Baykal yerinde bir öneri yaptı.. Erdoğan tamam demese de, tam anlamıyla yeşil ışık yakmasa da kapıyı biraz araladı..
En azından olabilir dedi..
Olmalı..
Bize büyük bir ayıp yaşatmamaları için olmalı..
Referandumun insanlık suçuna dönüşmemesi için olmalı..
Sandığa gidecek olanların rencide edilmemesi için olmalı..
Nedenini anlatacağım, önce meseleyi özetleyelim..
Mesele şu..
CHP lideri diyor ki, 27 maddelik anayasa paketinin 24 maddesine kimsenin itirazı yok. Üç maddeyi ayırın, diğerlerine biz de oy verelim, referanduma gitmeden halledelim.
Yerinde öneri dediğim bu..
Madem Meclis’te mutabakat var, referandumsuz olsun bitsin.. 400’ün çok üstünde oyla kabul edilsin, Cumhurbaşkanı Gül onaylarsa anında yürürlüğe girsin..
İtiş kakış olmadan, toplum gerilmeden, insanlık adına ayıp yaşanmadan..
* * *
Neden mi insanlık ayıbı diye altını çiziyorum..
Şundan..
Anayasa değişikliği paketinde öyle maddeler var ki, halka evet mi dersin, hayır mı diye sorulması bile zül!..
Mesela çocuklara, yaşlılara, engellilere pozitif ayrımcılık getiren madde..
Devlet engellileri kayırsın mı, kayırmasın mı diye soru olur mu?
Tabii ki kayıracak..
Bir başkası..
‘Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbir alır’ diyor..
Diyecekler ki, ey millet, ey seçmen, hadi karar ver: Çocukları şiddete karşı, cinsel istismara karşı koruyalım mı, korumayalım mı?
Soruya bak soruya!..
Rencide edici..
Devlet tabii ki koruyucu tedbirler alacak..
* * *
Memura toplu sözleşme maddesi de öyle.. Çiftçiye, işçiye, işsize memurun olması gereken hakkı sorulur mu?
Özel hayat gizli mi olsun, umuma açık mı diye referandum yapılır mı?
* * *
CHP’nin önerisine AKP evet derse bu ayıbı yaşamayacağız.. Çocuklara cinsel istismarı oya sunan ülke konumuna düşmeyeceğiz.. Vatandaş olarak böyle soruya muhatap olmayacağız..
* * *
Diğerleri?..
Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nın yapısını değiştiren maddeler ile parti kapatma..
Temel hak ve özgürlükleri ilgilendirmediği için, siyasi olduğu için referanduma gidilir..
İktidar neden şart olduğunu anlatır..
Muhalefet neden karşı olduğunu..
Seçmen de kararını verir..
Başbakan’ın inandığı ama söyleyemediği sırrı ne?
Başbakan ABD’ye uçarken gazetecilerle sohbet etmiş..
Yargıya çatarken öyle bir sözü var ki, açıklamaya muhtaç..
Aynen şöyle..
Yüksek yargıyı kastederek, “Mikrofon uzatılınca ‘inandığımızı söylüyoruz’ diyorlar. Olur mu öyle şey, yasalar ne kadarına müsaade ediyorsa o kadarını söyleyeceksin. Biz inandığımızı söyleyemiyoruz. Onlar da söyleyemez. Ben de sınırsız konuşamıyorum. Konuşursam yüksek yargı devreye giriyor. Hatta üst yargıya bile gerek kalmıyor bazen.”
* * *
Erdoğan 7 yıldır Başbakan.. İnandığımızı söyleyemiyoruz diyor..
Çok merak ettim..
Başbakan’ın inandığı ama söyleyemediği mesele ne?
Hangi konuda konuşamıyor?
Gerçek fikrini söyleyemiyor?
Niyetini gizliyor?
İsimsiz ihbar mektubunun gücü
Ortalık isimsiz imzasız ihbar mektubundan geçilmiyor..
Kim kime gıcıksa ihbar mektubunu döşeniyor.. Son zamanlarda yazılan iddianamelerin büyük bölümü isimsiz ihbar mektuplarına dayanıyor..
Adamın ismi cismi bilinmiyor ama mektubu çok değerli oluyor..
* * *
Böyle bir vaka İzmir’de yaşandı.. İhbar mektubunun her şeyin üzerinde tutulduğuna tipik örnek..
Ege Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan Prof. Ahmet Çoker, Organ Nakil Merkezi’nde Karaciğer Nakil Sorumluluğu’na getirilmiş ve Sağlık Bakanlığı yetki belgesi vermiş..
* * *
Zaman geçmiş, isimsiz bir mektup yetki belgesinin sahte olduğunu ihbar etmiş.. Haberlere göre bakanlık kendi verdiği belgeyle ilgili ihbarı ciddiye alıp soruşturma açmış..
Prof. Çoker de basmış istifayı..
Karaciğer nakli konusunda yetkili cerrah kalmamış..
Olsun!..
Cerrah bulunur, önemli olan isimsiz ihbar mektubudur! Muteber olan şu sıralar odur..