Bir devlet kendi topraklarında kaç kişinin yaşadığını bilmez mi?
Türkiye bilmiyor... O yüzden komik ve dramatik manzaralar ortaya çıkıyor...
En basitinden son iki seçimdeki manzaraya bakalım:
2007 yılı nüfusu 70.586, seçmen sayısı 42 milyon 799 bin.
2010 yılı nüfusu 73.722, seçmen sayısı 50 milyon 190 bin.
Yukardaki 50 milyon 190 bin rakamı YSK Başkaı Ali Em’in son verdiği rakamdır.
Buna göre geçen dört yıllık sürede nüfus 3 milyon, seçmen sayısı 7 milyon 400 bin artmış...
Böyle matematik olur mu?
Anayasamıza göre seçimler yargı kontrolünde yapılır... Fakat geçtiğimiz yıllarda çıkartılan bir yasa ile seçmen belirleme “Yürütme”nin kontrolüne girdi... Nüfus ve seçmen sayıları akıl almaz sapmalar aldı... Yüksek Seçim Kurulu bu sapmalara mantıklı izahat getiremiyor...
Adam akıl hastanesinin önünden geçerken duvardan bakan hastaya sormuş:
- Siz içerde kaç kişisiniz?
Adam rakamı söylemiş.. Peşinden sormuş:
- Peki siz dışarda kaç kişisiniz?...
Aklımız sözde başımızda.. Ama kaç kişi olduğumuzu bilmiyoruz...
Bir çeşit fiş...
Bahçeşehir tarafında güvenlik tarafından sıkıca korunan sitede kapılar çalınıyor... İki erkek evin hanımına Ak Parti’den geldiklerini, anket yaptıklarını söylüyorlar... Ellerindeki kâğıtta birtakım sorular var...
- Hanede oy kullanacak yaşlı var mı?
- Hanede oy kullanacak engelli var mı?
- Ak Parti üyeliğiniz var mı? vs...
Kapıyı açan hanım bu ankete katılmak istemediğini söylüyor....
Kapıdaki iki şahıs “O zaman katılmak istemediğinizi belirteceğiz” diyor...
Evin hanımının adını biliyorlar... Kapı numarasını da görüyorlar...
Kayda geçirip gidiyorlar.. Resmen bir çeşit fişleme...
Anketlere göre yüzde 20 kararsız seçmen varmış...
Bu kadar olup bitene rağmen hâlâ kararsız kalabilmek de ayrı başarı...
* * *
Tutuklanan Org. Balanlı, Menzil tarikatının çiftliğini havadan izletmiş
Öyle olunca otomatikman güç odaklarının menziline giriyor.
Haldun Ertem
Heyecandan ölmüşmüş!
Başbakan Erdoğan’ın Hopa’daki mitingi sırasında çıkan olaylarda hayatını kaybeden emekli öğretmen 54 yaşındaki Metin Lokumcu’ya otopsi yapılmış...
Astım bronşit hastası olan Lokumcu’nun ilk bulgulara göre biber gazının bu hastalığı tetiklemesi ve aşırı heyecana bağlı olarak kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği belirlenmiş.
Liberal Demokrat Parti Başkanı Cem Toker soruyor:
- Bir vatandaşın kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği saptanabilir. Ancak bunun heyecandan mı, korkudan mı, üzüntüden mi olup olmadığı nasıl saptanır?
Anlaşılıyor ki... Biber gazı etkisini perdelemek için “heyecan” faktörü işin içine sokuluyor... Tıp da siyasete alet oluyor...
Anayasa vizyonu!
CHP’nin demokratik açılımlarını ilgi ile izliyoruz... Pek çoğunu yerinde buluyoruz... Ancak bir nokta var ki... Takılmadan geçmek olası değil...
Profesör Süheyl Batum’un açıkladığı yeni Anayasa vizyonu, “dine, ırka ya da etnik kökene gönderme yapmayan”, daha somut ifade edersek, “Türk” sözcüğünün çıkarılıp yerini “Türkiye Cumhuriyeti Halkı”nın alacağı bir yurttaşlık anlayışını öngörüyormuş.
Peki, daha düne kadar BDP başta olmak üzere birtakım çevreler Anayasa’dan Türk sözcüğünün çıkarılmasını isterken CHP ne diyordu? Şunu:
“Anayasa’daki Türk sözcüğü ırk anlamında değildir. ‘Etnik kimliği ne olursa olsun Türkiye’de yaşayan herkese Türk halkı denir’ anlamındadır. Nitekim Atatürk, ‘Ne mutlu Türk olana” dememiş, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ demiştir. Anayasa da ‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür’ demektedir. Türk sözcüğü ırkın değil vatandaşlığın adıdır”
Öyle anlaşılıyor ki “Yeni anayasa vizyonu”yla “Yeni CHP” artık yukarıda özetlediğimiz görüşten vazgeçmiş, Anayasa’daki Türk sözcüğü ırk anlamında kullanılıyor, diyenlerle aynı çizgiye gelmiştir.
Hayırlı olsun! Diyelim ve hemen soralım.
- CHP’nin bu ‘Kürt açılımı’ terör sorununu çözecek, PKK’yı dağdan indirecek, demokratik özerklik isteyenleri tatmin edecek midir?
Hiç sanmıyoruz. Çünkü tavizler sorunu çözseydi şimdiye kadar verilenler çözerdi. 30 yıldır görüldü ki her verilen taviz yeni taviz taleplerine yol açıyor. Tavize direnirseniz teröre başvuruluyor... Taviz/ terör/ taviz kısır döngüsü sürüyor.
Devlet Bakanı Egemen Bağış, “CHP ayıp olmasa hamileliği de üç aya indirecek” demiş.
Bir AKP’li bakanın ağzından “ayıp” sözcüğünü duymak ne kadar güzel!
Fahrettin Fidan
Hapisteki general sayısı Genelkurmay’daki general sayısını geçmiş.
Askeri vesayete son veriyoruz adı altında orduyu lağvediyorlar...
Ahmet Nedim