Acaba bu kişiler gerçekten bilge midir? Çok okumak insanı çok kültürlü yapar mı? Yoksa ahmaklaştırır mı? İkincisi de mümkündür, diyor filozofumuz Schopenhauer...Onun "Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine" adlı kitabını okuyoruz:"Okurken bir başka kimse bizim için düşünür; biz sadece onun zihin sürecini takip etmekle yetiniriz. Nasıl ki öğrenci yazmayı öğrenirken öğretmen tarafından kalemle çizilmiş yerleri takip eder; okurken de tıpkı bunun gibidir; düşünme işinin büyük bölümü zaten bizim için bitirilmiştir. Bunun içindir ki kendi düşüncelerimizle meşgul olduktan sonra elimize bir kitap almak bizi her zaman bir parça rahatlatır. Fakat okurken zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanından başka bir şey değildir. Ve dolayısıyla öyle olur ki, çok fazla - yani neredeyse bütün gün okuyan - ve arada düşünmeksizin geçirilen eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder, tıpkı at üstünden inmeyen adamın sonunda yürümeyi unutması gibi... Birçok eğitimli adamın durumu bundan farklı değildir. Okumak kendilerini ahmaklaştırır..."Peki ne yapmalı? "Okunan şeyler ancak derin düşünmeyle hazmedilebilir" diyor Schopenhauer... Okunan konular üzerinde düşünmeli, içselleştirmeli, hazmedilmeli. Yapılması gereken bu... Ellerinden kitap düşürmeyen, ağır, oturaklı, düşünceli, bilge tavırlı kişiler vardır... Bazı seyirciler Kurtlar Vadisi'ni yayından kaldıran RTÜK üyelerini ölümle tehdit ediyormuş. Diziden fena halde etkilendikleri anlaşılıyor... Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç, Pierre Loti Tepesi'nin adını değiştirmeye kalkışınca ünlü Fransız yazar yine gündeme geldi. Şehmuz Güzel, Paris'ten yazdığı mektupta biraz daha ayrıntı veriyor:- Ölümüne kadar oturduğu ve bugün bir müze biçimine dönüştürülmüş evine bir cami ve bir minare bile koyduran bu adam özel bir adamdı. Aynı zamanda Mustafa Kemal'i ve Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen (yanılmıyorsam) tek Avrupalı yazar ve aydındı... Pierre Loti... Ülkemizde 2007, Latin Amerika yılı ilan edildi... Uzak dostumuz Şili'nin Ankara Büyükelçiliği de bu münasebetle enfes bir kitap hazırlamış... Birbirinden güzel resimlerle bize Şili'yi tanıtıyor... Bir Türk ile bir Şililinin dostluğunu ise kitapta iki büyük şair Pablo Neruda ve Nâzım Hikmet temsil ediyor. Neruda, Nâzım'ı şöyle anlatıyor:- Yattığı odanın ışığını söndürmeyi hep unuturdu. Bu çok doğaldı. Çünkü 18 yıl boyunca hapis yattığı hücrenin tavanındaki ampul hep yanık uyudu... Ben onu yaşayan en büyük şairlerden biri olarak kabul ediyorum... Şili'den esintiler Malum olduğu üzere Meclis'in itibarı ve manevi şahsiyeti çok önemlidir. Bazı şeyler bunu bozar. Bazıları bozmaz. Mesela hafta içinde Meclis'te sahte oy kullanıldı. Meclis Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Bülent Arınç'tan çıt çıkmadı.Peki ama hangi söz ve eylemler Meclis'in itibarını zedeler? Manevi gazeteci Fahrettin Fidan bu sorumuzu yanıtlıyor: Efendim... Meclis'te, haklarında ihaleye fesat karıştırmak, hileli iflas, karşılıksız çek vermek, kalpazanlık, vs. gibi adi suç sanığı çok sayıda milletvekilinin bulunması ve bu kişilerin yargılanmaması Meclis'in itibarını ve manevi şahsiyetini asla ve kat'a zedelemez! Amma velakin bunu ikide bir haber yapmak? Kesinlikle zedeler. Meclis'in, ABD ve AB'nin talimatıyla yasa çıkarması küreselleşmenin icabı olduğu için çok normaldir. Birtakım vizyonsuz ve misyonsuzların bunu eleştirmesi tabii ki Meclis'in itibarını, manevi şahsiyetini zedeler. Milletvekillerinin iş takipçiliği yapmaları aslında yaptıkları işin icabıdır. Patronlara yaslanma... Pardon, yasama faaliyetinin bir parçasıdır. Bunu eleştirenler "Meclis'in manevi şahsiyetine hakaret" etmiş sayılırlar. Bir milletvekili Meclis'e şişirme sağlık faturası getirip cebini şişirebilir. Hatta bunu bir suçmuş gibi yazan gazetecinin gözünü de şişirebilir. Her iki şişirmenin Meclis'in itibarını, manevi şahsiyetini zedeleyen bir yanı yoktur. Çünkü ortada Meclis'in itibarına yönelik bir saldırı ve o saldırıya tepki hadisesi vardır. Milletvekilleri Meclis'in araçlarını kendi özel araçları gibi özel işlerinde tepe tepe kullanabilirler. Bu da millete yaslanma... Pardon, yasama faaliyetinin bir parçasıdır! Binaenaleyh, Meclis'in itibarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu konuda soru önergesi verilemez. Verilirse, Meclis Başkanım geçmişte olduğu gibi o kişiye elbet ağzının payını ve önergesini geri verir. İtibar kriterleri! Milletvekillerimiz, milli gelire göre dünya ortalamasının üstünde maaş alıyorlarmış. Sadece maaşla yetiniyorlarsa helal olsun... m.asik@milliyet.com.tr