Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Türk sevgiliniz güzel miydi?- Hayır, diyor Amerikalı, çok isterdim ama hiç Türk sevgilim olmadı.- Ya öyle mi? Peki, dilimizi bu kadar güzel konuşmayı nerede öğrendiniz?- Hapishanede. Ülkenizde esrar kaçırıyordum, yakalandım.- Allah Allah! Yaşadıklarınız Midnight Express'in hikâyesine benziyor.- Benzemiyor, ta kendisi!Alinur Velidedeoğlu, karşısındaki kişinin Midnight Exspress filminin kahramanı Billy Hayes olduğunu böylece öğrenince, filmin Türk hapishanelerinden hareketle Türkiye'yi çok kötü gösterdiğini... Ülkemize büyük zararlar verdiğini söyleyince Hayes'in yanıtı aynen şu oluyor;- Bana Türk hapishanelerinde kötü davranılmadı. Türkiye'deki cezaevlerini Amerika'dakilere tercih ederim. Ayrıca ben Türkleri de çok severim.Şaşkınlığı had safhaya varan Alinur Velidedeoğlu, fırsatı kaçırmıyor;- Peki, bana anlattıklarınızı kameraya da söyler misiniz?-Tabii ki söylerim.Velidedeoğlu, hemen bir kamera buluyor, Bill Hayes'le uzun bir röportaj yapıyor. Röportaj bir süre sonra bir iki Türk kanalında yayımlanıyor. Ancak bu Velideoğlu'nu kesmiyor. Röportajı yayımlamaları için CNN, BBC ve ABC kanallarını arıyor. Her biri defalarca Midnight Express'i göstermiş, göstermeye de devam eden kanalların yetkililerinden aldığı yanıt her defasında aynı oluyor:- Çok teşekkür ederiz, ama sözünü ettiğiniz röportaj bizi hiç ilgilendirmiyor!Derken videolar yayımlayan Youtube icat ediliyor. Bill Hayes'le yapılan bu röportajı izlemek isterseniz Youtube'a girin... Alinur ya da Midnight Express yazın... Röportajı izleyin... Yıl 1999... Cannes'da, "Life is Beautiful" filmi gösteriliyor. Davetliler arasında bulunan tanınmış reklamcımız Alinur Velidedeoğlu, karşısındaki Amerikalının kırık ama sevimli bir Türkçeyle konuştuğunu görünce şakayla karışık soruyor: Soru: Gazeteci Mehmet Barlas, Başbakan Erdoğan'ın yanağını neden okşadı? Yanıt: Muhalif gazetecileri sindirme çabalarından dolayı... 'Irak'ın Cumhurbaşkanı ile konuşmayalım, öbürüyle konuşmayalım. O zaman ne olacak? İnsanlar düşmanlarıyla bile konuşur. Yanlış yapıyorlarsa yüzlerine söyler, düzeltiriz.'Talabani ve Barzani ile görüşülüp görüşülemeyeceği tartışmaları üzerine Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önceki gün aynen böyle dedi. Bu sözlere okurumuz Ercan Düz telefonda aynen şunları dedi:"Abdullah Gül'e tavsiyem hiç öyle Talabani - Malabani ile görüşüp aracılı yolları kullanmasın. İşi uzatmasın. Doğrudan PKK ile görüşsün, yanlışlarını yüzüne söyleyip düzeltsin... Apo da zaten İmralı'da gelseler de görüşsek diye bekliyor..." Kısa yol varken! Başbakan, "Bu vatana ihanet" diyor... Gazetede başlığı görünce aklımıza önce petrol yasası geliyor. Hayır... Meğerse tepki gazetemizde yayımlanan... Orgeneral Büyükanıt'ın MGK'da terörle ilgili görüntülü sunum yapacağı haberine imiş... Böyle bir haber neden ihanet olsun? Fikret Bila da bu tepkinin sebebini anlamamış. Ancak Başbakan'ın MGK toplantısından çok öfkeli çıktığı bir gerçek. Başbakan'ın öfkelendiği anlarda yanında Mehmet Barlas bulunsa ve yanağını okşasa... Faydası olmaz mı? Bizce olur... Öneri dikkatlere sunulur... Vatana ihanet! İngiliz sanatçı McGowan, New York'ta Başkan Bush maskesi takıp poposunu tekmeletiyormuş. Bizde ise hükümeti biraz eleştirince Maliyeciler kapısını tekmeliyor... Yaklaşık 33 yıldır "kesintisiz" yayımlanan "YAPI" dergisi, 300. sayısına ulaştı hatta geçti... Bu hafta içinde derginin 300. sayısı bir kokteylle kutlandı; geçen 33 yılda en çok ilan verenlere birer plaket sunuldu. Bu nitelikli dergiyi üzerinde bizzat uğraşarak bize 33 yıldır sunan Mimar Doğan Hasol, gözettikleri öncelikleri şöyle anlattı:- Mimarlığın sanat ve toplumun yararı için yüceltilmesi..- Yapı teknolojisi ve mühendislik dallarının toplumun yararı için geliştirilmesi...- Yağmaya, çevre değerlerinin talanına (yeşilin, ağacın, havanın, suyun) ve toprağın yağmalanmasına karşı çıkılması...- Tarihsel değerlerin korunması...vb...YAPI dergisine ve değerli mimar Doğan Hasol'a başarılı yarınlar diliyoruz... Kokteylde mimar ve şehirci dostlarla sohbet ederken aklımızdan bir hınzırlık geçti... Bir bilmece sorduk... İstanbul'da Açık Hava Tiyatrosu'nun tam karşısında hayli gösterişli bir Osmanlı çeşmesi vardır. Orası geçmişte yerleşim alanı değildi. Hâlâ değildir. Peki o çeşmenin orada ne işi vardır?Konuştuğumuz mimar dostlar yanıtı bilemedi. Yanıtı bilen okurumuza (kura ile) "İstanbul'un Mimari Kılavuzu" adlı 4 küçük ciltten oluşan seti armağan edeceğiz... Elimizde İngilizcesi var. Türkçesi de çıkıyormuş yakında. İstanbul Mimarlar Odası'nca Prof. Afife Batur öncülüğünde hazırlanan bu set mükemmel bir eserdir. Ayrı bir yazı konusu yapacağız... Bilmecenin cevabı mı? Onu da salı günü vereceğiz:)) m.asik@milliyet.com.tr Bilmeceli kokteyl