Silvan’da 13 şehit vermemiz komutan hatası mı? Müfettiş raporlarına bakarsak; evet..
Hata, ihmal görülmese yargıya taşınmazdı.. Sorumluluk taşıyan rütbeliler görevden alınmazdı..
Bu bir ilk!
Hem de her yönüyle..
Peki, niye hata?
Riskli alanda yemek molası verilmiş, yeteri kadar nöbetçi konulmamış, PKK’nın telsiz konuşmaları tespit edilmiş ama önemsenmemiş, askerler araziye çıktığı halde cobra helikopterleri uzak bir bölgede bekletilmiş, çatışma bölgesine zamanında gidip müdahale edememişler..
*
Bedeli ağır oldu, cezası olmayacak mı?
Olacak!..
Askerlik bir meslekse, terörlü mücadele uzmanlık işiyse, savaş sanatı ders olarak okutuluyorsa, öğrenemeyen, ciddiye almayan da bedelini ödemeli..
Yıllarımız ahla vahla geçti.. Terörü kınamaktan, saldırıları lanetlemekten başka bir şey yapmadık..
Bol bol kanları yerde kalmayacak dedik gerisine bakmadık..
Biz bakmadık da, onları Güneydoğu’ya gönderen, kırsala çıkaran, ellerine silah veren mühimmat veren, emirlerine asker veren komutanları da bakmamış..
Belki bakmışlar, ama kol kırılır yen içinde kalır anlayışıyla hep üstünü örtmüşler..
Sonuçta; kol kırıla kırıla kaynamaz hale geldi..
Silvan olayının özeti budur..
Dönüm noktasıdır, sadece ‘ah vah’ deme döneminin bittiğinin işaretidir.. Kendine ‘asker’ emanet edilen komutanların ‘dokunulmaz’ olmadıklarının ilanıdır..
13 şehidimizin kanının yerde kalmayacağının göstergesidir..
*
Bunda AKP iktidarının kararlı tutumunun önemli payı var.. Üstüne gitmesi süreci hızlandırdı..
Gerisi yargının işi..
DİSK dâhil sendikalar kâğıttan kaplanmış
Sendikalar var olmasına var da içleri boşmuş..
İşçileri yokmuş..
Biz sendikalaşma oranını yüzde 59.8 biliyorduk.. Değilmiş..
Yüzde 8.9 muş!..
Düşünün milyonlarca işçi var, yüzlerce sendika var, ama göstermelik.. Var mı var babında..
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verileri devreye sokulsa..
DİSK, HAK-İŞ kapısına kilit vuracak..
35 sendika devre dışı kalacak.. Tabela sendikası olacaklar..
Peki bunun nedeni ne?
Çok..
BİR: Patronlar sendika anlayışını sevmedi.. İşçinin temsilcileriyle masaya oturmak işlerine gelmedi.. Ağır ağır tırpanladılar, sendikasızlık meşru sendikalı olmak gayrı meşru hale getirildi..
İKİ: 12 Eylül’le birlikte örgütlü olmak, hak aramak neredeyse terörist faaliyet olarak kabul edildi.. En küçük bir gösteriye katılana suçlu gözüyle bakıldı.. İnsanlar çekindi, korktu, ekmeğimden olmayayım telaşına düştü..
ÜÇ: Sağ-sol siyasetçiler de ‘sendikasızlaşmaya’ dur demedi.. İşlerine geldi.. Örgütlü güçten hep korktukları için teşvik etmediler.. Zorunlu kılmadılar..
DÖRT: Sendika ağaları türedi.. İşçinin parasını kendi cüzdanları için kendilerine harcadılar.. Her biri holding sahibi gibi yaşamaya başladı.. Nefret uyandı..
BEŞ: Patronları suçladık ama sendikalar da patronlara kök söktürmedi değil.. İş yeri o talebi yerine getirirmiş getirmezmiş, batarmış çıkarmış umurlarında olmadı.. Patronlara düşman gözüyle baktılar..
Bütün bunlar bir araya gelince..
Sendikanın bol, sendikalı işçinin olmadığı ülke haline geldik..
Tayfur’a çok üzüldüm
Tek çözüm Denizli
Kariyerinin tepe noktasına doğru koşar adımlarla gidiyordu.. Beşiktaş’a Teknik Direktör olmak az buz iş değildir..
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025