İster rüzgâr desinler, ister balon.. Görünen gerçek şu; Kılıçdaroğlu rüzgârıyla birlikte siyasete denge geldi.. İktidar kendine çeki düzen vermek zorunda kaldı..
Başbakan iddialı vaatlerde bulunmaya başladı..
Kılıçdaroğlu’nun ilk faydası bu oldu..
* * *
İşsizlik meselesi Türkiye’nin yeni sorunu değil.. Değil ama 2008 dünya kriziyle birlikte makul ölçülerin çok üzerine fırladı.. Bir anda ülkenin en büyük sorunu oldu.. Neredeyse her evde bir işsiz var..
Acayip bir durum..
Düne kadar...
Kılıçdaroğlu rüzgârı esmeden önce işsizlik meselesi pek gündeme gelmezdi..
Gelse bile Başbakan sadece ‘Bizde mi işsiz var.. İspanya’da da var, Amerika’da da var, Almanya’da da var. Krizle birlikte işsizlik onlarda da arttı’ der, geçiştirirdi..
Mesele yapılmasına izin vermezdi..
* * *
Kılıçdaroğlu kolları sıvayıp yolsuzluğu, işsizliği ön plana çıkartınca.. İktidara bu kulvardan saldıracağını net biçimde belli edince bakın neler oldu..
Başbakan; ‘İşsizlik iktidara geldiğimizde yüzde 10.3’tü, 3 ay sonra yüzde 10’u yakalayacağız. Açık konuşuyorum’ deyiverdi..
3 ay içinde..
Nasıl yapılacak, nasıl edilecek belli değil ama söz ağzından çıktı!..
İşsizlik yüzde 14.4..
Yüzde 10’a inmesi için üç ayda 1 milyon 74 bin kişiye iş yaratması gerekiyor..
Yani ayda 386 bin..
Günde 11 bin 933 kişiye..
* * *
Bu kadar kısa sürede bu kadar insana nasıl iş bulacağına kimsenin aklı ermedi, ama demek ki iktidarın elinde sihirli formül var.. Olmasa Başbakan bu kadar iddialı konuşmazdı..
Belli ki Kılıçdaroğlu’na top sürme alanı bırakmamak için tüm imkânları zorlayacak..
Bu gelişmeye Kılıçdaroğlu’nun ilk faydası dersek abartmış olmayız herhalde..
Sonbahara kadar 1 milyon insan iş sahibi olacak..
Ne güzel..
İstanbul taşerona emanet
Direnişe geçeli beş ay oldu.. 900 itfaiyeciydiler 45 kişi kaldılar..
Diğerleri taşeron itfaiyeci oldu..
Ücretlerini almıyorlar mı, ha oradan ha buradan diyeceksiniz.. Öyle değilmiş.. Taşeronlaşmanın ucu sadece oradaki işçilere değil bize de dokunuyormuş..
Express dergisi, direnişini sürdüren iki dindar itfaiye işçisiyle konuşmuş.. Milli Görüş gömleğini çıkarmayan..
Taşerona geçmek için iş güvencesi istemişler, bir de malzemeler üzerimize zimmetlenmesin demişler..
Alamamışlar..
Malzeme deyip geçmeyin.. Elbise, itfaiyeciye zimmetlenince itfaiyeci yangına müdahale ederken önce elbisesini koruyormuş.. Zarar görmesin diye gözünü karartıp yangına dalmıyormuş..
Çünkü elbisesi, eldiveni zarar görürse parasını kesiyorlarmış..
Zaten aldıkları üç kuruş!..
Diyorlar ki; Yenibosna’da yangın oldu, 150 kişi gitti söndüremedi.. Niye mi? Araç üzerine zimmetli olan şoför kaza yapmamak için yavaş gitti..
* * *
Anlattıklarına göre aralık ayında iş kazaları artıyormuş.. Yeni taşeron ihalesi, yeni sözleşme dönemi geldiği için işimden olur muyum endişesi beyinleri kemiriyormuş.. Akıllar meşgul olunca kaza da kaçınılmaz oluyor..
* * *
Taşeron deyip geçmeyin altında neler yatıyor.
12 Eylül Anayasası değişmiyor
Referandum 12 Eylül’de ama bu 12 Eylül Anayasası değişiyor demek değil..
Böyle diyorlar ama doğruyu söylemiyorlar..
Halk evet derse 12 Eylül’ü yapanlara yargı yolu açılacak o kadar!.. 12 Eylül’ün ruhu, felsefesi kalıyor..
Mesela..
İhtilal lideri Kenan Evren için planlanan Cumhurbaşkanı vesayet rejimi aynen korunuyor..
Tersine, sorumsuz Cumhurbaşkanı’nın yetkileri daha da arttırılıyor.. YÖK düzeni muhafaza ediliyor.. Rektörlerin öğretim üyeleri tarafından seçiliyormuş gibi yapıldığı, aslında Cumhurbaşkanı tarafından atandığı sistem devam ediyor.. Aynı hinlik yargıya da bulaştırılıyor.. Yeni anayasayla yargı mensupları da üye seçermiş gibi yapacaklar ama seçemeyecekler..
Falan filan..
* * *
12 Eylül Anayasası’nı 12 Eylül’de değiştirelim güzel slogan ama doğru değil!..