KILIÇDAROĞLU NE YAPMALIYDI?

Seçimin ertesi günü, ‘Umduğumu bulamadım’ diye istifasını vermeliydi..
Ve demeliydi ki..
Yeni bir CHP yaratmaya çalıştım.
Yeni CHP’nin kurallarını koydum.
81 ile gittim, derdimi anlattım. Elimden geleni ardıma koymadım.
Bu kadar oldu.
Şimdi yeni CHP’nin yeni kuralını koyuyorum. CHP’yi birinci parti yapamayan istifasını verir. Bu geleneği başlatıyorum. Sosyal demokratlara bu kapıyı da açıyorum.
*
Deseydi ne olurdu?
Tarihe geçerdi..
Yer yerinden oynardı.. Lüzumsuz bir yığın tartışma, yazı, çizi olmazdı.. Kimsenin söyleyecek lafı kalmazdı, gece gündüz CHP konuşulmazdı..
Yine konuşulurdu ama bu şekilde değil..
*
Giderdi kurultaya.. Delegeler gitme, kal derlerse kalırdı, güç kazanmış olurdu, yenilen gitsin derlerse giderdi..
Afaki şeyler mi söylüyorum..
Yoo.. Demokrasilerde kural bu.. Sadece sol partilerde değil, muhafazakâr partilerde de yöntem bu..
Yeniler gidiyor..
Hadi diyelim, yenilen gider seviyesine daha gelmedik.. Yenilen, en azından koyduğu çıtanın altında kalan, örgütüne gitsin seviyesine gelelim..
Çok şey mi istiyorum..
Çok şey mi bekliyorum..
*
Daha önce de yazdım.. Kılıçdaroğlu’nu ben de başarılı buluyorum.. Çok başarılı buluyorum.. Doğru adımlar attığına inanıyorum..
Gittim, gördüm, yakından izledim..
Halk çok sevdi..
Ama Erdal İnönü’yü de halk çok sevmişti.. Hatırlarsanız ‘Efendim, halk sizi çok seviyor’ dediklerinde..
‘Ben de biliyorum çok seviyorlar ama oy vermiyorlar’ demişti..
*

Halkın hem sevip hem oy vermesi için CHP’nin bi şeyler yapması lazım..
Sarsıcı bi şey!..
O şey de buydu..

Geçmişe söv sövebildiğin kadar
Yeni modelimiz şu..
Birilerine mi kızacaksın, muhalefet mi yapacaksın, öfke mi saçacaksın, dön 70 yıl, 80 yıl öncesine..
Vur Allah vur..
Söv Allah söv..
Sözünü esirgeme, elini sakınma!..
Konu ne olursa olsun fark etmez..
Başkanlık sistemi mi?
1920 kuşağını doğra gitsin.. Bürokrasi izin vermedi de, anlayamadı kafasızlar de..
Ne dersen de..
Federasyon mu?
Ah Osmanlı ah diye başla, kapattılar koca imparatorluğu diye bitir.. Ver veriştir..
Demokrasi falansa mesele..
Eline kıyma makinesini al, önüne geleni içine at..
*
Nasıl olsa hop diyen çıkmaz..
Nasıl olsa cevap veren olmaz..
Nasıl olsa ses veren bulunmaz..
Doğra doğrayabildiğin kadar..
Ertesi sabah ne çaktım havası basarak bol köpüklü kahveni söylersin!..
Birileri, helal olsun adama, sıkı muhalefet yapıyor derse ki der; keyiflerden keyif beğen..

Anayasa için 330 vekile gerek yokmuş!
Kaç milletvekiline gerek varmış?
Orası meçhul..
Peki niye yokmuş?
Efendim, yeni anayasa eski anayasanın kurallarına göre yapılmazmış..
Neye göre yapılır!..
*
Bu tezi öne süren de İstanbul Barosu’nun eski Başkanı Sayman..
Hukukçu..
Doçent..
Yapın bir anayasa, olsun bitsin demeye getiriyor..
367’yi unut..
Referandum şartını dinleme..
Eee, kural ne, kıstas ne, ölçü ne?
Çoğunluğa sahip olmak mı?
Peki hadi öyle olsun, o zaman Meclis’te artı bir çoğunluğu bulan, kafasına göre anayasa yapmaya kalkarsa ne olacak? Toplumu kucakladım, ona buna danıştım, akademisyenlerden destek aldım derse..
Ben olacağı söyleyeyim.. Kargaşa..
Sayman’ın yeni anayasa için 330 vekile gerek yok sözünden anladığım bu..
(Bu hukukçulara bi şeyler oldu.. Öteki hukukçu da ne demişti hatırladınız mı? Anayasa Mahkemesi Raportörü olan.. Anayasa Mahkemesi kararını yok hükmünde sayalım demişti.)