Batı’da esen Tayyip Erdoğan aleyhindeki rüzgâra ABD’nin ünlü Wall Street Journal gazetesi de katıldı... Gazete “Türkiye’nin iyi diktatörü” başlıklı yazısında Erdoğan’ı “ekonomik modernleştirici” olarak niteledi ve ekledi: “Ama hiçbir zaman eleştiriler ve gücünü paylaşma konusunda rahat olmadı...”
Yazı Erdoğan’ın demokrasiye inanmadığına ilişkin tanıklıklara başvurduktan sonra şöyle noktalanıyor:
“Sayın Erdoğan, orduya karşı koymak ve Türk ekonomisini geliştirmek için bir vizyon uygulamada cesaret gösterdi. Ancak son dönemdeki davranışları, demokratik bir devrimi sonuna kadar götürebileceği yönünde pek güven vermiyor...”
The Economist dergisi de sert bir yanıt yayımladı dün... Erdoğan’ın dergiye yönelik ağır eleştirileri için şöyle dedi:
“Bu kendisine ülkesinde oy kazandırabilir. Ancak onun Batı’daki saygınlığını hemen hemen hiç artırmayacaktır.”
Batı Erdoğan’ı 9 yıldır ilk kez bu kadar açık ve sert eleştiriyor...
Seçimi Erdoğan’ın kazanacağını biliyorlar. Öldürücü darbeler vurmuyorlar. Ancak belli ki Erdoğan’a verdikleri açık çekin bir kısmını geri almak, gücünü sınırlamak istiyorlar. Onun tek adam rejimine ve gücüne kavuşmasından kaygılanıyorlar. Estirilen rüzgârda Musevi lobisinin de etkisi var mı? Mümkündür... Erdoğan’ın İran’a fazla yaklaştığı, İsrail’e fazla cephe aldığı Batı’da yaygın bir görüş. Bu arada yeni CHP’ye eski CHP’den çok daha fazla güvendikleri aşikâr... Kılıçdaroğlu’na bir koltuk desteği de söz konusu Batı’dan gelen rüzgârların içinde... Belli ki onun hem siyasetin hem partinin içinde gücünü arttırmasını istiyorlar...
Erdoğan koalisyon ortağı olsa Apo’yu asarmış.
Kendisinin sık sık kullandığı bir sözü hatırladık: “Bekâra karı boşamak kolaydır.”
Haldun Ertem
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, “4 yıldır küfür yiyorum, artık alıştım” demiş.
Biz de burada 9 yıldır yiyoruz, biz de alıştık artık!
Fahrettin Fidan
* * *
Ulusal Kanal “seçim yasaklarına uymadığı için” YSK’ca 3 gün kapatılmış.
Erdoğan’ın seçim konuşmalarını naklen yayınlamamak da YSK’yı üzmüş olmalı...
Gülhan Elmas
Savcılıktan not...
Gazeteci arkadaşımızın cep telefonuna 4062 numaralı bir not geliyor:
“Şişli C. Başsavcılığımızın .... no: lu soruşturma dosyası için savcılığımızın ..kat... no: lu bürosuna müracaatınızın temini önemle rica olunur”
Böyle bir mesaj alırsanız ne yaparsanız? “Önemli” kaydını da görünce elbet biraz meraklanır, biraz endişelenirsiniz... Arkadaşımız da elbet meraklanıyor. Bir avukat savcılığa giderek çağrının nedenini öğreniyor... Meğer bir haber nedeniyle tanıklığı isteniyormuş...
Savcılığın bu şekilde haberleşmesi iletişimi hızlandırmak açısından iyi.. Ancak “tanıklık” gibi bir not da eklenmeliydi gönderilen mesaja... Ya da en iyisi mesajı alan kişinin çağrı sebebini öğrenebileceği bir telefon numarası verilmeli... O şekilde daha çağdaş bir iletişim kurulabilir...
Kanal bülbülleri
Ekranlarda hafta arası bol tartışma var... Ancak tartışılan konulara bakıyorsunuz.. Ivır zıvır...
Dişe dokunur konular hiç gündeme gelmiyor...
Hele iktidarı ve aydın geçinen yandaşları üzecek bir şeyse... Kimse değinmiyor...
Örneğin Yargıtay ve Danıştay başkanlıklarına Bülent Arınç’ın “güzel ve sevgili arkadaşları”nın seçilmesi çok olağan bir olaymış gibi.. Teğet geçiliyor... Her iki Başkan HSYK’nın atadığı kişiler tarafından... Blok oyla seçildi...
Ortaya çıktı ki... HSYK ruh gibi iktidara bağlıdır... HSYK’nın Yargıtay ve Danıştay’a atadığı kişiler bir cemaat ordusu gibi tek fire vermeden yukardan gelen işarete göre hareket etmektedir.
Referandum öncesi “Yargı vesayetten kurtuluyor daha bağımsız ve tarafsız bir yargı oluşuyor” diyenler yalancı çıktı.
Bizim gibi “Bağımsız yargıyı ele geçirecekler” diye basbas bağıranlar haklı çıktı.
Neden bunun bir muhasebesi yapılmıyor ekranlarda? Neden o hukukçu, siyasetçi, aydın kimliği ile referandum öncesi “yargı vesayetten kurtuluyor” şarkıları söyleyenlere şimdi ne düşündükleri sorulmuyor...
Aslında nedenini bilmiyor da değiliz...
Bu konuda televizyon kanallarında bir anket yapsanız şu yanıtı alırsınız:
- İktidar korkusu yüzünden tarafsız yayın yapamıyoruz...
O zaman... Neden “demokrasi” sözcüğünü okuduğunuz metinlerden çıkarmıyorsunuz...
Ertuğrul Günay, İzmir’de yapılan bir
toplantıda ağlamış.
İşte şimdi gerçek AKP’li oldu...
Kime oy versek!
Mütereddit okurlar soruyor: - Oyumuzu kime verelim...
Oy sizin... Kime isterseniz ona verin...
Mevcut düzen ve gidişten memnunsanız AKP’ye...
AKP’nin gücünü kırmak istiyorsanız CHP’ye...
Milliyetçi duyarlığınız ön plandaysa MHP’ye...
Bu düzen değişmeli diyorsanız TKP ve diğer küçük partilere...
BDP’yi onaylıyorsanız BDP’li bağımsızlara...
Her koşulda “kral çıplak” diyecek ve TBMM’ye canlılık getirecek birilerinin siyasete girmesini istiyorsanız Tuncay Özkan, Çetin Doğan, Doğu Perinçek gibi bağımsızlara oy veriniz...
Karar sizin... Demokrasi hepimizin!