Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın bu sözleri dünkü gazetelerde yer aldı. Peki, dünkü gazetelerde başka ne gibi haberler mi yer aldı? Örneğin bizim gazetede... Buyurun:Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 6 bakan hakkında dokunulmazlık dosyaları TBMM gündeminde bekliyor. Hükümet üyeleri hakkında fezlekeler şöyle: Erdoğan (2 dosya): Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturma, görevi ihmal...Kemal Unakıtan (Al Baraka Türk olayından iki dosya): Vergi Usul Kanunu'na muhalefet.Abdülkadir Aksu: Özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet...Abdullah Gül: Özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet...Vecdi Gönül ve Osman Pepe: Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasa'ya Muhalefet.Mehdi Eker: Hukuka aykırı işlemler... Bir başka gazetede; "218 milletvekili hakkında dokunulmazlık dosyası bulunuyor" haberi...Bir Meclis düşünün ki, bakanlarının ve milletvekillerinin neredeyse yüzde 40'ı hakkında suç isnadı var. Ama dokunulmazlık nedeniyle yargılanamıyorlar. Yargılansalar belki de bir bölümü şu an Meclis'te değil, hapishanede olacaklar. Yine dünkü gazetelerde yer alan bir başka haber... İsveç'te, Ticaret Bakanı'nın ardından Kültür Bakanı istifa etmiş. Sebep? İlkinin vergi kaçırdığının... İkincisinin evindeki televizyonun bandrol ücretiyle çocuklarının dadısının sigorta parasını ödemediğinin ortaya çıkması...Meclis'in saygınlığını önce Meclis'te arasak... "Bu ülkede hiçbir kurum Meclis kadar, milletvekili kadar acımasızca eleştirilmemiş, hatta hakarete uğramamıştır. Anayasal kurumlar içinde bu denli sert eleştirilen ve saygınlığı zedelenmeye çalışılan bir başka kurum yoktur." Financial Times gazetesine göre Kıbrıs, Türkiye'nin AB üyeliğini raydan çıkarabilirmiş. Yani seç, beğen, al.. Ya raydan çıkacağız ya da Kıbrıs'ı elden çıkaracağız... Fransız Meclisi'nin Ermeni soykırımı iddiasını kabul etmeyenlere hapis ve para cezası verme kararına karşı halk katında öfke sürüyor. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in "Commandeur" nişanını Chirac'a geri göndermesi asil ve yürekli bir davranış olarak alkışlanıyor... Fakat nedense... Okulumuz Saint Benoit'nın ve diğer Fransız liselerinin mezun derneklerinin bu konuda hiç sesi sedası çıkmıyor... Fransız liseliler hiç alınmadı mı bu olaya!? Fransız Ermeni yurttaşımız, tarihçi Levon Dabağyan, Ceviz Kabuğu programında Orhan Pamuk'tan söz açınca şu nasihati veriyor: - Sen edebiyatçısın. Ne işin var bu işlerin içinde? Bizi bize bırak. Sen, Orhan Pamuk olarak hakikaten Türk isen, ikimizin arasını yapmaya bak... Bu sütunda 29 Eylül 2006 tarihinde "Kadın açıksa..." başlıklı yazımızda, Eskişehir'deki bir olaya değiniyor, Avukat Ayşe Batumlu'nun adliye önünde (yakında kadın polis varken) erkek polis tarafından çekiştirilmesini eleştiriyorduk... Eskişehir Emniyet Müdürü Dr. Savaş Yücel, gönderdiği açıklamada, Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayşe Batumlu'nun yanındaki şahıslarla birlikte Kaymaz'lar davası olarak bilinen davaya geldiğini, kendisine ve yanındakilere kontrol noktasından geçebilecekleri bildirildiği halde kasten olay çıkardığını, memurlarla fiziki mücadeleye giriştiğini bildiriyor, bu durumda polisin ani müdahaleden başka çare bulamadığını kaydediyor... Eskişehir'deki olay Nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor, neresinden baksan gözlerin kamaşır oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar... Meclis Başkanı Bülent Arınç, milletvekilleri lokantasının duvarlarının çıplak olduğunu görünce bir "hoşluk" yapma... Duvarları tablolarla süsleme kararı alıyor. AKP Adana Milletvekili Recep Garip'in aynı zamanda resim de yaptığını öğrenince bu işi ona havale ediyor. Meclis albümünde mesleklerini, "ilahiyatçı, eğitimci, yönetici, şair, gazeteci - yazar, ressam" olarak sıralayan Garip, hemen kolları sıvıyor. Kendi ifadesiyle "8 aylık yoğun bir çalışma" sonucu hazırladığı 5 - 6 tabloyu Bülent Arınç'a takdim ediyor. Arınç altta kalacak değil ya... O da, "malzeme, görsellik ve yaratıcılık" hizmetlerinin karşılığı olarak ve de "sembolik miktar" dediği 20 milyar lirayı Garip'e takdim ediyor.Olay basına yansıyınca bir meslektaşımız Garip'e, 20 milyar lirayı ne karşılığı aldığını soruyor. "Malzeme masrafı ve atölyeye gidiş gelişler karşılığı" yanıtını alınca haklı olarak şaşırıyor. Öyle ya 5 - 6 tablonun malzeme masrafı tutsa tutsa 400 - 500 milyon lira tutsun. Bu para ne? Soruya Garip'ten gelen yanıt:"Atölyem İstanbul'da. 8 ay boyunca her hafta sonu İstanbul'a gidip geldiğim için bu kadar tuttu."Peki, tabloların İstanbul'la bir ilgisi var mı? Hayır. Tümü de Kurtuluş Savaşı'nı sembolize ediyor. Anlaşılıyor ki sanatçı, yaratıcılığı bir tek İstanbul'da yakalıyor! Maazallah atölyesi ya Paris'te olsaydı, diyor... Sayın Garip'in gariban halkın 20 milyarını afiyetle yemesini diliyoruz. Garip ressam! Vatanın tarihi Göründü memleketin iç yüzü, çöktüyse temel Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi m.asik@milliyet.com.tr