Psikanalizin babası Sigmund Freud’un kimi aforizmaları “Mutlu Olma İhtimalimiz” adlı kitapçıkta yer aldı. Mesela:
- İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar.
- En az ahlak kadar ahlaksızlık da dinde her zaman kendine yer bulmuştur.
- Kadın erkeği yumuşatmalı ama asla zayıflatmamalıdır.
- İsmini unuttuğunuz kişi hakkında muhakkak olumsuz bir düşünceniz vardır.
- Medeniyetin ilk şartı adalettir.
- Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz.
- Kedilerle geçirilen zaman boşa harcanmış değildir.
- Tanrı dediğimiz şey abartılmış bir baba figürüdür.
- Yetişkin bir kadının cinsel hayatı psikoloji bilimi için “karanlık bir kıta”dır.
- Eğer öpecek bir şeyiniz yoksa sigara içmeniz kaçınılmazdır.
- Biri beni dövdüğü zaman kendimi savunabilirim, ama biri beni övdüğü zaman tamamen savunmasızım.
- İnsan komplekslerini ortadan kaldırabilmek adına kendini hırpalamaktansa onlarla yaşamayı öğrenmeli; çünkü kompleksler onun hal ve hareketlerine yön veren gayet meşru güçlerdir.
- Dinler kendilerini sevgi ve merhametle tanımlasalar dahi onlara inanmayan insanlara karşı sert ve acımasızdırlar.
- Yüzyıllardır cevaplanamayan ve kadın ruhu üzerine yaptığım otuz yıllık tüm çalışnmalarıma rağmen benim de henüz cevaplayamadığım o büyük soru şudur; Kadınlar ne ister?
Sarayda domuz avı
Aslında ne Osmanlı’yı biliriz ne Osmanlı tarihini... Birtakım efsaneler uydurur, o efsaneleri tarih diye ezberleriz... Bu arada yaşanan hayatın gerçeklerini ve renkli yanlarını ıskalarız...
Buyrun size, İş Bankası Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı İstanbulu’nun Toplumsal Tarihi” adlı kitaptan bir renkli sahne...
1621’de İstanbul’da bulunan Deshayes de Couremanin anlatıyor:
“Padişahın (2. Osman) zaman zaman sarayında çok keyifli küçük avları olur. Padişah birçok canlı yaban domuzu yakalatır ve bunlar saraya getirilip brandayla çevrili bir yere konur. Hanım sultanları, hadımları ve diğer gözdelerini eğlendirmek istediğinde onları buraya getirir. Yaban domuzlarının her birine İspanya Kralı, Floransa Dükü, Malta Beyi ve bu gibi başka isimler takar. Daha sonra padişah oklarla delik deşik olmuş bu yaban domuzlarını kralın büyükelçisine ve bazen de ortak düşmanlarının ortadan kaldırılması sevincini paylaşmak için başka büyükelçilere gönderir.”
O büyükelçiler saraydan gelen yaban domuzlarını ne yapar peki? Herhalde çoğu bir güzel ateşte çevirip yerdi...
NOT: Yukarda sözünü ettiğimiz kitap Ebru Boyar ve Kate Fleet tarafından yazılmış. Kate Fleet İngiliz Cambridge Üniversitesi Osmanlı Çalışmaları Merkezi’nin Müdürü... Ebru Boyar ise hem ODTÜ’de öğretim üyesi, hem Cambridge Osmanlı Çalışmaları Merkezi’nin danışmanı...
“Osmanlı’yı Atatürk bitirdi” diyorlar! Kara cehaletin kabul etmek istemediği gerçek;
Osmanlı’yı “emrinde oldukları” İşgal devletleri, işgal devletlerini Atatürk bitirdi...
***
Terör olaylarında neden PKK yerine “YDGH” deniyor? AKP’nin “barış” yaptığı PKK’nın adını terörle anmamak için...
Akif Kökçe
SARAY
Maçlarda seyirci bağırır:
- Büyük kaptan takımı buraya getir...
Galatasaraylı idareci Abdürrahim Albayrak da böyle bir ses mi duydu ne, takımı almış Cumhurbaşkanı Sarayı’na götürmüş.
Bir etkinlik olmadığı halde bu ne ziyareti?
Twitter’da Albayrak’ın geleceğe siyasi yatırım yaptığı söyleniyordu... Mümkündür...
Geçenlerde FB TV’de Can Bartu anlatıyordu...
Bir Ankara deplasmanında (veya bir milli maçta) Can sabah kahvaltıya iniyor. Bir de bakıyor otelde Ziya’dan başka kimse yok. Arkadaşlar nerede, diye soruyor. Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak’ı ziyarete götürülmüşler... Yağcılık bir biçimde her devirde var anlayacağınız.
Oysa futbolcunun işi spor yapmaktır... Figüranlık değil...
KÜÇÜK
Yalçın Küçük Odatv’de kendisiyle yapılan röportajda geleceğe ilişkin ilginç tahminlerini sınır koymadan bizlere aktarıyor... CHP İstanbul İl Başkanı olan Murat Karayalçın’la ilgili diyor ki:
- Benim gördüğüm, önümüzdeki seçim biter bitmez Kılıçdaroğlu gidiyor ve yerine Murat geliyor...
Olabilir mi?
DAVID
İtalya’da son aylarda 3 - 4 büyüklüğünde depremler görülüyor... İtalyan kültür yetkilileri Michelange’ın David heykelinin bu depremlerden hasar görebileceğini düşünmüş, önlem olarak heykeli depremden koruyacak bir platform inşasına karar vermişler. Bu iş için ayırılan para 200 bin euro imiş. Bu yöntem her ne ise bize de lazım.
