O da polis...

18 Aralık 2001

- Sayın Bakandan polislerimizin maaşlarına zam istedim.Sanki Maliye Bakanı istediği anda polis maaşına zam yapabilirmiş.. Sanki Yücelen kendi partisinden bir bakana bu konuyu başka yerde ve biçimde söylemezmiş gibi. Şov zenaatı da görüldüğü gibi irtifa kaybediyor.***Cumhuriyet yazarı Münir Göker, bir rapor almak için Kısıklı Karakoluna gitmiş... "Dayak yiyip öyle çıkmış" diyeceğimizi sananlar aldanıyor. Hayır... Münir Göker işi bitince Karakol Amiri Faruk Sayınla sohbet etmiş. Faruk Sayın bir süre önce mastır yapmak için Parise gittiğini anlatmış. Gökere kitaplarını göstermiş: Baudelairein Le Fleurs Du Malı , Balzacın Le Pere Goriotsu gibi yaklaşık 10 Fransızca kitap... İçişleri Teşkilatının üst düzeyi ile alt düzeyinden bu iki örnek... Aslında biraz sorunların nereden kaynaklandığını da gösteriyor... ( mu dersiniz?) İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, beraberinde Emniyet yetkilileri ve minik bir gazeteci ordusuyla Maliye Bakanı Sümer Oralı ziyaret ediyor. Görüşme sonrasında "kameralar karşısında" ziyaretinin sebebini açıklıyor: Dostlar zindanda işe yarar, sofra başında tekmil düşmanlar dost görünür Şeyh Sadi Okumayı nasıl sevdim..? Galatasaray lisesinde ilk yıl... Derse

Yazının Devamı

O da polis...

18 Aralık 2001


<#comment>İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, beraberinde Emniyet yetkilileri ve minik bir gazeteci ordusuyla Maliye Bakanı Sümer Oral’ı ziyaret ediyor. Görüşme sonrasında "kameralar karşısında" ziyaretinin sebebini açıklıyor:
- Sayın Bakan’dan polislerimizin maaşlarına zam istedim.
Sanki Maliye Bakanı istediği anda polis maaşına zam yapabilirmiş.. Sanki Yücelen kendi partisinden bir bakana bu konuyu başka yerde ve biçimde söylemezmiş gibi. Şov zenaatı da görüldüğü gibi irtifa kaybediyor.
***
Cumhuriyet yazarı Münir Göker, bir rapor almak için Kısıklı Karakolu’na gitmiş... "Dayak yiyip öyle çıkmış" diyeceğimizi sananlar aldanıyor. Hayır... Münir Göker işi bitince Karakol Amiri Faruk Sayın’la sohbet etmiş.
Faruk Sayın bir süre önce mastır yapmak için Paris’e gittiğini anlatmış. Göker’e kitaplarını göstermiş: Baudelaire’in Le Fleurs Du Mal’ı , Balzac’ın Le Pere Goriot’su gibi yaklaşık 10 Fransızca kitap...

Yazının Devamı

Gol gol goool

16 Aralık 2001

- Efendim şu an TRT Spor programını seyrediyorum, yalnız masanın altında bir aslan kuyruğu gözüküyor... Karşısındaki ses kükremiş:- Sensin hayvan... bize hayvan diyemezsin, ben sana hayvan diyorum... ***Bunun münferit bir olay olduğunu varsayalım... Digitürkteki Ercan kardeşimize gelelim... Tac atışlarını bile gol heyecanıyla sunmak güzel... Gol olunca... Gol, gol, gol, gol, gol..... Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı gibi krizlere ve komalara girip yırtınmak da neyse... Fakat kardeşim merak edilen başka şeyler de var. Mesela sahada Kelemen diye Buaizizi diye futbolcular vardı. Kim bunlar? Nereli? Serhat kaç yaşında? Ali Güneş nereden gelmiş? Eurosport maçları naklederken merkezden spikerlerin önüne sürekli bilgi geçiliyor. Spikerler bilgileri çoğaltarak maçı zenginleştiriyor. Seyirciyi bilinçlendiriyor. Bizde ise marifet, fanatik taraftar taklitleri yaparak yırtınmak... Yazık günah. Okurumuz Kenan Tutak, TRT sunucusu Levent Özçelikin programlarda Galatasarayı tuttuğu izlenimine kapılıyormuş. Geçenlerde bir spor programını izlerken canı sıkılmış... Bu duygularını TRTye iletmek amacıyla telefonu çevirmiş. Spor bölümünü istemiş. Karşıdan gelen sert "alo"

