Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BİZ TUTKUNDUK, ONLAR KAÇMAK İSTİYOR
Haberin Devamı

Dört beş yıl oluyor.. Galiba yine Bodrum civarındaydık.. Oğlum baba dedi; küçükken buralara gelir miydin?
Hayır..
Dedem getirmez miydi?
Buraların adını bile bilmezdik...
Üzüldü; çok talihsizmişsin..
Düşündüm..
Aslında çok talihliydik..
Niye mi?
Tatile çıkma, Ege’ye, Akdeniz’e gitme, sahil kasabasında konuklama ihtiyacımız hiç olmadı ki..
Orada ne varsa.. Oraya ne için gidiyorsak İstanbul’da da aynısı vardı..
O gün oğluma anlatmıştım..
Anlamamıştı tabii, aradan beş yıl geçti, büyüdü, kenti tanımaya başladı..
Benim anlattığım İstanbul’la..
Kendi yaşadığı İstanbul’u karşılaştırma becerisi kazanınca..
Sen daha talihliymişsin dedi..
*
İstanbul’u nasıl mı anlattım?
Her tarafı plajdı dedim.. İlkokula başlarken Aksaray’da oturuyorduk.. Bizi yollamazlardı ama mahallenin büyükleri Yenikapı’ya, Kumkapı’ya hatta Unkapanı’na denize girmeye giderlerdi..
Yürüme mesafesi..
Babam hafta sonları Küçükçekmece’ye veya Büyükçekmece’ye götürürdü.. Deniz pırıl pırıldı, içindeki taşları say..
*
1960’ların sonunda Basınköy’e taşındık.. Florya ile Küçükçekmece arasında.. Atatürk Ormanı’nın dibinde.. Site tatil köyü gibiydi.. Futbol sahası, basketbol sahası, oyun alanları.. Arsa bol, tarla bol.. Deniz ayağının altında.. 10 dakika yürü Menekşe’ye, Florya’ya in.. Her yer plaj..
Menekşe’de gazeteciler plajı vardı.. Basınköy’de oturanlara da kullanma hakkı vermişlerdi.. Gözümüzü plajda açar, plajda kapardık..
Bizden büyükler dalar bir zıpkın dolusu dil balığıyla dönerdi..
Kente uzaktı biraz.. Uzak dedimse bugünün ölçüleriyle yakın.. Bugün bir yerden bir yere gidilemiyor.. Trafik hep felç!
*
Şöyle bir örnek vereyim.. Basınköy’den kalkan İETT otobüsü 40, bilemedin 45 dakika sonra Taksim’de olurdu.. O daracık yollara rağmen.. Hele Şişhane yokuşu, hele Tarlabaşı yolu yok mu!
Azaptı..
Yine de 40 dakika..
1958 model Volkswagen’imiz vardı, kara şanzıman.. Onunla 30-35 dakika..
Şimdi.. Otomobille git gidebilirsen.. Metrobüs ve metroyu kullansan bile 45 dakikada gitmen imkânsız..
*
Her mahallede futbol sahası vardı.. Çünkü her mahallede mutlaka boş bir arsa bulunurdu, çocuklar o arsaya el koyardı.. Derme çatma iki direk, oldu bitti.. Futbol topu bulmak biraz zordu ama lastik toplarla idare ederdik..
Hiç olmazsa sahamız vardı.. Koşturacağımız bir alan..
Şimdiki çocukların yok.. Hiçbir mahallede futbol oynayacak yer kalmadı.. Mecbur halı saha kiralayacaksın..
*
Eskiden mahalle vardı, mahalle arkadaşlığı vardı, o da kalmadı.. Çünkü sokak denen kavram bitti, her yer cadde oldu.. Her yer vızır vızır..
Çocuklar nereye çıkacak ki arkadaş bulsun!..
Hatırlarım.. Aksaray’da tam köşesinde Horhor Çeşmesi’nin bulunduğu Kırma Tulumba sokakta çift kale maç yapardık.. Sokak asfalt değil, topraktı..
*
Basınköy istisna bir yerdi diyelim ama İstanbul’un çoğu yeri tatil yöresini aratmazdı.. Hele çocuklara hiç..
*
Babaannemin kardeşi Fulya’da otururdu.. Karşıları büyük bir arsaydı.. Ziyarete gittiğimiz zaman biz kapıdan içeri girmeden maça başlardık, akşam olup eve dönene kadar.. Şimdi konuttan geçilmiyor, hava alacak delik bile yok..
Çocukluğumda kimse mahallesinden ayrılmak istemezdi..
Bir yaz, babamla annem bizi Karadeniz turuna çıkardı.. Ağabeyimle birlikte ‘bizim ne işimiz var’ diye başlarının etini öyle yedik ki Samsun’dan geri dönmüştük.
*
Avrupa yakasında Yeşilköy, Florya, Menekşe..
Anadolu yakasında Moda, Fenerbahçe, Caddebostan sayfiye yeriydi..
Boğaz şeridini, adaları saymıyorum..
Çeşme’ye, Bodrum’a, Marmaris’e, Göcek’e kim bakar!
Kınalıada’nın denizi en kral denizdi..
*
Yazlığa gitmek, deniz kenarında iki üç ay geçirme modası yok değildi..
Vardı..
Kumburgaz, Silivri, Tuzla, Bayramoğlu yeter de artardı bile..
Bu sebepledir ki, çocukluğumda tatile gidilmezdi, okul biter tatil başlardı.. Tatil elimizin altındaydı..
*
Hadi şöyle anlatayım..
Okul zamanı bir tatil yöresine gittiniz.. Cunda olur, Bozcaada olur, Çeşme, Yalıkavak, Datça, Kaş, Fethiye olur..
Okuldan çıkan çocukları görürsünüz..
Görmüşsünüzdür.. İçinizden ne şanslı çocuklar, ne güzel yerde yaşıyorlar, okulla tatil iç içe dediğiniz oldu mu?
İşte İstanbul aynen böyle bir yerdi.. Mayısla eylül arası bugünün Bodrum’unu aratmazdı..
*
Soruyorum; hangimiz daha talihliyiz..
Ben mi, oğlum mu?
Siz mi, çocuğunuz mu?
Bence fark şu..
Biz İstanbul’dan ayrılmak istemezdik..
Onlar ilk fırsatta kaçmak istiyor..
İyi pazarlar..