Başbakan cinayet ilan etti.. Her kürtaj bir Uludere’dir diyerek yüksek perdeden girdi..
Bir iki gün sarsıntı yaşandı..
Hazırlıksız yakalanan Sağlık Bakanlığı ne diyeceğini bilemedi..
Neyse ortalık duruldu..
Görüldü ki; kürtaj cinayetse yasaklamak daha büyük cinayetlere kapı açacak..
Daha doğrusu olan garibanlara olacak.. Fakir fukaraya..
Parası olan atlayıp uçağa en yakın ülkeye uçacak..
Mesela KKTC’ye..
Avrupa’da serbest.. Serbest dediysek istediğin zamanda kürtaj olamıyorsun..
Genelde 12 haftaya kadar izin var.. İspanya’da 22, İngiltere’de 24 haftaya kadar çıkıyor..
Bizde 10. haftayı geçemiyorsun.. Geçersen suç..
Gayet makul..
*
Söylenenin tam tersi 1983 yılında kürtaj yasağının kalkmasının çok olumlu etkileri olmuş.. Düşükler azalmış, düşük nedeniyle, merdiven altı kazıma nedeniyle kadın ölümleri de azalmış..
Kürtajın serbest olduğu ülkelerde ölüm oranı yok denecek kadar az.. Yasaklayan ülkeler de acayip..
*
İşin daha da garibi..
Türkiye’de kürtaj yaptırma oranı giderek düşüyormuş.. 1993’te her 100 gebelikten 18’i kürtajla noktalanırken 2008’de her 100 gebelikten 10’a düşmüş..
Anlayacağınız kürtaj patlaması yok..
Yoksa bunca kıyamet niye!..
*
Şöyle bir durum var..
Başbakan kürtajı cinayet ilan ettiğine göre bakanlık bir şeyler yapmak zorunda.. Yeni bir düzenlemeye gitmesi lazım..
4 haftaya kadar serbest olsun formülü ortaya atıldı..
Bu defa doktorlar hem itiraz etti, hem güldü..
İtiraz ettiler; 4 haftada gebelik ultrasonla görülmez.. Dış gebelik ile karışabilir..
Güldüler; kürtaj için uygun bir dönem değildir.. Biraz daha beklemek lazım..
Özet..
Dört haftanın anlamı yok.. Dört hafta demek yasak demek..
*
Kürtaj yasağı için ileri sürülen bütün dayanaklar çürütüldü.. Yasak için tek bir gerekçeleri kaldı:
12 Eylül ürünü..
12 Eylül döneminde çıkarılan bütün yasaları ters yüz edeceğiz ya..
Kürtajla başladık işte!..
Hesap sormazsak insanlık zaafa uğrar
Biber gazı insanlık dışı dedikçe.. Öldürücü olabilir diye yazılıp çizildikçe.. Hopa’da ölen öğretmen örnek gösterildikçe..
Asayiş kuvvetleri karşı çıkıyordu.. Açıklama klasik..
Makul düzeyde kullanıldı..
Bakan dahil, üst düzey destek çıkınca polisin kolayına geldi..
İtiş kakış mı var..
Bas gazı gitsin..
Gazı yiyen anasından doğduğuna pişman mı olur sana ne!. Hem aklı başına da gelir!
*
Yalova’da yaşananları biliyorsunuz.. 10 kişi kavgaya tutuşmuş, daha doğrusu beş kişilik grup öteki beş kişilik gruba saldırmış..
Polis basmış gazı saldırıyı önlemiş.. Olan kavga gürültüyle ilişkisi olmayan astım ve panik atak hastası 31 yaşındaki gence oldu..
Öldü..
*
Şimdi birileri bunun hesabını vermeli.. Vermeli ki; bundan böyle biber gazı kullanan polis on kere düşünsün..
Kimse çıkıp hesap sorarsak, yargılarsak, deşifre edersek, güvenlik mücadelesi zaafa uğrar, güvenlik güçlerinin morali bozulur demesin..
Şundan demesin..
BİR: Demokrasi hesap verme rejimidir..
İKİ: Güvenlik mücadelesi zaafa uğramasın derken insanlık zaafa uğruyor..
Grev bir gecede ‘kanunsuz’ oldu
THY’de iki yıldır işveren ile sendika anlaşamıyor.. Toplu sözleşme imzalanamıyor..
İşveren para vermeme hakkına sahipse..
Çalışan da grev yapma hakkına sahip.. Sahip olmalı ki; şartlar eşitlensin.. Sahip olmalı ki çalışanın elinde koz olsun..
İşine gelirse denmesin.. Köle gibi görülmesin..
Neyse grev kararı alınınca, Meclis’ten jet hızıyla bir yasa geçti..
Grev yasak!..
Ben de biliyorum bu dönem yapılacak grevin ekonomiyi sarsacağını, turizme damga vuracağını..
Çare ‘kanunsuz’ ilan etmek değil.. Yönetim şekli böyle olmamalı..
O zaman iktidar, hoşuna gitmeyen her konuda iki satırlık yasa çıksın ‘kanunsuz’ hale getirsin..
Bu yol iyi bir yol değildir..