- Türkiye AB'de yer alırsa medeniyetler ittifakı sağlanır. Yer almazsa medeniyetler arasındaki çatışmalar süreceği gibi AB bir Hıristiyan kulübü olur. Başbakan'ın bu sözleri çarpıcı ve sarsıcı...Bir kere Türkiye'yi Avrupa medeniyetinin dışına taşıyor. Böylece Türkiye'nin Avrupa'ya ait olmadığını söyleyenleri haklı çıkarıyor. Türkiye'nin ana kimliğini laiklikten Müslümanlığa kaydırıyor. Müslüman kimlikten ürken Avrupalıları biraz daha ürkütüyor. Şu söze dikkat buyurun: "Bizi alırsanız Medeniyetler Uzlaşması olur, almazsanız Medeniyetler Çatışması olur."Bu sözler Türkiye'yi Avrupa'daki isyan hareketinde rolü varmış gibi bir konuma sokuyor. Çatışma yaratanlar safında gösteriyor.Bizi almazsanız işte böyle yakılır yıkılırsınız, diyor. Sanki Fransa'yı birbirine katanlar Türkiye'nin üyeliği için ayaklanmış... Ya da Türkiye onlara dur derse duracaklarmış gibi... Türkiye'nin Müslüman dünya üzerinde bir ağırlığı olmadığını sanki Avrupa bilmiyor.Son bir soru: Müslümanlığı Avrupa'ya karşı koz olarak kullanacağını açıkça bildiren, kendi ülkesinde laik cumhuriyete bayrak açmış, yarın Avrupa'da da laikliğe bayrak açacağı belli bir siyasi lideri Avrupa kabul eder mi? Başbakan Erdoğan, Avrupa'daki karışıklıkları yorumlarken diyor ki: Günün sözü Beni Türk hakemlerine emanet ediniz... Mevlithanlar Cemiyeti Başkanı Halil Akınç, gönderdiği notta diyor ki:"10 yıldır cemiyetin başkanıyım. Her yıl Ulu Önder Atatürk'ün ruhuna ithafen mevlit düzenler, basına haber veririm. Bu mevlidi icra etmek üzere en az 10 seçkin hoca görevlendiririm. Buna rağmen koskoca camiye 10 kişiyi toplayamamaktayız. 10 Kasım 2005 Perşembe günü Şişli Camii'nde saat 12.30'da başlayacak olan mevlide Ulu Önder'e yakışır bir cemaat bekliyoruz." Mevlide çağrı Birleşik Arap Emirlikleri Prensi El Nahyan, "Türkiye'de fırsatları değerlendireceğiz" demiş. Hükümet topu "al da at" diye önlerine uzatıyor, değerlendiremezlerse ayıp... FUTBOL Vizyon'un 'torpilli' yorumcusu Orhan Yılmaz'ın, Bülent Arınç'ın torpiliyle o göreve indirildiği söylentisini yazmıştık dün. Meclis'ten yapılan açıklamada, Arınç ve eşinin Orhan Yılmaz'la akrabalığının ve aracılığının olmadığı bildirildi... O zaman? Bu futbol yorumcusu TRT'ye kimin paraşütüyle indi? TRT Genel Müdürü açıklar mı? SİVAS Valiliği'nin internet sitesinde "Sivas'ın yetiştirdiği değerli kişiler" sayfasında Âşık Veysel ve Pir Sultan Abdal'a yer verilmediğini yazmıştık. Valilik gönderdiği açıklamada, her iki ismin "Âşıklar Şehri Sivas" ve "Anadolu'nun Gönül Gözü" başlıklı sayfalarda anıldığını bildiriyor, ancak eleştirimizin dikkate alınacağını da ekliyor... DSP'nin kuruluş yıllarında Ecevit ekibi içinde yer alan Haluk Özdalga, piyasaya çıkan "Kötü Yönetilen Türkiye - Örnek Vaka DSP" (Kitap Yayınevi) adlı kitabında ülkemizdeki parti içi demokrasi sefaletinden örnekler veriyor... Özdalga, Bülent Ecevit'e bir gün Prof. Asaf Savaş Akat'tan yararlanmayı önerir. Ecevit'in yanıtı şöyledir:- Biliyorsunuz, Asaf Bey eskiden, demokratik solun daha solundaki gruplarla ilişki içindeydi. Bu çevrelerden dostları var. Şimdi kendisi tam anlamıyla sosyal demokrat olduğunu, sosyal demokrasiyi benimsediğini söylüyor. Ben buna inanıyorum. Ama eski dostluk ilişkileri var. Kendisi hiç istemese bile eski dostları bu ilişkilerden yararlanarak DSP'ye sızabilir. Onun için Asaf Bey'in bir süre siyasal sorumluluk almaması gerekiyor. Haluk Özdalga bir süre sonra aynı konuyu Rahşan Ecevit'e açar. Onun yanıtı:- Kuruluş çalışmalarının başlarında Bülent, Asaf Bey'e siyasi görevler verdi. Örgütlenme çalışmaları için birkaç ile gitti. Gittiği yerlerde toplantılar düzenleyip konuşmalar yapmış. Bir süre sonra bizim Oran şehrindeki eve mektuplar gelmeye başladı. Biz Asaf Hoca'yı çok sevdik, işte onun gibi siyasetçiler, yeni dönemde onun gibi liderler istiyoruz diye. Bunun üzerine Bülent de onu dışarıda tutmaya karar verdi...Maalesef bu manzara sadece DSP' ye değil, tüm partilere mahsustur... "Örnek Vaka" Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, çocuk döven kadınla sokakta kavga etmiş. Aileden değil, şiddetten sorumlu sanki... m.asik@milliyet.com.tr