Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Müyap’ın yıllardır pek çok sitenin kapanmasına ya da kapatılmasına da neden olan dijital müzik telif takibinden çekildiğini yazmıştım. Şimdi de yerine ne geliyor ondan bahsedeyim

Esasında olan biten şu: Firmalar para kazanmaya ve büyüyen dijital pazardan telifleri kendi başlarına toplamaya devam edecek, gelirlerini artıracak. Ancak bu gelirler bu gidişle geçmişte de olduğu gibi sanatçılara ve küçük şirketlere pek yansımayacak gibi görünüyor. Bugün hâlâ kime nasıl dağıtacağını bilmediğinden: “Bizde paranız birikti, bunu ne zaman alacaksınız?” diye ödeme yapmak, telif ödemek isteyen firmayı geri çeviren telif kuruluşu var Türkiye’de. Gerisiniz siz hayal edin.
Dijital müzik nedir? MP3 satışları ve streaming. Yani şarkıları ya satın alıp cihazınıza indiriyorsunuz ya da sadece dinliyorsunuz. Her iki şekilde de bunun telif olarak bir karşılığı var.
Peki dijital müzik nerede satılıyor? İnternetteki dijital müzik mağazalarında? Geçenlerde Türkiye’ye de gelen iTunes dünyadaki en büyük mağaza mesela. Bizde de başta servis sağlayıcılar olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok platform mağazasını çoktan açmıştı zaten.
Peki bu mağazalar şarkıları nasıl satıyor? Yapımcı firmalara telif ödeyerek. Elbette bu işi yaparken anlaşmalar yapıyorlar. Anlaşırken de bir veya iki muhattap olsun istiyorlar karşılarında. Bin tane değil. Yani “bir ya da iki sanatçıyı temsil eden küçük şirketlerle tek tek anlaşacağıma, bir-iki büyük
şirketle anlaşayım yoksa işin içinden çıkamam, dünyada on binlerce şirket var” diyorlar.
Bakış açıları makul olabilir ama işin bir de diğer yanı var. Küçük firmalar, sanatçılar bu sistemde kendilerine pek yer bulamıyor. Büyük şirketlerin altına itiliyor ve bunu yaparken de elbette bedel ödüyorlar. Büyük firmaların sanatçılarına da zaten bu tabloda küsüratlar kalıyor. Merak eden Eminem ile Universal arasındaki davanın ayrıntılarını takip edebilir. Eminem dijital telif hakları dışında dijital satışlardan firmaya gelen miktarın yarısını istemiş ve sonunda taraflar anlaşma sağlamıştı. Elbette her sanatçının böyle bir ünü, gücü ve şansı yok.

Haberin Devamı

Müzisyenler internetten nasıl para kazanacak

iTunes’un “En çok satan yerli albümler” listesinin zirvesindeki isim “Güneşi Beklerken” albümü ile Mor ve Ötesi.

Haberin Devamı


Devreye aggregator’lar girecek
Memlekette yeni açılan iTunes’a bakalım. 1 liraya satılan bir şarkının aşağı yukarı 0.30 lirası iTunes’a gidiyor. Yaklaşık 0.50 lirası yapımcı şirkete. Geriye ne kaldı 0.20 lira. Hah işte, yaklaşık o kadarı da sanatçının. Yani büyük bir firmada olup iTunes’a şarkınızı soksanız bile elinize geçen bu. Eğer küçük firma olarak büyük firma altında mağazaya girdiyseniz bu pay daha da azalır.
İşte bu sorunu çözmek için farklı bir aktör piyasaya giriyor; “aggregator’lar. Yani küçük firmaların ve evinde müzik yapıp satmak isteyenlerin eserlerini toplayıp, paketleyip daha düşük bir komisyon karşılığı mağazalara pazarlayan aracı firmalar.
Bu şekilde çalışıldığında sanatçı 1 liranın neredeyse yarısını alabiliyor.
Bu sistem hali hazırda dünyada işliyor ama Türkiye’de pek yok. Ama yeni firmaların yolda olduğunu ben size haber vereyim.
Bizde sektör henüz firmaların büyük mağazalara “Evet, kesenin ağzını açın, bakalım ne kadar paranız var?” dediği aşamada ama uzmanlara göre bu çok uzun sürmeyecek, bir süre sonra aggregator’lar devreye girecek. Büyük firmalar da mağazalarla olan ilişkilerini bu aracılara devrederek operasyondan çekilecek. Müzisyenler bu şekilde belki para kazanabilecek. Dünyada böyle oldu, burada da olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Dijital müzik sektöründe adil bir paylaşım olması internetin gelecekteki felsefesi ve yapısı açısından önemli. İnternette tekelleşme internetin doğasına aykırı. İki yıl önce “Müzik ve sanatçılar aradan yapımcı firmaları ve aracıları çıkarıp dinleyenine doğrudan ulaşıyor, ne harika” derken, bir de baktık ki aynı yapılar şimdi internete girmiş, sanatçılar gene esir olma yolunda.
Bu, dünyanın çözmesi gereken bir sorun. Ve elbette eğer siz adil bir sistem geliştirmezseniz, sistem kendi adaletini doğuruyor. Buna da korsan diyoruz.

