Mehmet Tezkan

DDün uzun uzun yazdım.. Bir kez daha üzerinde durmak istiyorum.. Çünkü o manşetin gazetecilikle ilgisi yok.. Haber şuydu:
40 general ve amiral paralel yapıdan..
Her iki subaydan biri paralelci..
Çok önemli bir kuvvet komutanı paralel yapıyla işbirliği içinde..
Haberde generallerin ismi yok.. Subayların yüzde 50’si paralelci demişler geçmişler..
*
Mesele, bunlar yıllardır böyle.. Çamur at izi kalsın yayıncılığı yaparlar.. Algı operasyonu yaratmaya çalışırlar.. Fısıltı gazetesine oynarlar denilecek kadar basit bir olay değil..

Haber üretmenin.. Karalama kampanyasının, itibarsızlaştırma yayıncılığının..
İktidar bir vuruyorsa, sen üç vur, başbakan bir söylüyorsa, sen beş söyle; abart abartabildiğin kadar gerekirse pireyi deve yap anlayışının..
Misyon gazeteciliğinin bir örneğini daha gördük..
Ama bu kez dozu aşmış olacaklar ki haber üretmenin sınırlarını zorlamış olacaklar ki.. Ters tepti..
Kafa üstü çakıldılar..
*
Yeni bir durum değil.. Yıllardır sürdürdükleri yayın anlayışları böyle.. Adına misyon gazeteciliği diyorlar..

TÜSİAD Başkanı Dinçer iki önemli çıkış yaptı..
Birincisi; kutuplaşmaya yenik düştük dedi..
İkincisi; Türkiye’de teorik olarak baktığımız zaman bir demokratik düzen olduğunu ama bu düzenden yeterince faydalanamadığımızı söyledi..
Kutuplaşma meselesinden başlarsak..
İktidar partisi, 2007 seçimlerinden sonra kutuplaşmayı hükümet politikasına dönüştürdü
Kendi seçmenini diri tutmak, iri tutmak için bulduğu formüldü.. Amaç muhalif kanattan gelecek her türlü atağa karşı blok çıkarmaktı..
Mesela, Gezi eylemleri sırasında kutuplaşmanın gazına basıldı..

Son zamanlarda, her gün iki defa bazen üç defa konuşan Başbakan’ı artık iyi tanıyoruz..
Belagati güçlüdür, ikna edicidir, inandırıcıdır..
Bu en büyük özelliğidir..
Ama bir başka özelliği daha var.. Genellikle hitap ettiği kişilerin hafızası yokmuş gibi davranır..
Toplumun balık hafızalı olduğuna inanır..
Duruma göre konuşur..
Siyasi iklime göre, o günlerde memlekette esen havaya göre..

Baştan şunu söyleyeyim.. Kim kazanırsa kazansın sistem bugünkünden farklı işleyecek..
Nedeni şu..
Şu andaki Cumhurbaşkanı iktidar partisinin kurucusu.. İktidar partisinin oylarıyla seçildi.. Haliyle yedi yıl boyunca iktidara bakışı farklı oldu..
Kendini iktidarın parçası gördü.. Hoşuna gitmeyen işler olsa bile ses çıkarmadı.. Belki kapalı kapılar ardında uyarılarını yaptı ama kamuoyuna yansıtmadı..
Bu defter kapanmak üzere.. Gelelim cumhurbaşkanı seçiminden sonra olacaklara..
*
Tayyip Bey kazanırsa.. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkar.. Yürütme Çankaya’ya taşınır..

Yine mi aynı tartışma demeyin, önemli gelişmeler oldu.. Biliyorsunuz; iktidara göre demokrasi sandıktan ibarettir..
Herkes sandıktan çıkanın arkasında hizalanmak durumundadır..
Türkiye 12 yıl olmasa bile son 4-5 yıldır bu anlayışla yönetiliyor..
Sonuçlarına bakalım..
Geçen hafta İzmit Gazi Anadolu Lisesi’nde mezuniyet töreni vardı.. Okul birincisi kürsüye çıktı..
Konuşmasında; ‘Berkin Elvan ile Ali İsmail Korkmaz’ın eğitim ve yaşam hakları gasp edildi’ dedi..
Sen misin diyen..

Ortalık sakin.. Sakin ama önümüzdeki günlerde karışmaya gebe, fırsat bu fırsat biraz dinlenelim dedik..
Sen misin diyen.. Tatilimin ikinci günü ortalık karıştı..
CHP-MHP ortak adayını açıkladı.. Anayasa Mahkemesi Balyoz davası için ‘böyle yargılama olmaz’ kararı verdi..
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığıyla başlayalım..
İsmi açıklandığında Karadeniz’deydim.. 12 kişilik arkadaş gurubuyla birlikteydim.. İlk tepki: ‘Kim bu ya?’ oldu..
Grupta benim dışımda bir kişi hariç kim olduğunu bilen yoktu.. İlk tepkim şuydu: MHP’nin işi kolay CHP’nin zor..
Şundan zor diye düşündüm.. Muhafazakar- mütedeyyin kesimin de gönül rahatlığıyla oy vereceği aday buldular ama bunu kendi tabanlarına iyi anlatmaları lazım.. Zaman kısıtlı..

Öneri Veysel Keskin’e ait..
Katılıyorum, destekliyorum, duyuruyorum..
Bugün Babalar Günü kutlamayalım..
Şundan..
Keskin’in satırları..
“Bir insan babasını kaybettiğinde büyür, hayatın gerçekleriyle yüzleşir.
Babanızı kaybettiğinizde anlarsınız sorumluluğun ne demek olduğunu. Babanız olmadığında anlarsınız dünyanın yükünün sırtınıza bindiğini.