"Burası Kadıköy, burdan çıkış yok"Sanılır ki, bu ibare rakipler kadar Fenerli futbolcuları da etkiliyor. Takım bir türlü Kadıköyden Avrupaya çıkamıyor...Fenerli dostumuz yazıyor: "Anelka: Sorunlu futbolcu diye Avrupada gözden düşmüş... Alex: Avrupada oynayamamış... Pierre von Hooijdonk: 36 yaşında Avrupadaki kariyerinin son günlerini Türkiyede geçiriyor. Rüştü: Avrupada yedek kaldı... Daum: Uyuşturucu yüzünden Avrupadaki kariyeri zedelendi... Ve biz Avrupada top oynayamayan futbolcularla Avrupada kupa hedefliyoruz..."Elbet alınan olumsuz sonuçların başka özel ve genel sebepleri de var.Futbola mafya ve cinayet girdi. Taraftar futboldan soğudu. Küçük takımlar artık iyiden iyiye futbolcu ticareti ve küme düşmeme hedefine yöneldi. Rakiplerin zayıflaması, üç büyüklerin futbolunu düşürdü. Türkiyede futbol zaten ağır çekim oynanıyor. Fenerbahçenin yıldıza dönük oyun sistemi bireysel futbolu körüklüyor. Takım oyununu ve ruhunu zayıflatıyor. Taraftar kolay başarıları alkışlarken futbolcuları rehavete sevk ediyor vs..vs... Sebep çok...Bir Türk teknik direktörün yönetiminde takım ruhu edinmiş, medyanın şişirmelerine kulak asmadan kendini Avrupaya endekslemiş bir Fener, herhalde çok daha iyi sonuçlar alacaktır... Şükrü Saracoğlu Stadının soyunma tünelinde şu ibarenin asılı olduğunu yazdı gazeteler geçenlerde: Kapkaççıların yüzde 70i organize şekilde çalışıyormuş. Yine de henüz siyasi parti kurup Hazineyi soyacak kadar organize olmuş değiller. Berlinde son 4 ay içinde 5 töre cinayeti işleniyor. Bunların dördünü işleyen bizimkiler. Berlinde öldürülen bir çocuk annesi Hatun Sürücü (23) ile ilgili röportajlar yayımlanıyor. Hatun Sürücünün neden öldürüldüğünü bir yakını şöyle belirtiyor:- Alman gibi yaşıyordu...Die Zeit soruyor:- Türk erkekleri ne sanıyor? Alman kadınları birer fahişe mi?40 yıldır Almanyadayız. Aradaki sosyo kültürel duvar yıkılacağı yerde kalınlaşıyor. Alman gibi yaşamak Başkan Bush, şöyle konuştu geçenlerde: "Marihuanayla ilgili sorulara yanıt vermeyeceğim. Çünkü çocuklara iyi örnek olmak istiyorum...Komedyen Jay Leno, televizyonda dedi ki:- Evet bu durumda bir çocuk babasına, "Baba marihuana içmek istiyorum, Başkan Bush da zamanında içmiş" diyemez. Ama babası oğluna:- Oğlum marihuana içiyor musun? diye sorduğunda çocuk şu cevabı vermeyecek mi?- Söyleyemem baba, Başkan da söylemiyor... Marihuana dumanı Profesör Nuri Akkaş yazıyor... "Yazıklar olsun bana... Okudum okudum da ne oldu sanki! Sayın Başbakanım Recep Tayyip Erdoğanın da harika gözlemi sonucu vurguladığı gibi, Şimdi sefilleri oynuyorum ben! Sayın Başbakanım şu veciz cümleleri ile nasıl da beni tanımlıyor: Benim zamanımda nice arkadaşım vardı. Çok okurlardı, hep 10 alırlardı. Şimdi sefilleri oynuyorlar. Okumak lazım ama pratik de önemli...Tavşanlının İstiklal İlkokulunda hep sınıf birincisi oldum da ne oldu? Ortaokulda, lisede pek çok 9 - 10 aldım da ne oldu? Çocuklarım Amerikada okusun diye, bana her sene yüz bin dolar veren bir dostum bile yok! Yazıklar olsun bana! Okudum, yazdım, ODTÜlerde profesör bile oldum. Kitaplar yazdım. Ama şimdi Sayın Başbakanımın veciz ifadesi ile, sefilleri oynuyorum! Üniversitelerde laboratuvarlarım oldu da, yığınla öğrenci yetiştirdim de ne oldu ki? Benim gibi çok okuyan bazı arkadaşlarım tıp doktoru, tıp profesörü oldular. Sayın Başbakanım onlara iğne bile yaptırmıyor. Çünkü pratikleri yok efendim. Sayın Başbakanım (Allah göstermesin) kolu filan kırılsa, kesin mahallenin çıkıkçısına gider. Doktorlarımızın bu konuda pratiği yok çünkü! Sayın Başbakan, dün TOBB Üniversitesinde bu gerçekleri vurguladı. Aslında amacı (benim de şahsen çok inandığım) üniversite - sanayi işbirliğinin gerekliliğini vurgulamaktı. Ama işte konuşması rahatlıkla benim hicvettiğim anlama da çekilebildi. Benim naçizane önerim, Sayın Başbakan konuşmalarını önceden birine okutsun, asla irticalen konuşmasın." m.asik@milliyet.com.tr Okumuşlar!