Diyarbakır’da uzun süredir huzur var.. 1990’lı yılların gibi değil..
Eskiden neydi öyle..
Adım başı panzer, adım başı bariyer.. Askeri binalarının önünde kumdan siperlikler.. Gece sokağa çık; çıkabilirsen.. Elini kolunu sallayarak dolaş; dolaşabilirsen..
O günler çok geride kaldı.. Diyarbakır’a huzur geldi..
Diyeceksiniz ki tarihi ‘Nevruz’dan sonra, PKK’nın silahlı mücadeleye son verme kararından sonra hiç mi değişiklik yok?
Var.. Huzur vardı, şimdi umut da var.. Henüz; iklim değişip Akdeniz olmamış ama olacak.. Yüzler gülümsüyor..
*
Kahve molası, çay molası bir iki sohbet ilk edindiğim izlenim bu..
Yüzler gülümsüyor.. Silahların artık patlamayacağına olan inanç çok fazla.. Sohbetlerde biz onların nabzını tutmaya çalıştık, onlar da bizim üzerimizden batının.. Onlarında merakı şu..
Batıda da yüzler gülüyor mu?
Yani Türkler de memnun mu? Birkaç defa yazdım, altını çizdim.. Tezim şudur..
Türk Kürde..
Kürt Türk’e yan baktı bakmasına da, zaman zaman zıtlaştı zıtlaşmasına da, sorumlu bilmedi.. Öfke kusmadı..
Türk PKK’ya kızdı.. PKK’yı ayrı tuttu..
Kürt devlete kızdı.. Devleti ayrı tuttu..
Aksi olsaydı bu ülke 30 yıl dayanamazdı, iç savaş çıkardı..
*
Akşam yemeğinde Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve BDP Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak’la buluştuk..
Uzun uzun konuştuk..
Onlar sokaktaki insandan fazla umutlu.. Onlar PKK’nın silah bırakacağına daha fazla inanıyor..
Dönüşü yok diyorlar..
Gülümsüyorlar..
Dağdan inen ne yapacak?
Madem durum bu.. Madem geri dönüş yok.. PKK öyle veya böyle çekilecek.. Bu işin sonu silah bırakmaya, silah bıraktıktan sonra geri dönmeye gidecek..
O halde bir sonraki aşamayı konuşmaya başlayalım..
Gültan Kışanak’a da..
Osman Baydemir’e de ayrı ayrı sordum. Dağdan inenler ne yapacak? İki bin kişi mi, üç bin kişi mi, geldiler memleketlerine.. Gittiler illerine, ilçelerine, köylerine..
Eee, ne yapacaklar?
İkisi de o aşamayı düşünmek için erken dediler; daha zamanı var.. Zamanı var mı?
Öcalan yakalanalı 14 yıl oldu.. Öcalan o tarihte de militanlarına sınır dışına çıkın talimatı vermişti.. Sınır dışına çıkılmıştı, çatışmasızlık ortamı sağlanmıştı.. O tarihten sonra Kürt sorunu enine boyuna ele alınmadı..
Zamanı geldi; gelmedi derken 14 yıl geçti..
Bugünkü çaba, aynı ortamı sağlamak, 1999’un yaz aylarına dönebilmek için değil mi? Kışanak ‘annelerinin yanına dönmeleri yeter’ dedi.. Baydemir daha derinlemesine baktı.. Yerel yönetimler aracılığıyla iş imkânları yaratılmasından söz etti.
İyi de ne iş vereceksiniz ki..
Diyelim ki 16 yaşında dağa çıkmış, 25 yaşında dönmüş.. Otopark bekçiliği mi vereceksiniz yol işçisi mi yapacaksınız?
Baydemir olmaz tabii dedi..
Olmazsa.. Anladım ki BDP’nin bu konuda projesi yok.. Hazırlığı yok.. Zaten gündeme hiç gelmemiş...
Devletin de olduğunu zannetmiyorum.. Kervan yolda taktiğiyle ilerliyoruz..
*
Demem şu.. Zaman çabuk akıyor.. Bir bakmışın, bir yıl iki yıl geçmiş; binlerce kişi gelmiş..
Ne yapacaksın?
Şimdiden düşünmezsen hiçbir şey yapamazsın.. Daha da kötüsü, altından kalkamayacağın bambaşka bir sorunla karşı karşıya kalırsın..
Gost u pirinç, şarba nisk
Akşam yemeğinde Diyarbakır’ın klasiği vardı..
Kaburga dolması..
Etli pilav.. Etler lokum gibi, ağızda dağılıyor.. Karşımda Gültan Kışanak var.. Şahane de dedim, her gün yenmez.. Sık sık yiyor musunuz dedik..
Güldü, ‘ramazanda her iftarda ‘gost u pirinç, şarba nisk’ dedi.. Anlamadık tabii.. Kalemi kâğıdı aldı yazdı..
Gost u pirinç; pilav ve et; etli pilav.. Şarba nisk; mercimek çorbası.. Nereye gitseler bu ikram ediliyormuş.. 30 gün aynı yemek..
*
Dedik ki sadece kentlerdekilerle değil dağlardakilerle de temas halindesinizdir.. Dedi ki dergi istiyorlar, kitap istiyorlar gönderiyoruz.. En çok da Leman dergisi istiyorlarmış.. Bakmayın dağda olduklarına dedi; hayatı takip ediyorlar, okumayı seviyorlar..
1869’da Diyarbakır nasıldı?
Diyarbakır’a iner inmez doğru Sülüklü Han’a.. Yaz havası, avluda oturduk, menengiç kahvesiyle kendimize geldik... Oradan doğru, yanı başındaki Marpetyun Keldani Kilisesi’ne gittik.. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor, 4. yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin ediliyor.. Bir ara patriklik merkezi de olmuş..
Tek sayfalık bir broşür hazırlamışlar.. Üzerinde 1869’larda Diyarbakır nasıl bir yerdi yazıyor.. Devamı uzun bi liste; 8 han, 12 hamam, 34 kahvehane,4 meyhane, 2 samanlık, 5 tekke, 6 medrese, 15 Hanefi camii şerifi, 4 Şafii camii şerifi, 11 İslam mektebi, 3 Ermeni mektebi, 1 Protestan mektebi, 1 Rum mektebi, 1 Rum Katolik mektebi, 1 Keldani mektebi, 1 Süryani mektebi, 1 Yahudi mektebi.. Mezarlıklara kadar yazılmış liste uzun..
Nüfus nasılmış derseniz.. 21 bin 372 imiş.. Ayrıntısı şöyle..
4781 erkek ve 5033 kadın Müslüman..
3577 erkek ve 3276 kadın Ermeni..
428 erkek ve 403 kadın Ermeni Katoliği..
747 erkek ve 687 kadın Süryani..
94 erkek ve 80 kadın Süryani Katoliği..
508 erkek ve 466 kadın Keldani..
179 erkek ve 126 kadın Rum..
25 erkek ve 30 kadın Rum Katoliği..
318 erkek ve 322 kadın Protestan..
143 erkek ve 137 kadın Yahudi..
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025