Gözüm teniste.. Kulağım Başbakan’da.. Çakıştı.. Pazar sabahı Avustralya Açık’ın erkekler finali var.. Federer ile Murray kupa için kortta..
Diğer kanalda Başbakan var.. Bir grup gazetecinin sorularını yanıtlıyor..
İkisi de mühim..
* * *
Başbakan’ı dinliyorum.. Önümde kâğıt, kalem.. Şu sözüyle irkildim..
Başbakan dedi ki; Tehdit gibi algılanmasın ama beni iktidara TEKEL işçileri değil milletim getirdi.
Bu yaklaşımdan onlarca soru üretilir..
En basiti şu..
TEKEL işçileri bu milletin ferdi değil mi?
* * *
Başbakan sakin sakin konuşsa da belli ki TEKEL işçilerine kızgın, kırgın..
Nedeni şu..
Son 20 yılda gördüğümüz en büyük işçi eylemi.. Madencilerin Ankara yürüyüşünden sonraki..
1991 yılıydı.. ANAP iktidarda, Başbakan Yıldırım Akbulut..
Zorlandı..
O yürüyüş efsanevidir.. Çünkü çok kararlıydılar..
TEKEL işçileri de kararlı..
Başbakan’ın kızgınlığı bundandır..
Beni iktidara milletim getirdi demesi..
* * *
Siyaset bilimi kitaplarına bakmak lazım..
Millet ne demektir..
Halk ne demektir..
Seçmen ne demektir..
* * *
Anladım ki, siyasetçiler ‘millet’ kavramını gerçek anlamında değil ‘seçmen’ anlamında kullanıyor..
O zaman bu mantıkla bakalım..
* * *
Başbakan eczacılara kızdı..
Beni siz değil milletim seçti..
Başbakan doktorlara kızdı..
Beni siz değil milletim seçti..
Başbakan öğretmenlere kızdı..
Beni siz değil milletim seçti..
Başbakan tarım işçisine kızdı..
Beni siz değil milletim seçti..
* * *
Başbakan memura, işçiye, taksiciye, bakkala, kahveciye, meyhaneciye, itfaiyeciye, gemiciye, işadamına, tüccara, tacire, gazeteciye, sana, bana kızdı..
Dedi ki..
Beni iktidara siz değil, milletim getirdi..
* * *
Millet dediği ne ola ki?
Ben mi başka ülkede yaşıyorum onlar mı?
Bazı meslektaşlarımı dinlerken şaşırıyorum.. Hepimiz memleketin dört bir bucağını izlemeye çalışıyoruz.. Ajanslardan, yerel kaynaklardan, muhabir arkadaşlarımızdan..
Gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan, dinlediklerimizden, tanık olduklarımızdan..
Hepimizin bu memleketin son hali üzerine bilgisi var..
Zaten işimiz bu..
* * *
AKP’ye yakın duran arkadaşlarıma kulak kabartıyorum.. Özellikle Başbakan’a soru sorarken..
Öyle bir Türkiye portresi çiziyorlar ki..
Aman Allah’ım diyorum..
Ben mi bu ülkede yaşamıyorum..
Onlar mı çok abartıyor..
Hayal dünyasında mı yaşıyorlar..
Yoksa ben mi karamsarım..
* * *
Elimize ulaşan bilgi aynı bilgi..
Eee..
Bu fark neden!
* * *
Bizim mahallede hâlâ bakkal var.. Durumu ona soracağım..
Lütfen siz de sorun!..
Başbakan’ı gaza getirmek!
Yeni bir soru formatı ortaya çıktı.. Başbakan’a yapmadığı, yapamadığı, yapmaya niyeti olmayan işler sorulduğunda söze şöyle başlanıyor..
Efendim gaza getirmek istemem ama!..
* * *
Başbakan Kasımpaşalı, gaza maza gelmez.. Sen sor sorunu..
Sor, sorgula..
Gaza gelip gelmemesi senin işin değil ki!..
* * *
Üstelik, Sayın Başbakan’ım, biz sizi gaza getirmiyoruz ama onlar var ya onlar. Onlar getiriyor. Aman dikkat edin dümeni yapıyorlar ya..
Ne diyeyim ki..