Niye mi böyle dedim.. Muhalefet partileri uzlaştı, iktidar partisi son anda ‘hayır’ dedi.. Bunu derken isteyerek veya istemeden..
Tutuklu vekillerin tutuklu kalmaları gerektiğini de ilan etmiş oldu..
*
Aslına bakarsanız bu işi anlamış değilim.. Madem, iktidar partisi sıcak bakmıyordu, madem karşıydı niye havanda su dövüldü..
Meclis Başkanı kendi inisiyatifiyle mi partiler arasında uzlaşma aradı.. Hükümetten tüyo geldiği için mi kolları sıvadı belli değil..
Öyle veya böyle..
BDP’li Hasip Kaplan’ın dediği gibi golü yiyen Meclis Başkanı oldu..
*
Şunu da söyleyeyim.. Cemil Çiçek gibi deneyimli politikacının Başbakan’dan habersiz bu işe kalkıştığını zannetmiyorum..
Durduk yerde neden kendi partisiyle ters düşsün ki..
Bence karar değiştiren iktidar partisi oldu.. Niye olduğu şimdilik sır!.. Aslında Çiçek, gidişatın sinyalini vermişti.. CHP, MHP ve BDP anlaşınca AKP’nin kararını bekliyorum diyerek mektubu yollamıştı..
*
Ortaya çıkan durum, iktidarla muhalefet yine anlaşamadı denilecek kadar basit değil..
Şundan değil..
Bir; demokrasi adına hayırlı olmadı..
İki; Meclis kendi sorununu -tutuklu vekiller meselesi her şeyden önce Meclis’in sorunudur-
çözememiş oldu..
Üç; Mahkemelere ‘yargıla ama milletin vekilini tutuksuz yargıla’ diyemedi..
Dört; Meclis Başkanı’na güven irtifa kaybetti..
*
Bunun yansımaları yeni anayasa yapılırken ortaya çıkacak.. Yeni anayasa yazımını üstlenen Meclis Başkanı zorlanacak..
Her uzlaşma arayışında, ‘tutuklu vekiller’ hatırlatılacak.. ‘Önce iktidara git, Başbakan’ın fikrini al sonra bize gel’ denilecek..
Bunu diyenler de haklı olacak..
Masumiyet karinesi yine lafta kaldı
Demokrasi, insan hakları, temel hak ve özgürlükler ayrıntılarda gizlidir..
Özen göstermek ister..
Masumiyet karinesi boşa söylenmiş laf değildir.. Temel hukuk doktrinidir.. Demokrasinin harcıdır..
Çiğnendiği yerde temel hak ve özgürlükler zaafa uğrar; demokrasi yıpranır..
Daha doğrusu ortadan kalkar..
*
Bu girizgâhtan sonra konuya gelelim..
28 Şubat postmodern darbe mi?
Bana göre evet darbe.. Size göre de darbe olabilir..
Biz adını koyarız ama resmi kurumlar adını koyamaz.. Hem de mesele yargıya intikal etmişken, soruşturma sürerken.. Dalga dalga genişlerken, tutuklamalar devam ederken..
*
TBMM, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu kurdu.. 1960 darbesini, 1980 darbesini, 1971 muhtırasını, 27 Nisan bildirisini inceleyecekmiş..
İyi güzel..
Ele alacağı bir başka başlık da şuymuş; 28 Şubat postmodern darbesi..
*
Şöyle bi bakalım.. Bir yığın asker niye tutuklandı?
Darbe yaptıkları iddiasıyla..
Peki darbe yapıp yapmadıklarına kim karar verecek?
Yargıçlar..
Yani mahkeme önce 28 Şubat’ın darbe olup olmadığına karar verecek sonra karışanları tespit edecek..
Haa şu da var..
Soruşturmanın sonunda savcı darbe izi bulamadım da diyebilir.. Beklemek gerekmiyor mu?
Gerekiyor..
Meclis, ‘28 Şubat postmodern darbe’ alt komisyonu kurarak kafadan hüküm vermiş oldu..
Soruşturma sürerken, tutuklamalar devam ederken, iddianame bile yazılmamışken..
28 Şubat süreci deselerdi mesele kalmazdı..
*
Bu yazdıklarıma birileri ayrıntının ayrıntısı diyebilir.. Ayrıntının daniskası..
Değil..
Dedim ya; demokrasi, temel hak ve özgürlükler zaten ayrıntılarda gizlidir..