Kendini "demokrat aydın" diye adlandıran gruplarla, kendini "milliyetçi /ulusalcı" diye niteleyen kesimler arasında çekişme ve sürtüşme devam ediyor...Örneğin Lapseki'de feribot kaçıran eylemci askerlikten ihraç edilmiş, ruhen sakat birisi olduğu halde "demokrat aydın"lar ona "ulusalcı" yaftasını yapıştırmakta gecikmedi....Kendilerini demokrat olarak tanımlayanların demokrasi adına savunduklarına bakarsanız orada da bir gariplik var; 301. madde, ruhban okulu, azınlık vakıfları, Orhan Pamuk, Ermenilerle ilişkiler vs...Bu konuların ortak yanı AB'nin dayattığı istekler olması... Demokrasi adına bunları savunanlar nedense yüzde 25 oyla iktidar imkânı veren seçim yasasını, liderlere padişah statüsü tanıyan siyasi partiler yasasını vs. tartışmıyorlar... "Aydın"lar ama... Halkı kasıp kavuran gelir uçurumu, vergi adaletsizliği, kadrolaşma, yolsuzluklar, irtica, tarım sorunları gibi konulara hiç değinmiyorlar. Günlerdir petrol kanunundan söz ediyoruz. Oralı olan yok. Aydını, demokratı, milliyetçisi, ulusalcısı, liberali, sosyalisti... Ülkesiyle, onun bugünü ve yarınıyla ne kadar ilgili? Mesele bu... Hiçbir şeyin dozunu ayarlayamıyoruz... Ölçüyü tutturamıyoruz... Hrant Dink'in katli üzerine "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı güzel bir jestti. Acıya ortaklık mesajıydı. Ne var ki bunun dozu biraz fazla kaçtı. Derken kimi başka kesimler de "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atılınca, hepimiz Ermeni olmuşuz gibi bunu kafaya taktı... Bu defa karşı salvolar başladı... Üç kuruşluk adama beş kuruşluk değer verirsen aradaki iki kuruşu senden ister. Federatif yapılı tek devleti öngören Annan Planı'na 2004 yılında Kıbrıslı Türklerin yüzde 65'i evet demiş... Planı reddeden, yani iki ayrı devleti savunanların oranı yüzde 35'te kalmıştı...O gün sonuçları doğru tahmin eden Kıbrıs Toplumsal ve Ekonomik Araştırmalar Merkezi (KADEM) yeni bir araştırma yaptı... Sonuç; iki ayrı devleti savunanların oranı yüzde 65'e çıkmış... Tek çatı altında federasyonu savunanların oranı yüzde 20'ye inmiş. Kıbrıs döndü dolaştı... Yine Denktaş'ın durduğu noktaya geldi... Az ve uz gittik Dünya Bankası Başkanı Wolfowitz, Selimiye Camii'ni delik çoraplarıyla gezdi. Borçlu bakanlar isimleri yazılı çorapla gezerken, alacaklılar delik çorapla geziyor... Kültür Bakan Atilla Koç yine döktürmüş... "Utanmıyor musunuz?" diye bir kampanya açarak yabancılardaki tarihi eserleri isteyecekmiş... Peki sonra ne yapacak? Çaldırmayacağını kim garanti edecek? Zaten çaldırmadı mı?Müzelere bekçi kadrosu bulamamaktan yakınan bizzat bakanın kendisi değil mi?Biz yakın zamanlara kadar topraklarımızdan götürdükleriyle müze kuranlara kızardık. Artık kızmıyoruz. İnsanlığın ortak malı olan eserleri onlar daha iyi koruyor, dünyanın dört bir yanından gelen insanlara daha güzel sunuyorlar... Maalesef acı ama gerçek olan bu... Müzecilik kültürü İzmir'de geçen hafta yapılan, binlerce kişinin katıldığı Cumhuriyet mitinginde özlü mesajlar verildi? İşte mitingde dağıtılan bildiriden "cumhuriyetçi sesleniş"ler:"Bugün bağımsızlığımız, bütünlüğümüz, cumhuriyetimiz hiçbir dönemde olmadığı kadar tehlike altındadır. Ülkemizi yönetenlerin halkımızdan uzak, işbirlikçi siyaseti nedeni ile devletimiz Osmanlı'nın son günlerinde olduğu gibi çöküş süreci yaşamaktadır.Bağımsızlığımız, egemenliğimiz, AB ve ABD emperyalizmine, maliyemiz IMF ve Dünya Bankası'na teslim edilmiştir. Ülkemiz bugün Ankara'dan değil, AB ve ABD'den yönetilmektedir.İşbirlikçi yönetim ve siyasetleri nedeni ile M. Kemal Atatürk'ün 'Köylü milletin efendisidir' sözü bir kenara atılmış, köylü bütünü ile 'ırgat'a dönüştürülmüştür.IMF'nin özelleştirme politikaları ile, sanayi kuruluşlarımız, fabrikalarımız, çiftliklerimiz, topraklarımız, madenlerimiz, bankalarımız hatta Türk Telekom gibi ülkemizin can damarı iletişim kuruluşlarımız yabancılara satılmıştır. Yine ABD'nin politikaları nedeniyle ılımlı İslam adı altında dinimiz yozlaştırılmakta, Allah inancımız siyasete ve ticarete alet edilmektedir. Bugün, işbirlikçi yönetim yüzünden haram ile helal yer değiştirmiştir.Ülkemiz AB kapısına bağlanmış, AB nin bölücü, çıkarcı, tehdit edici tecavüzü altındadır. Bıçak kemiğe değil, ulusun yüreğine: bütünlüğümüz ve laik cumhuriyetimize saplıdır.Artık sessiz kalmayınız!Demokratik, laik, tam bağımsız, cumhuriyet hükümeti kurulana kadar mücadeleye evet.Bizleri bir an önce bu hükümetten kurtaracak erken seçime evet." m.asik@milliyet.com.tr Ege'den ses