Adam parasını daha iyi faiz verdiği veya müdürünü tanıdığı için Bank Asya’ya yatırmış olabilir. Çocuğu kalacak yurt bulamadığı için bir süre Cemaat yurdunda hatta ışık evlerinde barınmıştır. Bir başkası belki iş bulamadığı için Cemaat okulunda veya hastanesinde büro işine girmiştir...
Şimdi toplu işten çıkarmalarda anladığımız... Ucundan kıyısından Cemaate bulaşmış veya onların kurumlarında çalışan herkesin işine son veriliyor. Hem de savunmaları alınmadan ve kazanılmış hakları yok sayılarak...
Kimse ülkeyi kana bulamaya çalışan terör örgütüne yardım ve yataklık sağlayanların cezalandırılmasına karşı değildir. Ancak bu furyada evinin geçimini sağlamanın dışında günahı olmayan insanların da okka altına gitmediğine emin miyiz?
Konunun uzmanları da anlatıyor. Böyle bir darbe girişimiyle başa çıkmak için herkesi hapse atmak gerekli değildir. Girişimin örgüt şeması ortaya çıkarılır. Elebaşları tespit edilir. En ağır şekilde cezalandırılır. O çetenin peşine takılmış kitleler de, geçmişte pek çok örneğini gördüğümüz gibi, devletin yanına geçer.
O tarafta kalmakta direnenleri de devlet haklar.
Bir darbe girişimini tasfiye ederken hak ve hukuk çerçevesinde kalmaya mecbursunuz. Aksi
CHP Pazar günü Taksim’de görkemli bir miting yaptı. Sloganı: “Ne darbe, ne dikta; yaşasın özgürlükçü demokrasi” idi...
Bu slogan “Özgürlükçü olmayan demokrasi olur mu?” sorusuna yol açtı ve biraz tebessüm yarattı ama kastedilen herhalde Türkiye’deki sistem idi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 10 maddelik manifestosu da iyiydi. Örneğin dedi ki:
- 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır.
- Darbe girişimi, demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha kanıtlanmıştır.
- Girişim, devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz.
***
OHAL’in yayımladığı ilk kararname ile 35 sağlık kuruluşu, 1043 özel öğretim kurumu, 1229 vakıf ve dernek, 19 sendika,15 yüksek öğretim kurumu FETÖ ile ilişkili görülerek kapatıldı. Çıkardıkları yasa Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’yi bile korkutmuş. Diyor ki:
“OHAL hükümete çok büyük yetkiler veren bir kanun. Açıp okudukça tüyleriniz diken diken oluyor. Vatandaş da haklı olarak onu okudukça acaba hükümet aldığı bu yetkileri kullanır mı, diye soru işareti geliyor. Biz onların hiçbir tanesini kullanmayacağız.”
Bu durumda sormak gerekiyor:
-Kullanmayacaksanız bu yetkileri neden aldınız?
OHAL’e göre... Terör örgütleri ile ilgili olduğu saptanan kamu görevlileri, çalıştıkları kurumlarda oluşturulacak komisyonlar tarafından meslekten çıkarılacak.
Disiplin soruşturması yok... Yürütmeyi durdurma kararı alınamayacak.
Tasfiye kurullarında çalışanların hukuki, cezai sorumluluğu olmayacak.
Darbe girişiminden bir hafta sonra komplonun hâlâ yarısı karanlıkta...
Emekli general Nejat Eslen soruyor:
- Darbe girişiminin beyni veya beyin takımı kimlerdi, kimler düğmeye bastı. Bu beyin takımı neden açıklanmıyor?
- Darbeyi 16:00’da Genelkurmay’a haber veren MİT Müsteşarı’nın gece boyunca Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nı aramamasının sebebi nedir? Saat 16:00’da MİT Müsteşarı tarafından ikaz edilen Genelkurmay Başkanı neden derhal karargâhın ve şahsının güvenliğini sağlayacak tedbirleri almadı? Neden Ankara dışındaki komutanları derhal Ankara’ya çağırmadı?
Darbe girişimi gerekçesiyle üç aylık süre için kabul edilen OHAL, TBMM’nin büyük ölçüde devre dışı kalması anlamına geliyor... Yasama yetkisi Bakanlar Kurulu’na, yönetim valilere devrediliyor. Bakanlar Kurulu’nun çıkaracağı kararnameleri Anayasa Mahkemesi’ne götürmek mümkün değil. Bunun anlamı; Bakanlar Kurulu Anayasa’ya aykırı kararname çıkarabiliyor.
