Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Gölcük'te 6. sınıfta İngilizce dersi veren hoca sınav yapıyor. Çocuklardan birinin boş kağıt verdiğini görünce meraklanıyor. Dersten sonra kenara çekip sebebini soruyor. Cevap alamıyor. Daha sonra diğer öğretmenlere durumu anlatınca şaşkınlıktan dilini yutacak gibi oluyor:
- Bu çocuğumuzun okuma yazması yok, diyor öğretmenler...
- Yok canım... Peki 6. sınıfa kadar nasıl geldi?
- Boyacılık yaptığı için derslere gelemiyor. Biz de idare ediyoruz...
Eğitimde buna benzer ne sorunlar var... Ama iktidardakiler yalnızca imam hatip okulları ve türbanla meşgul... Çünkü diğer sorunlar daha önemli olsada oy getirip götürmüyor...


İstanbul'u kar, Mersin'i sel, Antalya'yı yel aldı... Kıbrıs'ı da Yunanistan istiyor....


Galatasaray'da işine son verilen Fatih Terim'in Kongre'ye kadar takımın başında kalmasına karar verildi. Yanlış yapıldı. Bütün kupalardan dışlanan Galatasaray'ın son bir umudu var... İlk 6'ya girip önümüzdeki yıl UEFA Kupası'na katılabilmek. Oysa takım Fatih Terim'le sürekli dibe doğru yol alıyor. Bu gidişle 6.'lık da zor. Takımın başına yardımcı antrenör Müfit Erkasap ya da PAF takımından biri getirilse hiç değilse Fatih Terim'in futbolcular üzerindeki psikolojik baskısı kalkar, bir atılım şansı doğardı. Canaydın yönetimi bu refleksi de gösteremedi...

Uyanık bir tek adam, uyuyan binlerce kişiden daha güçlüdür.


"Hemşire kepi tarih oluyor" başlıklı haberi dün gazetemizde görmüşsünüzdür... Sağlık Bakanlığı dünya çapında bir keşifte bulunmuş... Meğer kepler mikroorganizmaların taşınmasına neden oluyormuş. Simgesel açıdan da hemşireliğe bir katkı sağlamıyormuş. Hemşireler kep yerine yakalarında hemşire olduklarını belirten bir kimlik kartı taşıyacaklarmış...
Okurumuz Ali Emeç hemşire kepine olan ilginin muhtemel sebebini şöyle tahmin etmiş:
- Türbanlı hemşire girişimine altyapı hazırlanıyor...

KESK'e bağlı Haber Sen Sendikası TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'ü istifaya çağırıyor...
Sebebi geçen cumartesi günü Ankara Sıhhiye'de yapılan 100 bin kişilik KESK mitingini TRT'nin görmezden gelmesi, ekrana 1 saniye olsun getirmemesi...
Başbakan Tayyip Erdoğan yaptığı mitinglerde açılan pankartlara tahammül edemezken, TRT'nin de ekranını muhalefete kapatması doğal değil mi?

Yeni Demokrasi Partisi lideri Kostas Karamanlis daha Başbakanlık koltuğuna bile oturmadan demeci patlatmış;
* Ankara'da ordunun rolü AB'ye aykırıdır.
AB'de ağzı olan "Türkiye'de Ordu'nun rolü"nü eleştiriyor. İnsan ister istemez merak ediyor: Acaba Türkiye'de Ordu dışında siyasete aykırı düşen başka bir şey yok mu?
Mesela:
* Anayasamızın, "demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları" diye nitelediği siyasi partilerimizin hiçbirinde parti içi demokrasinin olmaması... Liderlerin adeta seçilmiş birer "diktatör" olmaları...
* Liderlerin seçtiği milletvekillerinin "lider diktatoryası" nedeniyle Meclis'te özgür iradelerini hiç bir zaman kullanamamaları... Kullanmaya kalktıklarında derhal aforoz edilip partiden atılmaları...
* Oyların yüzde 35'ini alan partiye TBMM sandalyelerinin yüzde 65'ini veren bir seçim sistemi.
* Siyasetçilerin dokunulmazlık zırhı arkasına sığınıp yargıdan kaçmaları...
* Grevlerin, toplantı, gösteri ve yürüyüşlerin keyfi olarak yasaklanması...
* Memurlara hâlâ grev hakkının tanınmaması...
* Başbakan'ın ticaret yapması... Dini siyasete alet etmesi... vs.
Eğer genel bir demokrasi değerlendirmesi yapılırsa "Ordu'nun rolü" elbet tartışılır, eleştirilebilir. Ama yukardaki unsurlar durup dururken sadece Ordu'yu eleştirmek inandırıcı ve samimi görünüyor mu? TSK "ver-kurtul" politikası izleseydi yine eleştirilecek miydi?
Yeri gelmişken bir soru: İngiliz Ordusu'nun Irak'ı uluslararası hukuku hiçe sayarak işgal etmesi ve kan dökmesi AB hukuk ve demokrasi kriterlerine uygun mudur? Bu saldırıyı eleştireni hiç duymadık da...