Muhalefet dirense de, uzlaşma sağlanmasa da olacaklar belli..
Yeni anayasa yazılacak, milletin önüne konulacak.. Başbakan ıslarla; tek dil, tek millet, tek devlet dediğine göre belli ki; Kürtleri tatmin edecek önemli bir adım atılmayacak..
Kürt meselesi başka bahara bırakılacak..
PKK yüzünden olduğu söylenecek.. Taviz veriyormuş havasından kaçınılacak..
Çünkü..
Başbakan’ın milliyetçi tabana ihtiyacı var..
Geçen referandumda MHP tabanından kayan oylarla 58’i buldu.. Yeni anayasayı istediği gibi Meclis’ten geçirirse yine aynı tabana gidecek..
Milliyetçiler sayesinde 50’nin üzerine çıkmayı hedefleyecek..
Başbakan üzerine itinayla çalıştığı, yanına çekmek için büyük gayret gösterdiği MHP tabanını bu aşamada kızdırmak istemez..
Kürt meselesini unutun...
*
Geriye ne kalıyor..
Laiklik ile sistemin adı..
Yani Türkiye’nin nasıl yönetileceği.. Başkanla mı, yarı başkanla mı, başbakanla mı?
Dikkat ederseniz iktidar adamları yeni anayasa denilince sadece bu meselenin konuşulmasını istiyor..
Öyle de yapılıyor..
*
Merak edilen şu..
Gidişat birebir böyle olursa liberal demokrat kesim ne yapacak?
Başkanlığa destek verecekler mi, yarı başkanlık isteyecekler mi?
Bir kez daha yetmez ama evet diyecekler mi?
Biliyorsunuz..
Bir önceki anayasa değişikliğinde önemli rol oynadılar.. Yazılar yazdılar, ekranlara çıktılar acayip destek verdiler..
En azından hayır diyenlerle..
Neden hayır denilmesi gerektiğini anlatanlarla ekranda mücadele ettiler..
*
Ama haziran seçiminden sonra iktidarla araları bozuldu.. Özellikle Kürt meselesi konusunda ters düştüler.. Başbakan’ın otoriter eğilimleri olduğunu sert sözcüklerle dile getirdiler..
Birçoğu ipleri kopardı..
Koparmayanlar da eskisi kadar iştahla destek vermiyor..
Söylemiyorlar, itiraf etmiyorlar ama yetmez ama evet diyenlerde büyük bir hayal kırıklığı yaşandı..
Özellikle HSYK’nın oluşturuluş biçimi süngülerini düşürdü.. Asıl amacı baştan görüp ‘hayır’ diyenler haklı çıkınca mahcup oldular..
Bir süredir durum bu..
*
İktidarın yeni anayasa yapılırken liberal demokratlara yeniden ihtiyacı olur mu, buzlar çözülür mü, onlarla istişare yapar mı bilemem..
Şimdilik iktidarın kapsama alanı dışında duruyorlar..
Merakım bu yüzden..
Liberaller ne yapacak?
Yine yetmez ama evet mi diyecekler?
Yeter, bundan böyle hayır mı?
Göbekten bağlı olunca
Hem demokrasi adına güçlü muhalefet istiyorlar hem de kafa kaldıranı bir temiz dövmeye kalkıyorlar..
Sen misin ortaya çıkan..
Sen misin insanları meydanlara toplayan, yürüten..
Alaycı bir dille eleştirmek mi istersin, onun bunun adamı diye yaftalamak mı, her numarayı deniyorlar.. Muhalefet edeni sindirmek için ellerinden geleni yapıyorlar..
Lafa gelince acayip demokratlar.. İktidarın ‘dediğim dedik’ olmasını bile muhalefetin zayıflığına bağlıyorlar..
*
Hedef tahtasında bu kez Mustafa Sarıgül var.. Bir ara Yılmaz Büyükerşen’e takmışlardı..
19 Mayıs’ta on binlerce kişiyi yürüttü ya..
Dayağı hak etti!
Öncü kuvvet sahne aldı, karalama kampanyasını başlattı.. Kampanyanın özü şu, ‘Bay Mustafa’ cilalanıyormuş..
Yürüyen on binler cilalamanın figüranı değildi herhalde..
Ne diyelim..
Bu ilk değil ki.. İnsan göbekten bağlı olunca!..