Yazının Devamı

Gol gol goool

16 Aralık 2001


<#comment>Okurumuz Kenan Tutak, TRT sunucusu Levent Özçelik’in programlarda Galatasaray’ı tuttuğu izlenimine kapılıyormuş. Geçenlerde bir spor programını izlerken canı sıkılmış... Bu duygularını TRT’ye iletmek amacıyla telefonu çevirmiş. Spor bölümünü istemiş. Karşıdan gelen sert "alo" sesiyle önce sarsılıp sonra şikayetini iletmiş:
- Efendim şu an TRT Spor programını seyrediyorum, yalnız masanın altında bir aslan kuyruğu gözüküyor... Karşısındaki ses kükremiş:
- Sensin hayvan... bize hayvan diyemezsin, ben sana hayvan diyorum...
***
Bunun münferit bir olay olduğunu varsayalım... Digitürk’teki Ercan kardeşimize gelelim... Tac atışlarını bile gol heyecanıyla sunmak güzel... Gol olunca... Gol, gol, gol, gol, gol..... Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı, Serhat attı gibi krizlere ve komalara girip yırtınmak da neyse... Fakat kardeşim merak edilen başka şeyler de var. Mesela sahada Kelemen diye Buaizizi diye futbolcular vardı. Kim bunlar? Nereli? Serhat kaç yaşında? Ali Güneş nereden gelmiş?
Eurosport maçları naklederken merkezden spikerlerin önüne sürekli bilgi geçiliyor. Spikerler bilgileri çoğaltarak maçı zenginleştiriyor. Seyirciyi

Yazının Devamı

Temize havale (2)

15 Aralık 2001

- Önce burası Türkiye olduğu için TL kullanma hususunda gayretli olalım. Sonra bir bankada hesap açtırıp bankamatik kartı alalım. Bankamatikle çok az bir ücretle havale yapılabilir. Masadaki telefondan veya bilgisayardan da yararlanabilir vatandaşımız havale için. Üstelik bedava... Şubeye giderseniz 150 markın da 150.000 markın da operasyon maliyeti aynıdır. Eskişehir'den Bursa'ya 150 Alman markı gönderen okurumuzun 10.5 milyon lira havale ücreti ödediğini yazmıştık. Bir İş Bankası çalışanı olan Besim Bektaş yol gösteriyor: Devlet yoksul çocuklara bedava süt verecekmiş. Süt ihalesini kim aldı acaba?.. Harca harca bitmez - Ben de araziye çıkıyorum ve harcırahım günlük 5.000.000 TL'dir. Bunun üçte birini misafirhaneye ödüyoruz. Kalan 3.5 milyon lira ile üç öğün yemek yiyoruz. Denetim elemanları ayrıcalıklı olduklarını bilsinler! Denetim elemanlarının 15 milyon liradan az harcırah aldıklarını, ancak hükümetin görünüşte tasarruf gerçekte ise yolsuzlukların ortaya çıkmasını önlemek için (dileyenler gerçek amacın tasarruf olduğuna inanmakta serbesttir) denetim elemanlarına görev vermediğini yazmıştık. Mühendis okurumuz yazdığı notta diyor ki: İtiraf sitesinden İnternetteki

Yazının Devamı

Temize havale (2)

