Recep Tayyip Erdoğan'ın, 11 askerimizin kaçırılmasıyla ilgili soruları yanıtlarken verdiği nota dersi! Henüz tazeliğini koruyor. Nota nedir, nasıl bir şeydir, CHP İstanbul milletvekili Onur Öymen'i dinliyoruz:"Anladığım kadarıyla Sayın Başbakan notayı savaş ilanının bir adım öncesi başvurulan son yol zannediyor. Oysa nota sadece ve sadece diplomatik yazışmadır, hükümetler her yıl birbirlerine sayısız nota verirler. Önemli olan bu yazışmanın içeriğidir, üslubudur. Örneğin bir hükümet bir başka hükümete, falanca bakanımız ülkenizi ziyaret edecek, filanca kişilerle görüşmeyi arzu ediyor, lütfen gerekli randevuları sağlayınız, şeklinde bir yazı verebilir ve bu da bir notadır."- Bir misal versek...- Yıllar önce İspanya'da maslahatgüzardım. Bir gün Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldım ve bana hükümetimize iletilmek üzere bir protesto notası verdiler. Türkiye'de görev yapan bir İspanyol gazeteci, yasadışı bir mitinge katılmış, polisimiz de bu nedenle o gazeteciyi bir - iki saat kadar gözaltına almıştı. Böylesine basit bir olay için bile nota verilebilirken Süleymaniye'deki olayla ilgili nota verilir miymiş denilebilir mi? "Nota, müzik notası değildir. Öyle her zaman nota verilmez, şartların
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> "Nota, müzik notası değildir. Öyle her zaman nota verilmez, şartların oluşması lazımdır."
Recep Tayyip Erdoğan'ın, 11 askerimizin kaçırılmasıyla ilgili soruları yanıtlarken verdiği nota dersi! Henüz tazeliğini koruyor. Nota nedir, nasıl bir şeydir, CHP İstanbul milletvekili Onur Öymen'i dinliyoruz:
"Anladığım kadarıyla Sayın Başbakan notayı savaş ilanının bir adım öncesi başvurulan son yol zannediyor. Oysa nota sadece ve sadece diplomatik yazışmadır, hükümetler her yıl birbirlerine sayısız nota verirler. Önemli olan bu yazışmanın içeriğidir, üslubudur. Örneğin bir hükümet bir başka hükümete, falanca bakanımız ülkenizi ziyaret edecek, filanca kişilerle görüşmeyi arzu ediyor, lütfen gerekli randevuları sağlayınız, şeklinde bir yazı verebilir ve bu da bir notadır."
- Bir misal versek...
- Yıllar önce İspanya'da maslahatgüzardım. Bir gün Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldım ve bana hükümetimize iletilmek üzere bir protesto notası verdiler. Türkiye'de görev yapan bir İspanyol gazeteci, yasadışı bir mitinge katılmış, polisimiz de bu
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, olayın üzerinden neredeyse yarım gün geçtikten sonra ABD Dışişleri Bakanı Colin Powella telefonla ulaşabiliyor. Ancak dişe dokunur bir yanıt alamıyor.Cumartesi günü, Başbakan ve Dışişleri Bakanının, olay çok çirkindir, kabul edilemez, türünden demeçleriyle geçiyor. Başbakanın "üç askerimiz serbest bırakıldı" müjdesini Dışişleri yalanlıyor...Ve pazar günü... Olayın üzerinden 48 saat geçmiş, Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Cheneyle görüştüğünü müjdeliyor. Aynı günün gecesi, askerlerimiz yaklaşık 60 saat süren esaretten sonra serbest bırakılıyor. AKP çevrelerinden "Askerlerimiz esir alınmıştı, Tayyip Bey telefon açtı kurtardı" gibisinden hikâyeler yayılıyor.İlişkilerin bu düzeye gelmesine Tayyip ve Gül beylerin ikinci tezkere öncesi ve sonrasında sürekli yalpalayan, TBMM kararı arkasında duramayan, sürekli aşağıdan alan politikalarının sebep olduğu ise nedense hiç dile getirilmiyor. Yüz kadar Amerikan askeri, cuma günü saat 14.00 sıralarında Süleymaniyede görevli 3 subay ve 8 astsubayımızla birlikte bazı sivil personeli yaka paça derdest ediyor. Olay Ankarada duyulduğu halde programlar aksamıyor, Başbakan Samsuna açılışa, Dışişleri Bakanı
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Yüz kadar Amerikan askeri, cuma günü saat 14.00 sıralarında Süleymaniye’de görevli 3 subay ve 8 astsubayımızla birlikte bazı sivil personeli yaka paça derdest ediyor. Olay Ankara’da duyulduğu halde programlar aksamıyor, Başbakan Samsun’a açılışa, Dışişleri Bakanı Kayseri’ye mantı yemeye gidiyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, olayın üzerinden neredeyse yarım gün geçtikten sonra ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’a telefonla ulaşabiliyor. Ancak dişe dokunur bir yanıt alamıyor.
