YÜREKLERE ACI DÜŞTÜ

Akşamüstüydü.. O kahrolası son dakika haberi ajanslara düştü..
13 şehit..
Pusu mu?
Pusudur..
Demek ki; Türkiye’nin normalleşmesini, Kürt meselesinin çözülmesini, Güneydoğu’da hayatın normale dönmesini istemeyen başka güçler var..
Seçim yaptık..
İktidarı seçtik, muhalefeti seçtik, bölge halkı temsilcilerini seçti..
Bazı pürüzler yok değil, var.. Tutuklu vekillerin bırakılmaması gibi.. Siyasetin aşamayacağı sorunlar değil ki bunlar..
Ama bakın birileri izin vermiyor.. Vermek istemiyor.. Engellemek için elinden geleni yapıyor..
Siyasetin tartışmayla da olsa, hır gürle de olsa, bu işin üstesinden gelmesinden, bırakın gelmesini böyle bir olasılığın varlığından bile birileri rahatsız oluyor..
Pusunun anlamı bu..
Son dört yılın en büyük saldırısı..
*
Daha önce onlarca kez, son 30 yıldır yüzlerce defa yaşadık.. Yine aynı senaryo..
Ne zaman bu mesele öyle veya böyle en azından konuşulmaya başlansa silahlar patlıyor..
Yine cenazeler, yine gerginlik, yine öfke!..
Türkiye hep böyle mi yaşayacak?
*
İktidarla muhalefet partilerinin masa başına oturmasının saatidir..
Cumhurbaşkanı Gül, mutlaka devreye girmeli.. Liderleri toplamalı.. Gerekirse Meclis tatilden vazgeçmeli..
Daha önemli mesele var mı?
Gencecik çocuklar patır patır ölüyor..
*
Biliyorum, yine benzer demeçler verilecek.. Terör örgütü lanetlenecek, kararlılık vurgusu yapılacak, devletin gücünden söz edilecek, boyun eğilmeyeceğinden dem vurulacak, gerekli cevabı bulacaklar denilecek..
Zaten yıllardır deniliyor..
Aylar, yıllar sonra da denilmesin..
*
Bildiğim şudur; liderlerin samimiyetle masaya oturma zamanıdır..
Mutabakat zamanıdır..
Demeç verip işi havale etme zamanı değil!

Lig bu şekilde başlayamaz..
Son üç günde köprülerin altından çok sular aktı.. Şike iddiaları dallanıp budaklandı..
Özel Yetkili Savcı, Federasyon Başkanı’na soruşturmanın sürdüğünü söylediğine göre arkası var demektir..
Bu kadarla sınırlı değil demektir..
Dileğimiz, dibine kadar gidilmesidir, gidilecek de..
Bu işin yargı tarafı.. Kimi aklanır, kimi cezayı yer orası ayrı.. Herkesi ilgilendiren kısmı başka..
Futbol ne olacak?
Ligler nasıl başlayacak?
Bu halde başlamaz, başlayamaz..
*
Federasyon kararını vermeden ligi başlatmamalı.. Federasyon iddianame çıksın bakarız diyemez..
Soruşturma biter..
Savcı bilgi ve bulgularını Federasyon’la paylaşır.. Federasyon da oturur kararını verir..
Bu işin başka yolu yordamı yok..
Ligi bu halde başlatmak kaosa davetiye çıkarmak, itiş kakışa zemin hazırlamakla eş anlamlıdır..
Beşiktaş’a bravo..
Hatırlarsanız.. Yedi yıl önce Lucescu, bizim ligi tanımlarken; ‘Çavuşesku döneminde bile Romanya ligi daha temizdi’ demişti ya..
Maalesef öyleymiş!..
Maddi delil olmasa bile..
En azından vicdanlardaki kanaat böyle..
Kime sorarsanız sorun, kimle konuşursanız konuşun.. Futbolun içinde olanla, olmayanla..
Kimse şaşırmadı..
Aaaa diyen olmadı..
Herkes, altını çizerek söylüyorum herkes olmuştur dedi..
Demek ki vicdanlar ligin temiz olmadığı inancında..
Bu kanaat temizlik için yeterli değil mi?
Herkes pis işlerin döndüğünü düşünüyorsa o lig lig değildir, o ligin asıl unsuru futbol değildir..
Futbol sahada değil masada oynanıyordur..
Futbol sahalara dönmeden, çıkın sahaya demek olmaz..

Beşiktaş’a bravo..
Biliyorsunuz ben Beşiktaşlıyım.. Dün kulübümle gurur duydum..
Bir iddia var, kupa finali öncesi iki futbolcunun ağzına bal çalınmış.. Sizi transfer edeceğiz denmiş, falan filan..
Sonra transfer etmemişler ama!
Yetmez mi?
Şaibe düşmüş..
Beşiktaş ne yaptı?
Şaibeli kupayı kabul etmem dedi.. Gerçek ortaya çıkana kadar kupayı iade etti.. Büyük olasılıkla Avrupa yolculuğundan da feragat etti..
Temiz futbol için bundan daha güzel karar olur mu? Temiz futbola bundan daha büyük katkı yapılır mı?
Beşiktaş yönetimine bravo demem bundandır..