Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geleceğimize ilişkin en tehlikeli gelişme yeni anayasa süreci...
Demokrasi ve insan haklarına ilişkin mevcut yasalar paspas gibi çiğnenirken... Yeni bir anayasa ile bütün sorunların çözüleceği havası estiriliyor... İktidar partisinin bugüne dek özgürlük ve demokrasi konusunda yaptıkları bilindiği halde yeni anayasa mucizeler getirecekmiş gibi bir hava yaratılıyor...
Bir dostumuz soruyor:
“Yeni bir anayasayla Türkiye’de demokrasinin özgürlüklerin ve insan haklarının geliştirileceğine hâlâ inananlar var. AKP iktidara geldiğinden bu yana demokraside, basın özgürlüğünde, yargı bağımsızlığında, kadın erkek eşitliğinde yaşanan geriye gidişin sorumlusu anayasa mıydı? İktidar hapisteki yazarların, profesörlerin, subayların, öğrencilerin tutukluluk halinin sona erdirilmesini, yargının hızlandırılmasını, basının ve yargının üzerindeki baskıların kaldırılmasını, kadın erkek eşitliğinin sağlanmasını istiyordu da anayasa mı buna engel oldu? Geçen yıl iktidarın zorlamasıyla yapılan anayasa değişikliğinden sonra şimdi Türkiye daha mı demokratik? Yargı daha mı bağımsız? Anayasanın eksikleri giderilebilir ama yeni bir anayasa projesinin iktidarın başkanlık rejimine geçilmesi arzusundan, terör örgütünün ve yabancıların baskısından kaynaklandığını görmemek mümkün mü?”
CHP hazırlık komisyonuna üye vererek sürece dahil oldu... CHP, AKP’nin anayasayı istediği gibi kesip biçmesini engelleme hayalini kuruyor. Ancak Başbakan “Dört parti olmazsa iki partiyle devam ederiz”, diyerek CHP’nin önlerini kesmesine izin vermeyeceğini açıkça ifade etti. CHP için en kritik dönem başlıyor. Bakalım bu sorumluluğu nasıl sırtlayacaklar?


Meclis’te 10 dil bilen milletvekili bile varmış.
Vatandaşın dilinden anlayan kaç milletvekili
var acaba?

Gülhan Elmas




Türk malı taksi Erdoğan’ın deneme sürüşünü bekliyormuş.
Bu memlekette her şeyi Başbakan’ın onayına bırakmak kendisine karşı haksızlık
olmuyor mu?

Haldun Ertem



Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş,
“MİT’te göreve başladığımda Kürt’e Kürt demezdik” demiş.
N’olmuş ki? Bu gidişle yakında da Türk’e Türk demeyeceğiz!

Fahrettin Fidan




Mesaj yağmuru!

BDP listesinden Meclis’e gelen Sırrı Süreyya Önder öyle anlaşılıyor ki bu yasama döneminin neşe kaynağı milletvekillerinden biri olacak. Bir dostumuzun ifadesiyle “BDP’nin gülen yüzü” Önder dün Meclis’te bir grup gazeteciyle sohbet ederken anlattıklarıyla etrafındakileri gülmekten kırdı geçirdi. İşte onlardan biri:
“Geçen hafta kürsüde yemin ederken metni okumaya henüz başlamıştım ki cep telefonuma mesajlar yağmaya başladı. Yemini tamamladım, yerime geçtim, mesaj yağmuru devam ediyor. Arkadaşlar, dostlar tebrik ediyorlardır diye düşündüm. Telefonu açtım, gönderenler gerçekten de dostlar, arkadaşlardı. Çoğunun mesajı tek kelimeydi: Yalancının...”


Altın Portakal

Antalya Altın Portakal Film Festivali bu yıl muhteşem bir açılışla sinema ve sanata saygıyı en üst düzeye taşıdı. Ödüller sinemanın onurunu temsil eden ve onu hak edenlere verildi. İran’a özgürlük mesajları gönderildi. Askeri darbe ve sansür döneminin yarışma filmleri yıllar sonra ilk kez hatırlandı.
Tüm mesajlar güzeldi.. Hele Rutkay Aziz’in konuşması:
“Gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim Türkiye’min gerçeklerinde tanık olduğum olay, hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim diye pankart açan genç arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama Şili’de o çocukların devrim yapmasıdır...”
Konuşmada mucizevi cümleler yoktu ama yürekten gelen etkili bir ses insanların ruhlarını ezen gerçekleri haykırınca bambaşka bir hava oluştu. Salon ayağa kalktı... Ayrıca halk belli ki sanatçıların ağzından politik mesajlar dinlemeyi özlemişti. Rutkay Aziz herkesin aklındakini kimsenin ifade edemeyeceği kadar güzel seslendirdi.
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay o sözleri eleştirmiş. Kendilerinin de 12 Eylül darbesine karşı olduğunu söylemiş. Keşke öyle olsa... Keşke kendileri göstermelik bir darbe karşıtlığını sadece siyasi amaçlara varmak için kullanıyor görüntüsünde olmasalar...



Anadolu isyanı

İnternette bir hafta içinde 200 bin seyirciye ulaşan kısa filmi mutlaka izlemesiniz...
“Anadolu’nun isyanı” adlı bu kısa film Anadolu’nun su kaynakları üzerindeki talanı anlatıyor...
“Duymadım, görmedim, bilmiyorum“ diyenler için Anadolu’daki dere ve doğa katliamıını belgeliyor.
Aslında olayın özeti, filmde bir dağ köylüsünün söylediği bir tek cümlecikte saklı:
“Suyun kullanma hakkını satmışlar, bu balığın, ayının, doğanın, benim kullanma hakkım ne olacak?”
Filmi izlemek için internete şu adresi girmeniz yeterli:
http://www.vimeo.com/1993789