersini almada özgür. Çocukluktan başlayarak hayli özgür bir ülkeyiz. Aynı Norveç.
***
Benim yanıtını aradığım soru şu: Bu ülkede kurban kesiminden rahatsız olunma özgürlüğü var mıdır? “Kurbana saygılı olalım, usulünce keselim” falan değil. Basbayağı “Kan görmek istemiyoruz, elinde bıçak koşuşturan insandan rahatsız oluyoruz. Çoluk çocuk hayvan boğazlanmasının bitmesini istiyoruz” denebilir mi?
Dindarlar inançlarının gereğini yapmayı dünyadaki her şeyden önemli kabul ediyor bunu biliyoruz ama birileri de bu işe makul gerekçelerle karşı çıkıyorsa bunun da anlaşılması lazım gelmez mi?
Öyle “Kesin ey Müslümanlar, kurbanınızı kesin, bakmayın siz bu beyaz Türklerin ikiyüzlülüğüne, hepsi kanlı biftek yiyor bunların aslında” demekle olmuyor yani...
Yoksa biri de çıkar, “Kardeşim Kuran’da yazan her şeyi aynen yapıyor, harfiyen uyguluyor musun da iş kurbana gelince elinde bıçak aslan kesiliyorsun” diye sorar.
Sormaya hakkı vardır.

Haberin Devamı

Bayram şiiri: İyi de bu köprü neden hâlâ tıkalı?

Instagram’a bakıyorum, “Bayram Türkler” dünyayı fetihte...
Kimi dağda, kimi sahilde.
Kimi Paris, Roma kafelerinde, kimi Amalfi tepelerinde, Yunan meyhanelerinde.
Kimi ayağını suya sokmuş onu çekip koymuş,
Kimi vermiş sırtını yabancı şehrin bütün graffitili duvarlarına...
Selfie’lerin altında oluk oluk like’lar fav’lar,
Tabak tabak yemekler, şişe şişe içkiler instagram’da,
Gümüşlük’te, Çeşme’da Kaş’ta... İstanbul bomboş, sezonu kapatmış yazlık gibi.
Kalmış ortam dilencilere, varoş gençlerine, sahil balıkçılarına, Araplara...
Peki ama dostlar, neden? Söyleyin neden?
Allah aşkına deyiverin neden?
Neden bu köprüde bayramın ikinci günü bile çift şerit birden tıkalı hâlâ?
Ey Kadir Abi, var mı bir açıklamanız?

Haberin Devamı

İki önemli tarih

Kaloriferleri yakma tarihi: Meteoroloji il il, ilçe ilçe kaloriferleri yakma tarihlerini en az 15 gün önceden açıklamalı ve bu bilgi ilgili yerel yönetim birimlerine resmi bir mesajla bildirilmelidir. Böylece apartmanlarda ya da aile içinde “Biz üşüyoruz kardeşim, yak şunu artık” tartışmalarının ya da “Daha var, o kadar soğuk değil”lerin önüne geçilecektir. Aynı şekilde kalorifer söndürme tarihleri de açıklanırsa milletimize önemli bir hizmette bulunulmuş olur. Benim önerim “Kalorifer Tarihlerini Belirleme Enstitüsü”nün (KTBE) titizlik ve ivedilikle hayata geçirilmesi ve 81 ilimizde örgütlenmesi yönünde.
Yorganları dolaptan çıkarma tarihi: Özellikle mevsimlerden tamamen soyutlanmış şehir ve plaza insanları ve beyaz yakalılar için bu tarihler yine meteoroloji tarafından en az 15 gün önceden şirketlerin insan kaynakları birimlerine bildirilmeli, bu önemli bilgi toplu mail ile çalışanlara duyurulmalıdır. Bu alanda faaliyet gösterecek ve Kalorifer Tarihlerini Belirleme Enstitüsü’ne (KTBE) paralel çalışacak bir “Başbakanlık Yorgan Genel Müdürlüğü” (BYGM), mevsim geçişlerinde kendine bakmaktan aciz sürekli hastalanan şehir insanına faydalı olacaktır.

Haberin Devamı

Orhan Gencebay mı, Sezen Aksu mu?

Sezen Aksu geçen hafta tabiri mazur görürseniz “arıza” çıkardı. İlköğretimde başörtüsünü eleştirdi, RTÜK’e dokundurdu. Basın açıklaması mı yaptı? Hayır. Sahne şovu esnasında kendi tarzında söylediği sözlerdi. İyi de yaptı Sezen Aksu. Geçmişte sesini çıkarmayan tek kelime etmeyen, güçlünün yanında saf tutmak için doğru anı kollayanlardan değil.
Eskiden destek verdiyse özgürlükler için verdi. Şimdi de eleştiriyorsa aynı sebepten. Hayır eleştirmek serbest de, bunu da bilelim. Onun durduğu yer aynı. Peki, Başbakan nereye gitse gidip koluna giren bir Orhan Gencebay’ın durduğu yer aynı mı? Orhan Gencebay mı, Sezen Aksu mu sorusu beliriyor kafamda. Bin kere Sezen Aksu.