Haberin Devamı

İTİRAF EDİYORUM

* Yalın’ın “Alaturka albüm yapabilirim” açıklamasını isabetli buldum. Alaturkadan ne kastetti bilmiyorum ama, Türk Sanat Müziğini popülerleştirecek sanatçılara ihtiyaç var her zaman.
* “Yaşlanınca şirazesinden çıkanlar” başlıklı bir yazı için malzeme toplamaya başladım. Şimdilik elimde Ferhan Şensoy ve Levent Kırca var.
* Fransız boksör Prince Naseem’in Michael Jackson’ın “Thriller”ı eşliğinde mezarlık dekorlu ringe çıktığı video beni benden aldı. Hele o kurukafaya yumruk anı yok mu? Bizim popçularınkinden iyi Naseem’in sahne şovu.
* Düşünüyorum taşınıyorum “Yalan Dünya”da Altan Erkekli’nin canlandırdığı evin babasının hangi yörenin ya da etnik grubun aksanıyla konuştuğunu bir türlü bulamıyorum.

Bizim starları ne öldürüyor?

İngiliz gazetesi Guardian’da yayımlanan bir yazı... Müziğin ünlü yıldızlarının ölümünü hazırlayan nedenler arasında sanıldığının aksine sağlığa zararlı alışkanlıklar yanında rekabet, çocukluk travmaları ve farklı çevresel gelişmeler ile bunların yıllar içindeki etkileri de sayılıyor. Jim Morrison’dan Keith Moon’a güzel bi inceleme. Bilim insanlarına da sorulmuş. Okudum, “Aman canım bizde araştırmaya falan gerek yok” dedim, “çünkü biz biliyoruz”. Bizim starlar rakı ve kebaptan ölüyor. Öyle yazmışlardı bizim “uzmanlar” Ahmet Kaya’nın ardından...

CUMARTESİ ALBÜMÜ

Crystal Castles III / Crystal Castles

Aslında bu saatten sonra yazılan her albüm yılbaşı albümüne girer. O şekilde de okuyabilirsiniz. İşte sabaha karşı koyacağınız albüm bu. Kanadalı elektronik dans ikilisi Crystal Castles’ın en yeni albümü, kendi büyülü atmosferini yaratmayı başarabilen bir albüm. Evde bir disko ortamı değil ama saykodelik bir kulüp havası yaratmaya yarayabilir. “Affection”, “Sad Eyes”, “Violent Youth” ne demek istediğim hakkında fikir verecek parçalar.
Bilinçli tüketmek lazım bu albümü, dikkat!

Faydalı bir müzik hizmeti

Cep telefonunuzda 12 milyon şarkılık bir katalog, tematik listeler, sevdiğiniz sanatçıların benzerlerini öneren bir sistem, kısaca kişiselleştirebileceğiniz bir radyo olduğunu düşünün. Streaming üzerine kurulu bir radyo ama internete bağlı olmadığınızda,
“Ben bu listeyi çok sevdim sonra internet olmayan ortamlarda dinlerim” diyenler için download da mümkün. Tek kuruş ödemeden.
Hiçbir yere üye olup şifre almadan...
Geçen hafta Nokia yetkilileri yeni ürünleri Lumia’ya özgü bu hizmeti tanıtan bir toplantı düzenledi. Adı Mix Radio.
Açıkçası internette aynı hizmetleri veren benzer siteler var. Ancak kataloğu bu kadar zengin ve kullanımı bu denli zahmetsiz, aldığınız cihazla standart olarak gelen, ücretsiz ve kayıt kuyut gerektirmeyen bir hizmet pek yok.
Telefondan pek anlamam ama bu hizmet bir müziksever için hayatı kolaylaştıran bir şey, onu söyleyebilirim. Müziğin mobil cihazlardaki önemini Nokia, Apple’dan geç kavradı. Bakalım şimdi arayı kapatabilecekler mi? Günün özeti: Müzik gelecekte mobil cihazlarda her zamankinden daha önemli bir tercih sebebi ve pazarlama aracı olacak.