Cumartesi günü, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın, olay çok çirkindir, kabul edilemez, türünden demeçleriyle geçiyor. Başbakan’ın "üç askerimiz serbest bırakıldı" müjdesini Dışişleri yalanlıyor...
Ve pazar günü... Olayın üzerinden 48 saat geçmiş, Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Cheney’le görüştüğünü müjdeliyor. Aynı günün gecesi, askerlerimiz yaklaşık 60 saat süren esaretten sonra serbest bırakılıyor.
AKP çevrelerinden "Askerlerimiz esir alınmıştı, Tayyip Bey telefon açtı kurtardı" gibisinden hikâyeler yayılıyor.
Ele alınan kimi fıkraları ilk kez duyduk... Onları aktaralım... Kıssadan hisseyi sizlere bırakalım:Hocanın pazardan bir karga satın aldığını görenler sebebini sormuşlar:- Kitaplardan duydum ki karga 300 sene yaşıyabiliyormuş, bunun doğruluğunu araştırmak için, demiş...Hoca gücünün yıllardır hiç değişmediğini söylüyormuş. İspat et, demişler:- Bizim avluda siyah bir taş duruyor. Onu gençliğimde de kaldıramazdım şimdi de kaldıramıyorum, işte ispatı...Hangi burçta doğduğunu soranlara Hoca "Keçi burcunda" dermiş. Herhalde "Oğlak burcu" demek istiyorsun diyenlere:- Evet ben doğanda oğlaktı, şimdiyse o da büyüyerek keçi olmuş...Hoca pazarda bir karga ile dolaşıyormuş. Ne yaptığını sormuşlar. "Avlanıyorum" demiş. Biraz sonra salıverdiği karga gidip bir mandanın sırtına konmuş, üzerindeki parazitleri gagalamaya başlamış. Hoca da mandanın boynuna bir ip dolamış eve doğru çekmeye başlamış. Hayrola, demişler:- Kuşumun avladığı avı eve götürüyorum demiş. Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doçent İsmail Yusubov, Nasrettin Hoca fıkralarını matematik, bilim ve siyaset açısından incelemiş... Yazısı Bilim ve Ütopya Dergisi'nin son sayısında yayımlandı... Ölümden korkmak, insanın bilmediği şeyi
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doçent İsmail Yusubov, Nasrettin Hoca fıkralarını matematik, bilim ve siyaset açısından incelemiş... Yazısı Bilim ve Ütopya Dergisi'nin son sayısında yayımlandı...
Ele alınan kimi fıkraları ilk kez duyduk... Onları aktaralım... Kıssadan hisseyi sizlere bırakalım:
Hocanın pazardan bir karga satın aldığını görenler sebebini sormuşlar:
- Kitaplardan duydum ki karga 300 sene yaşıyabiliyormuş, bunun doğruluğunu araştırmak için, demiş...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Mevcut iktidar toplam seçmenin yüzde 25 oyuyla iktidarda... Beklenir ki aldıkları kararlarda, çıkardıkları yasalarda, kendilerine oy vermeyen kesimlere, uzmanlara, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına en geniş şekilde danışsınlar. Ne var ki tam tersine... AKP'liler kapalı kapılar ardında çalışmayı, geçmiş iktidarlardan daha çok seviyorlar. Son YÖK yasası hazırlığı da dehşet bir gizlilik içinde sürüyor. Sızan haberler, tasarının ana hedefinin üniversiteleri hükümet kontrolü altına sokmak olduğunu gösteriyor...
Bu arada hükümet ilginç bir uygulamada ısrarlı...
İstanbul Üniversitesi'nde Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi'nin vekâleten yönetildiğini saptamışlar. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Rektörlüğe bir yazı yazarak bu göreve adını bildirdiği bir bankacının atanmasını istedi...
Yasaya göre bu tür atamaları Üniversite Yönetim Kurulu'nun önerisiyle Rektör yapıyor. Rektör Alemdaroğlu, Mehmet Ali Şahin'e gönderdiği yazıda atama usulünü belirterek bir bankacının bu göreve atanamayacağını bildirdi.
Ne var ki Bakan M.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> "Türkiye Bülteni", AKP'nin yeni yayın organı... Sahibi, parti adına Eskişehir milletvekili Murat Mercan. Dergide okuyucuların güncel bilgilerini ölçmek amacıyla bir de teste yer verilmiş. "Aktüalitest"te yer alan sorulardan bazıları şöyle:
Soru 3: R.T. Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla Kıbrıs'a yaptığı ilk ziyaret hangi güne denk geldi?
a) Kıbrıs'ın Osmanlılar tarafından fethinin yıldönümü
b) Avrupa Günü.
c) Yunanistan'da askeri cuntanın devrildiği günün yıldönümü.
d) KKTC'nin ilan edildiği günün yıldönümü