"Ankara'da toplam 230 iş müfettişiyiz. Bakanlık bize sadece 50 bilgisayar verdi. Geri kalanlar bilgisayarlarını ya kendi ceplerinden aldılar ya da arkadaşlarınınkini kullanıyorlar. Verilen bilgisayarların çoğunun dökülmesi bir yana, kâğıdını, yazıcısını, tonerini, vs. kendi cebimizden almak zorundayız. Bizler işyerlerindeki teftişlerimizi İş Teftiş Rehberi'ndeki talimatlara göre yaparız. Eskiden rehber değiştiğinde bakanlık yenisini bastırır, imza karşılığında bizlere dağıtırdı. Rehber geçenlerde bir kez daha değişti, ancak bakanlıkta para olmadığı için yenisi bastırılamadı. Şimdi bizlere, 'Flash disk getirin yeni rehberinizi oraya kaydedelim' diyorlar. Artık denetimlere bu disklerle gidecekmişiz. Ama denetlediğimiz işyerinin sorumlusu bize kendi bilgisayarını kullandırmazsa ya da flash disk ile işyerindeki bilgisayar arasında uyumsuzluk olursa denetimi nasıl yapacağımız meçhul. Bunlar yetmezmiş gibi bizden bir de her ay ortalama 20 işyerini denetlememiz isteniyor. Bir ay 22 işgünü olduğuna göre raporlarımızı ne zaman yazacağız, bu sorumuza yanıt veren yok. Raporlarımızın kâğıda yazılması gerekiyor, ama para yokluğundan kâğıt da verilmiyor."Dostumuza, sizin bakanlıkta her şey mi olumsuz, hiç olumlu bir şey yok mu diye soruyoruz. Gelen yanıt:"Olmaz olur mu? Tabii ki var. Bizim bakanlık Türkiye'de "Toplam Kalite Belgesi" alan ilk bakanlıklardan biri..." İş müfettişi dostumuz dün telefonda ağlamaklı anlatıyor: Erdoğan, "İstanbul'a girişe vize" teorisi için "toplumsal ve kurumlar arası mutabakat" istemiş. Toplumsal mutabakat istediğine göre o iş olmayacak demektir... Jandarma Genel Komutanlığı, zanlı Ogün Samast'ın Emniyet'te çekilmiş fotoğrafının polislerce Jandarma'da çekilmiş gibi medyaya aktarıldığını bu şekilde kendilerine oyun oynandığını bildirdi dün. Ogün Samast'ın kolundaki iki astsubayın da onu almaya gelenler olduğu belirtildi. Polis Jandarma'ya oyun oynadı mı gerçekten? Öte yandan perde arkasındaki abi Yasin Hayal'in geçmişte poliste ve yargıda gördüğü kolaylıklar herkesi şaşırtıyor... Yasin Hayal'in "etkili" birilerince sürekli korunduğu izlenimi güçleniyor. Kim bu kişiler veya örgütler? Hayali devlet... Bu soruşturma müessesesini kim icat ettiyse... Herhalde bürokrasiden her gün binlerce dua alıyordur... Her sıkışan bakanın veya genel müdürün başvurduğu kurtarıcıdır soruşturma kurumu... "Efendim, müfettişler durumu inceliyor... Soruşturma sürüyor... Müfettişler çalışmalarını bitirince açıklama yapılacaktır..." İşte size kurtuluş... Müfettişler soruşturmalarını tamamlayana kadar mesele zaten soğur. Raporlar devleti korur şekilde düzenlenir. Yetkili bakan sıkıntılı sorulardan ve arada hesap vermekten kurtulmuş olur. Siz sağ, ben selamet... Soruştur buruştur! Yabancı doktorlara Türkiye'de çalışma izni veren yasa TBMM'de görüşülüyor... Bir merak... Bilindiği gibi YÖK'ün denklik vermediği bir yabancı ülkenin tıp fakültesinden mezun olan gencimiz Türkiye'de doktorluk yapamıyor. Peki, tasarıda yabancı uyruklu doktorlar için bu denklik konusu nasıl düzenleniyor? Denklik nasıl kontrol edilecek? CHP Denizli Milletvekili Prof. Mehmet Neşşar bu sorumuzu şöyle yanıtlıyor:- 1928 yılında çıkarılmış ve halen yürürlükte olan yasa, yabancı ülkelerin tıp fakültelerinden mezun Türk hekimlerinin Türkiye'de hekimlik yapabilmelerine izni Sağlık Bakanlığı ile üniversite tıp fakültesi profesörler meclisinden seçilmiş bir jürinin verebileceğini söylüyor. Görüşülmekte olan tasarı bu maddeyi çok küçük bir değişiklikle aynen koruyor.- Bunun anlamı?- Böylece denklik konusunda tek yetkili kurum olan YÖK devreden çıkarılıyor, jüri oluşturma işi Sağlık Bakanlığı'na bırakılıyor...- Sizin görüşünüz nedir?- 1928 yılında YÖK diye bir kurum yoktu. O yüzden denklik işi bakanlık ile üniversite tıp fakültesine, hatta o sırada tek tıp fakültesi olduğu için İstanbul Tıp Fakültesi'ne verilmişti. Ama artık yükseköğretimdeki denklik konusunda Anayasa'nın tek yetkili kurum saydığı YÖK var. Bu görev mutlaka YÖK'e verilmeli... Hey doctor!.. İtalyanlara 1 milyar dolara yaptırılan Bolu Dağı Tüneli "buzlanma" nedeniyle kapanınca araçlar eski dağ yolundan gidiyor! Bunca para heba olmasın, Bolu Dağı Tüneli bir işe yarasın; buzhane, soğuk hava deposu, buz pisti olarak kullanılsın!.. m.asik@milliyet.com.tr