Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir ve çevresinin su ve tarım sorunlarına ilişkin kapsamlı bir stratejik plan hazırlattı. “Başka bir tarım mümkün” başlıklı plan, tohumu yerlileştirmekten su kullanımını düzenlemeye, tarladaki ürünü çoğaltmaktan paketlemeye, nakliyeden pazarlamaya ve ihracata kadar çeşitli aşamalarda yeni düzenlemeleri öngörüyor. Bu süreçte daha az su isteyen ürünlerin ekimine geçilecek, kooperatifleşme desteklenecek. Belediyenin Baysan adlı kuruluşu, özel sektörün risk almadığı veya küçük üreticinin gücünün yetmeyeceği alanlarda gerekli yatırımı yapacak.

Soyer diyor ki:

- Öz kaynaklarımızla Ödemiş’e et işleme tesisi kurduk. Bayındır’a ise dev bir süt işleme fabrikası kuruyoruz. Baysan, 10 bin dönüm arazide susuz yem bitkisi ve hububat ekiminde sözleşmeli alım gerçekleştirecek. Beydağ’dan 100 ton kestane, Ödemiş’ten 300 ton patates satın alacağız.

Başkan Soyer devam ediyor:

- Sasalı’daki tarım merkezimizde bir ihracat destek ofisi kuruyoruz. Geniş kapsamlı Can Yücel Tohum merkezimiz kurulma sürecinde. Seçim vaatlerimizden biri olan Tarım Lisesi de 2022’de eğitime başlayacak.

CHP Genel Merkezi bu geniş kapsamlı planı alarak Türkiye’ye uygular mı?

Bilemiyoruz. CHP son olarak tarımla ilgili genel başkan yardımcılığını lağvetti. Partinin internet sayfasında tarımla ilgili tek bir plan, proje, vaat yer almıyor.

YUNAN

Yunan basınını Ekatimerini ve Ta Nea gazetelerinin İngilizce baskılarından izlemeye çalışıyoruz. Bu gazetelerde her gün Türkiye ile ilgili en az bir iki haber ve yorum yayımlanıyor. Yunan halkı Ege, Doğu Akdeniz, Türkiye ile görüşmeler, Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkileri konusunda bilgilendiriliyor.

Bizimle ilgili kimi haberleri oradan öğreniyoruz. Türkiye’de ise ne siyaset ne halk bu konularla ilgilidir.

Siz hiç muhalefet partilerinin Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz, petrol aramaları, adaların silahlandırılması gibi konularda ağızlarını açıp tek söz söylediklerini, iktidara soru sorduklarını, uyarıda bulunduklarını, “Bizim politikamız şudur” diye kendi görüşlerini açıkladıklarını duydunuz mu? İktidar ise adeta kapalı kutudur.

Kamuoyunun devre dışı kaldığı bir savaşta başarı kazanılabilir mi?

NUMARA

E-devlet numarası almak için araçla postaneye gittik.

Eşim yanımda değildi ama kimlik cüzdanını almıştım.

Postanede kimliğimi gösterdim, imza karşılığı numaramı aldım.

- Eşimin e-devlet numarasını da alabilir miyim?
- Kendisinin gelmesi gerekir.
- İyi ama kimliği yanımda. Soyadımız aynı. Onun yerine imza atabilirim.
- Olmaz.
- Peki ya buraya gelemeyecek durumdaysa?
- O zaman noterden vekâletname vermesi lazım.
- Notere de gidemeyecek durumdaysa?
- Noteri eve getireceksiniz.
- Ya bu masrafı yapamayacak durumdaysak?
- Onu bilemem.

İşleri zorlaştırmakta üzerimize yok doğrusu.

CENNET

İlahiyatçı Profesör Mehmet Okuyan, son konuşmalarından birinde:

- Cennette huriler var ama arkadaş olarak var, cinsel birliktelik için değil, demesin mi?

Bu sözler sosyal medyada ileri-geri, komik-dramatik yığınla yoruma yol açtı.

Anlaşıldı ki Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda bir açıklama yaparak durumu netleştirmeli.

Televizyon kanalları da konuyu ele alabilir:

“Cennetteki hurilere yaklaşmanın sınırı” konulu tartışmalar düzenleyebilir.

YAZAR

Son olarak ölüm yıl dönümünde Uğur Mumcu’yu andık.

Haberin Devamı

Ülkemizde yazarlar güzel yazıları, çok satan kitapları, fikirleri, edebiyata katkılarıyla değil, genellikle ölümleriyle anılıyor.

Haberin Devamı

Aşağıdaki satırları yıllar önce gazeteci Hakan Güngör yazmıştı:

Haberin Devamı

“Okumaya meraklı bir genç kendi kitaplığına bakınca şunu görür:

Okuduğu yazarlar öldürülmüştür.

Öldürülmeyenler hapis yatmıştır.

Yatmayanlar sürülmüştür.

Sürülmeyenler kovulmuştur.

Kovulmayanlar, hakarete uğramıştır.

Okumayan gençlikten yakınıyoruz, okumamakta haksız da değiller hani...”

BALE

Türkiye Dans Sporları Federasyonu’nun “bale antrenörlüğü” eğitim programı hazırlaması ve 56 saatlik kurs açmaya hazırlanması sanat çevrelerinde hayli yankı yaptı.

CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, tepkileri gündeme taşırken dedi ki:

“Bale bir sanat dalıdır. Sırf bir federasyona para kazandırmak için baleyi spor dalı saymak, bu sanatı köklerinden koparıp yok etmek anlamına gelir. Devlet verdiği bu onayı iptal etmelidir. Bale, 56 saat eğitimle antrenörü yetiştirilecek bir spor dalına döndürülmeye çalışılıyor. Bale sanatının ve eğitiminin hiçbir noktasında ‘bale antrenörü’ diye bir kavram bulunmamaktadır.”

Bazıları bale ile futbolu karıştırmış olmalı.

ÇAYKARA

Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl 10 yıl öncesine kadar ülkenin cennet köşelerinden biriydi. Aniden patlak veren inşaat furyası sonucu tanınmaz hale geldi. Göl çevresinde çoğu kaçak binlerce konut oluştu.

Çirkin manzara ancak fark edildi. Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçmiş. Kaçak yapılar yıktırılacak, gölün etrafı boşaltılacakmış.
Sorması ayıp...

Bu kaçak yapılara kim nasıl izin verdi? Kim nasıl görmezden geldi? Bu izinler sevaba girmek için mi, yoksa rüşvet karşılığı mı verildi? Rüşveti kimler aldı? Kimler ihmalci davrandı? Bunlar araştırılıyor mu? Hayır...

Rüşveti alan kazandı. Evler yıkılacak. Molozlar kalacak tabiata hediye.