CHP milletvekili Mahmut Tanal, olağanüstü hale neden karşı olduklarını şöyle izah ediyor:
“Darbecilere karşı muhalefet olarak topyekûn karşı çıktık mı? Çıktık. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı!yla, Başbakanı’yla ve AKP’siyle bu iktidar da kabul etti mi? Etti. Peki, bundan sonraki amaçları darbecileri devletten ayıklamak ve cezalandırmak ise OHAL’i getirerek Meclis’teki muhalefeti neden devre dışı bırakmak istiyorlar?
Ne yani, darbecilere yönelik yapacakları düzenlemelere karşı çıkacağımızı mı düşünüyorlar?
Böyle bir şey söz konusu olmayacağına göre kafalarının ardındaki hesap darbecilerin yanı sıra fırsat bu fırsat diyerek muhalefete yönelik bazı operasyonlar da düzenlemek olmasın?”
CHP Grup Başkan vekili Özgür Özel şöyle konuşuyor:
- Darbeciler başarılı olsaydı ne yapacaklardı? Onlar da ülkeyi OHAL ile yöneteceklerdi...
18 Haziran 1999’da atv’de Fethullah Gülen’in genç müritlerine taktik verirken çekilmiş kasetleri yayımlandı. Gülen o konuşmalarında yandaşlarına devlet kadrolarını ele geçirmenin önemini açıklıyor; özellikle mülkiye ve adliyedeki kadrolaşmanın genişletilmesi gerektiğini vurguluyor, yakalanmadan çalışmanın yollarını anlatıyordu.
Her şey apaçıktı. Ne var ki günün Başbakanı Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kulaklarının üzerine yattılar. Daha sonra iktidara gelen siyasetçiler ve partiler de aynı yolu izlediler. Çünkü tehlikeyi görmemeyi siyasi çıkarlarına daha uygun görüyorlardı. Fethullah grubundan oy umuyorlar, onlarla işbirliğinin kendilerine devlette güç sağlayacağını hesaplıyorlardı. Bu ucuz hesaplarla devletin işgaline göz yumdular, suça ortak oldular. FETÖ’cüler son 10 yılda tamamen hız kazandılar. Sınavlara hakim oldular. Kendilerine biat edenleri devletin her kademesinde hızla yükselttiler.
Devletin ne denli insafsızca işgal edildiği bugün açıkça görülüyor. FETÖ üyeleri Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın özel kalemine kadar girmiş. Her yeri kuşatmış. Bir iddiaya göre TSK’nın yüzde 50’sini oluşturmuş. Bugün durumu düzeltmek için binlerce memura işten el
Devlet kurumlarında sayıları yüzlerle, binlerle ifade edilen gözaltılar, açığa almalar devam ederken... İçişlerinden 8 bin, yargıdan 3 bine yakın savcı ve hâkimin işine son verilirken... Dün yeni haberler geliyor:
- Milli Eğitim Bakanlığı 15 bin 200 personelini açığa aldı..
- Aile Bakanlığı’nda 393 personel görevden uzaklaştırıldı...
- Diyanet İşleri Başkanlığı 492 personeli görevden uzaklaştırdı...
Bu konuda açıklama yapılmadığı için halk merak içinde. Soruluyor:
- Bu listeler ne zaman hazırlandı.. Bu kadar kapsamlı listelerin 15 Temmuz’u izleyen iki gün içinde hazırlanması olası mı?
- Yoksa listeler hazır bekletiliyordu da darbe girişimi listelerin yürürlüğe konulması için fırsatı mı sağladı?
Amerika’nın Missouri eyaletinin resmi mühründe “Birlikte güçlüyüz, bölünürsek yıkılırız” sloganı yer alırmış...
Hillary Clinton’un seçim sloganı da malum: “Stronger together” yani “Birlikte daha güçlüyüz” şeklinde... Bizim de bunu slogan haline getirmemiz şart...
“Birlikte güçlüyüz, bölünürsek yıkılırız.”
Caniyane ve hainane bir askeri darbe girişimi Cumhuriyet’e bağlı askerin, polisin, milletin sağduyusuyla etkisiz hale getirildi. 200’ü aşkın şehit verdik. Ama daha büyük felaketleri ve muhtemel bir iç savaşı önledik. Ve o sabah gazeteler şu başlığı attı:
“Demokrasi kazandı”
Bu kazancı paylaşarak büyütmeliyiz.
Talihsiz bir askeri darbe girişimini daha büyük yaralar için fırsat olarak kullanmamalıyız. Özellikle darbe sonrası teslim olan, tatbikat var diye aldatılarak köprüde görevlendirilmiş gariban erlere yapılan muamele yürekleri yaralamıştır.