15 Aralık 2001


<#comment>Eskişehir'den Bursa'ya 150 Alman markı gönderen okurumuzun 10.5 milyon lira havale ücreti ödediğini yazmıştık. Bir İş Bankası çalışanı olan Besim Bektaş yol gösteriyor:
- Önce burası Türkiye olduğu için TL kullanma hususunda gayretli olalım. Sonra bir bankada hesap açtırıp bankamatik kartı alalım. Bankamatikle çok az bir ücretle havale yapılabilir. Masadaki telefondan veya bilgisayardan da yararlanabilir vatandaşımız havale için. Üstelik bedava...
Şubeye giderseniz 150 markın da 150.000 markın da operasyon maliyeti aynıdır.

Devlet yoksul çocuklara bedava süt verecekmiş. Süt ihalesini kim aldı acaba?..

Yazının Devamı

İşte adalet...

14 Aralık 2001

İşte bugün bu çerçevede, savcının 19 Kasım 2001 tarihinde okuduğu mütalaaya bağlı olarak karara varılacak.. Savcı ne mi istiyor? Tüm sanıkların idamını...Davanın açılmasından 19 yıl sonra sivil yargı askeri yönetimin verdiği cezaları az bularak fazlasını istiyor...Bu sanıkların suçları mı... İç ve dış sömürüye karşı çıkmak, tam bağımsız ve demokratik Türkiye istemek vs. gibi halkı bugünkü mutluluğundan alıkoymaya yönelik suçlar... Ağır yani... Geciken adalet adalet değildir, sözünü bir kez daha anımsatarak... 12 Eylül döneminde açılan bir davanın, tam 19 yıl 26 gün sonra bugün karara bağlanacağını bildirelim... 18 Ekim 1982 tarihinde Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 574 sanık için açılan Dev Yol davası aslında Temmuz 1989'da sona ermişti. Beş yıl sonra 24 Aralık 1996'da Yargıtay 11. Dairesi, 22 sanık hakkında verilen cezayı az bularak bu sanıklara idam cezası verilmesi doğrultusunda davanın bozulmasına karar verdi. Ve Nisan 1997'de Ankara, 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava yeniden görülmeye başlandı. Önemli olan bir kere daha yere serilmiş olmanız değildir. Bir daha kalkıp kalkmayacağınızdır... Kehanetin böylesi... - Eşek sütünü yardım diye yolluyorlar. Bunu içen eşek

Yazının Devamı

İşte adalet...

14 Aralık 2001


<#comment>Geciken adalet adalet değildir, sözünü bir kez daha anımsatarak... 12 Eylül döneminde açılan bir davanın, tam 19 yıl 26 gün sonra bugün karara bağlanacağını bildirelim... 18 Ekim 1982 tarihinde Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 574 sanık için açılan Dev Yol davası aslında Temmuz 1989'da sona ermişti. Beş yıl sonra 24 Aralık 1996'da Yargıtay 11. Dairesi, 22 sanık hakkında verilen cezayı az bularak bu sanıklara idam cezası verilmesi doğrultusunda davanın bozulmasına karar verdi. Ve Nisan 1997'de Ankara, 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava yeniden görülmeye başlandı.
İşte bugün bu çerçevede, savcının 19 Kasım 2001 tarihinde okuduğu mütalaaya bağlı olarak karara varılacak.. Savcı ne mi istiyor? Tüm sanıkların idamını...
Davanın açılmasından 19 yıl sonra sivil yargı askeri yönetimin verdiği cezaları az bularak fazlasını istiyor...
Bu sanıkların suçları mı... İç ve dış sömürüye karşı çıkmak, tam bağımsız ve demokratik Türkiye istemek vs. gibi halkı bugünkü mutluluğundan alıkoymaya yönelik suçlar... Ağır yani...

Önemli olan bir kere daha yere serilmiş olmanız değildir. Bir daha kalkıp kalkmayacağınızdır...

Yazının Devamı