Eleştirenlere yapılan eleştiri şudur; hep bardağın boş tarafını görüyorsunuz.. Dolu tarafından da bahsetsenize..
Bu bahis açıldığında iyi de derim; eli kalem tutan, ağzı laf yapan çoğunluğun bardağın boş tarafından bahsettiği yok.. Bahsetmeye pek niyeti olan da yok.. Bırakın birileri de boş tarafını söylesin..
Millet bilgi sahibi olsun..
* * *
Hemen mesela diyeceksiniz..
Geçen gün OECD raporları açıklandı.. (OECD eskisi kadar makbul bir kuruluş değil, tahminleri hedefi 12’den vurmuyor. Ama olsun, zaten konumuz bu değil)
Türkiye bu yıl yüzde 6.8 oranında büyüyecekmiş..
Süper haber!..
Diğer büyüme tahminleri şöyle..
Almanya 1.7, İtalya 1.1, İngiltere 1.3...
Türkiye krizden çıkmakla kalmamış almış başını gidiyor..
Bu yıl büyüme rekortmeni olacak..
* * *
Hep doluyu gören, yüzde 50 doluya bile yüzde 100 dolu muamelesi çeken yorumcu raporun bu bölümünü almış yazıyı döşenmiş..
“ Bir yanda yüzde 1’lerle büyüyen Avrupa, öbür yanda yüzde 6.8 büyüyen Türkiye.
Günü geldiğinde elbette “AB üyesi olup olmamak Türkiye’ye kalmış bir şey olacak.”
* * *
(Keşke!..
Keşke o gün geldiğinde AB kapımızda yatsa da biz ekonomik olan Avrupa’ya tur bindiren ülke olarak mırın kırın etsek..
Keşke!)
* * *
Bardağın dolu tarafına bakarak istediğin kadar abartabilirsin.. Atış serbest..
Ancak!..
Aynı rapor Türkiye’de işsizlik oranının 2010’da yüzde 14.9, 2011’de yüzde 15.9 olacağını tahmin ediyor..
Şu anda 14.4..
Yani işsizlik artacak..
Hoş değil!..
Başbakan üç ay içinde yüzde 10’a indirilecek diye iddia ederken Türkiye’yi büyüme şampiyonu ilan eden OECD işsizlik artacak diye tutturuyor..
Bu da bardağın boş tarafı..
* * *
Ortası yok mu?
Var!.. Türkiye’nin rekor düzeyde büyümesi beklenirken, neden aynı zamanda işsizliğin de artacağını konuşmak.. İstihdam üretemeyen büyümenin faydasını, zararını tartışmak..
İstihdam üretemeyen Türkiye’nin ne yapması gerektiğini masaya yatırmak..
Rakamları gizlemeden tabii..
Çalışan yoksullar..
Dün öğlen 12.00’de CNN Türk’te Prof. Dr Ayşe Buğra, CHP milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan, gazeteci yazar Ece Temelkuran’la birlikte sosyal yardım meselesini konuştuk..
Türkiye’deki uygulaması hak temeline mi dayanıyor..
Minnettarlık temeline mi?
* * *
İki saat boyunca konuştuk; sosyal hakların olmadığı yerde siyasal hakların da olmadığının altı çizildi..
Çarpıcı sonuç şu..
İşsizleri biliyoruz.. Çalışamayacak durumda olanları, muhtaçları.. Bir de gizli yoksullar var..
Çalışan yoksullar var..
Adam evli, diyelim iki çocuğu var, çalışıyor düzenli bir işi var ama aldığı ücret yetmiyor.. Dışarıdan destek almasa yarı aç yarı tok yaşayacak..
Çalışan yoksul yani..
Türkiye’de en büyük kitle bu artık.. Seçimin sonucunu da bu kitle belirleyecek..
Yoksa Başbakan da CHP’li mi?
CHP üzerine çok yazı yazıldı, çok söz söylendi, çok yorum yapıldı..
Hiçbiri Başbakan’ın yorumu kadar garipsenmedi..
Neden mi?
Önce yorumu okuyalım, nedenini anlatacağım..
Başbakan dedi ki; “CHP’de önemli olan koltuğun değil, zihniyetin değişmesidir”
Garipsenmesi şundan..
Şöyle bir düşünün.. Bir partinin genel başkanı rakip partinin zihniyet değişmesini neden ister ki.. Zihniyeti kötüyse bırak öyle kalsın..
Senin partinin zihniyeti iyi mi?
Halk takdir ediyor mu?
Evetse, daha ne!..
Başbakan niye CHP zihniyet değiştirsin diye tutturuyor ki..
Üstelik CHP’li de değil, o partiye oy da vermiyor!..
* * *
Niye biliyor musunuz?
Alışkanlıktan.. Başbakan ülkenin her alanını, her sektörünü, her kurumunu dizayn etme çabasında da ondan..
Yeri gelmişken muhalefeti de dizayn etmek istiyor..
Koltuk değişikliği yetmez demesi bundandır..
İslamcılar yoktu ama memleket ‘Müslüman’dı
Yeni bir adet başladı.. Memlekette hangi musibet olmuşsa medyaya dönüp ‘hah işte yine onlar’ işareti yapan kampanyalar moda oldu..
İslamcı medyanın son buluşu bu..
2002 yılından önce bu topraklar da ne yaşanmışsa, bilin ki baş sorumlu mutlaka medyadır.. 40 yıl, 50 yıl önce olmuş.. Önemi yok.. Bugüne gönderme yapıp herkesi aynı torbaya atarlar..
Kendileri..
Biz o zaman yoktuk diyorlar.. Kendilerine bu topraklara paraşütle inmiş muamelesi yapıyorlar..
Misal; 50. yılı nedeniyle 27 Mayıs darbesi mi gündemde..
İşaret parmakları sallanıyor, işbirlikçisi malum medya..
Peki, 1960’ta siz neredeydiniz?.. 1971’de, 1980’de.. Ne yapıyordunuz?..
Babanız, dedeniz, ağabeyiniz!..
Valla yoktuk!..
* * *
Aslında haklılar galiba..
O zaman İslamcılar yoktu ama memleket Müslümandı!..