Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Fin Planı'nı tümüyle reddettiğimiz iddiası doğru değil. Nitekim Finlandiya Başbakanı, açıkça, bizim önerilerimize kimse itiraz etmedi, diye açıklama yapmıştır. Planla ilgili olarak ülkemize geliyor olması da planı tümüyle reddetmediğimizin işaretidir. Hükümet, aslında reddetmesi gereken bu planı tartışmayı kabul etmekle baştan büyük bir hata yapmış... Dahası, Dışişleri Bakanı Gül, Finlandiya'nın bu yöndeki çabalarından övgüyle söz etmiştir. Olli Rehn bizden bir gol atmamızı istiyor. Onun istediği kendi kalemize gol atmamız, yani Kıbrıs'ı vermemizdir."AB Komiseri Olli Rehn, "ahde vefa"dan söz ediyor. Verdiğiniz sözü tutun, diyor. Doğru. Tayyip Erdoğan, büyük bir dış politika hatası yapmış, müzakere tarihi almak için Kıbrıs'ı tanıma sözü vermiştir. Ancak AB'nin de 26 Nisan 2004 yılında alınmış izolasyonları kaldırma sözü vardır. O söz tutulmadı. Kaldı ki izolasyonların kaldırılması da limanların açılması için yeterli değil. Türkiye "Kıbrıs'ta kalıcı çözüm olmadan" hiçbir taviz vermemeli... Çünkü verilecek tavizler, Kıbrıs'ta Rum egemenliğinin ilk adımı olacak, AB süreci Kıbrıs'ın elimizden gitmesiyle sonuçlanacaktır... AB Komisyonu 8 başlıkta müzakerelerin askıya alınmasını önerdi. Tayyip Erdoğan olaya nokta koymuş göründü. Ancak Finlandiya Başbakanı'nın Ankara'ya geliyor alması Türkiye'nin taviz kapısını kapatmadığını gösteriyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen diyor ki: Erdoğan, TÜBİTAK'ın eski başkanına 7 bin YTL tazminat ödemeye mahkûm olmuş. Son zamanlarda tazminat işlerinde de form düşüklüğü gösteriyor... Denizli'nin Kızılcabölük beldesinden bir küçük not daha... 5 bin nüfuslu beldede Kızılcabölüklüler Vakfı kurulmuş. Başkan M. Fevzi Yeniçeri, bu yıl 82 üniversite öğrencisine ayda 80 YTL burs verdiklerini anlattı. Beldeden şehirlere okumaya giden ve burs isteyen tüm öğrencilerin isteğini karşılıyorlarmış. Para, beldedeki hali vakti iyi kişilerden toplanıyor. Diğer il, ilçe ve beldelere örnek olsun. Bu arada... Dünkü anasınıflarıyla ilgili yazıda Muğla'nın Yatağan ilçesini alıp Denizli'ye bağlamışız. Düzeltir, özür dileriz... Zengin gönül... AB treni yavaşlıyormuş! İyi olmuş... Zaten bizim hızlı tren uygulamalarımız genelde kazayla sonuçlanıyor... Televizyon dizileriyle pek başımız hoş değil... Geçen yıl biraz Avrupa Yakası'nı izliyorduk. Ondan koptuk. Geçenlerde gözümüze Hatırla Sevgili adlı dizi ilişti. Daha doğrusu o dizide Beren Saat adlı genç hanımın oyunu. Çok çok başarılıydı... Türk sinemasında bu kadar başarılı kadın oyuncu az var. Onu söyleyebiliriz. Sonradan dizinin birkaç gösterimini izledik. Diğer oyuncular da başarılı. Çekimler ve kurgu iyi. Toplam başarıda herhalde en büyük pay yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun... Tüm ekibi candan kutluyoruz... Hatırla Sevgili... Atatürk'e, cumhuriyete, ulusal değerlere dil uzatanları bir malum takım hep koruyor... Onların küfürleri hemen "ifade özgürlüğü" kapsamına sokuluyor. Ama siz o şahsı eleştirirseniz bu ifade özgürlüğüne girmiyor, militarist, jakoben, dinozor, özgürlük düşmanı falan oluyorsunuz... Son olarak Atatürk'ten "Bu adam" diye söz eden Prof. Atilla Yayla konusunda da öyle oldu. Yayla'nın sözleri ifade özgürlüğü kapsamına girdi. Eleştirenler tu kaka oldu...Atilla Yayla kendisini eleştirenleri hedef göstermekle suçladı. İzmir'de tanınmamak için kabanını ters çevirip dolaştığını ekledi. Mine Kırıkkanat arkadaşımız da o çifte standartlı sahte özgürlük kahramanlarına hitaben Vatan'daki sütununda bakınız neler yazdı:"Bu satırların yazarı, Akit, Vakit, Yeni Şafak, Zaman ve şürekâsı gazetelerde defalarca ve bazen hafta, bazen aylarca hedef gösterilmiş bir 'hain' olarak ne ceketini, ne de kafasını ters çevirmiş, dolayısıyla İHD, Mazlum-Der, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve İnsan Hakları gibi kuruluşların koruma alanına girememiş, destek teknesine binememiştir. Çünkü bu derneklerin Kopenhag'dan alınan 'insanlık' ihalesine koyduğu laik cumhuriyet düşmanlığı ve Kürtlük kriterlerini yerine getirememiştir, zaten de getirmemeye kararlıdır. Bu satırların yazarı, daha geçen yıl, medyalarda 'halk düşmanı' olarak linç edilmiş, ama ifade özgürlüğü, bugün Atilla Yayla'nın ifade özgürlüğünü savunanların HİÇ biri tarafından savunulmamıştır.Türkiye'nin AB'den kiralık insan hakları pazarında, ancak ceketini daha önce tersyüz edenler savunur, ceketini bugün tersyüz edenleri... Demokrasi ve özgürlük anlayışını AB'ye değil, kendi bilgi ve vicdanlarına borçlu olanlar ise, elbette kendileri gibi dik duranların arkasında dururlar, satılık kahramanların değil! Geçen yıl beni savunanlar da onlardır..." m.asik@milliyet.com.tr Özgürlükçüler!