Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mustafa Sönmez Cumhuriyet’teki yazısında silah harcamalarından söz ederken bir de tablo veriyor... Türkiye 2010 yılında 15 milyar dolar silah harcaması yapmışken Suudi Arabistan’ın 42 milyar dolar harcama yaptığı görülüyor. Dünyada gayri safi harcamasına göre en yüksek silah harcamasını yapan ülke Suudi Arabistan.. GSYH’nin yüzde 11,2’sini silaha harcıyor. Türkiye için bu oran yüzde 2,7... Dünya ortalaması da o düzeyde.
Peki Suudi Arabistan satın aldığı silahları ne yapıyor?
Süs olarak saklıyor. Birinci ve ikinci Körfez Savaşı sırasında Saddam’ın saldırı ihtimaline karşı Suudi Arabistan topraklarını ABD’nin koruduğu biliniyor. Öyle ki, kutsal toprakların ABD tarafından korunması o dönemde Müslüman dünyada homurtulara da yol açmıştı.
Suudi halkının petrol gelirleri işe yaramayan silahlara giderken...
Bu şekilde ABD’ye rüşvet ödenmiş oluyor.
Karşılığında Suudi ailesinin koltuğu sağlam tutuluyor.
ABD ve müttefikleri, bu yüklü bahşişin hatırına, S. Arabistan’daki demokrasi ve insan haklarını hiç sorgulamıyor.
Petrol geliri Suudi halkına gitmediği gibi ölüm makineleri olarak geri dönüyor ve genellikle Müslüman halkları vuruyor.
* * *
Aslında Türkiye’ye de yer yer Suudi muamelesi çekildiğini söyleyebiliriz...
Türkiye 2003 yılında ABD’den 4 adet Awacs uçağı almış karşılığında 2 milyar dolar ödemişti. Teslimat 2008 yılında yapılacaktı. Uçaklar hâlâ ortada yok. Nerede uçaklar? Neden teslimat yapılmıyor? Parayı peşin ödeyen Türkiye’nin zararı nasıl karşılanıyor? Neden bu konuda bir açıklamaya raslanmıyor?

Haberin Devamı

Kitabını sattı!..
Prof. Baskın Oran bu hafta yine döktürmüş... Leyla Zana’nın Meclis konuşmasını övüyor. Yazıyı “Ne mutlu Türkiyeliyim diyene, yeni anayasanın tek sloganı budur” diye bitiriyor. Türk kelimesi yeni anayasada bir tek kere bile geçmemeliymiş...
Muhterem konuyu irdelerken değişmez maddelerdeki “Atatürk Milliyetçiliği’ne bağlı” sözünü ele almış. Şöyle demekte:
- Nedir azizim Atatürk milliyetçiliği bilen var mı? Bundan daha içi boş ikinci kavram duydunuz mu ömrünüzde?
Baskın’a “Atatürk Milliyetçiliği” adlı bir kitaptan birkaç satır aktaralım:
“Atatürk milliyetçiliği kendi bölgesinde olduğu kadar, bütün dünyaya örnek olabilecek birtakım üstün nitelik örnekleri vermiştir. Birincisi, Avrupa’nın ırkçı rejimlerden çok etkilendiği bir dönemde Atatürk milliyetçiliği kesinlikle ırkçı olmamıştır. Atatürk’ün milliyetçiliği yayılmacı bir milliyetçilik değildir. Kurtuluş Savaşı içinde amaçladığı sınırların ötesinde bir toprak istemi olmamıştır... Atatürk milliyetçiliğinin barışçı politikasının bir uygulaması olan İkinci Dünya Savaşı dışında kalış, kim bilir kaç kuşak Türk genci için paha biçilmeyecek bir nimet olmuştur...”
Demek ki neymiş.. Atatürk Milliyetçiliği diye bir şey varmış ve üstelik bu milliyetçilik bütün dünyaya olumlu örnek olmuş.
Kitabın yazarı mı? Bizzat kendileri...
Evet bu kitabı baştan sona Baskın Oran yazdı..
Son baskısı 1999 yılında yapıldı...
Arkadaş üzerine kitap yazdığı konuyu başkalarına soruyor:
- Nedir azizim Atatürk milliyetçiliği bilen var mı?
Eşine ender raslanacak bir vaka karşısındayız...

Haberin Devamı

Kadın
Kadınlara karşı dayak ve cinayet olaylarında son birkaç yıldır müthiş hızlı bir artış gözleniyor.
Nedir bunda sebep?
Bir araştırma yok elimizde...
Ancak bir tahminimiz var...
Bizce kadına karşı şiddetin artmasının başta gelen sebebi kadınların son yıllarda haklarına daha çok sahip çıkıyor olmasıdır...
Geçmişte kadın erkeğin egemenliğini kabul eden, ikinci sınıf muameleyi sineye çeken, ezilmeyi kabullenen, haklı da olsa susan, yetişme tarzı olarak edilgen bir kişiliğin sahibiydi. Kadın hakları bütün dünyada hızlı bir gelişme gösterdi. Televizyonda güçlü kadın örnekleri sergileniyor. Erkeğin tılsımı bozuldu. Kadın artık kendi haklarını erkekle eşit düzeyde savunuyor. Altta kalmıyor. Bizim aşağılık hemcinslerimiz de lafla üste çıkamayınca kadını döverek ya da bıçaklayarak haklı çıkmaya çalışıyor. Yorumumuz budur.

Haberin Devamı

Bu yılki Nobel’i kazanan İsveçli şair Tranströmer, Türkiye hayranıymış.
Hıımmmm... Türkiye’yi karalamadan da Nobel kazanılabiliyormuş demek ki!
Fahrettin Fidan

Kevin
Diplomat dostumuz Uğur Ergun, İstanbul sosyetesinin Kevin Spacey ve lll. Richard oyununa gösterdiği ilgiyi çok önemsemiş. Şu notu kaydediyor:
“Keşke Shakespeare bu gün yaşasaydı da İstanbul sosyetesinin lll. Richard’ı hiç sıkılmadan 3 saat büyük bir sanat ve edebiyat aşkıyla izlediğini görseydi... Ne mutlu olurdu!
Bunları öğrencilik yıllarında Engin Cezzar’ın Türkçe oynadığı Hamlet’e gönderemezdik.
Para sahibi olduktan sonra arşınlamaya başladıkları Londra’da bunları dövseniz Laurence Olivier’i izlettiremezdiniz.
Oxford Street’in ucuz mağazalarını talan etmeyi tercih ederlerdi.
Şimdi bakıyoruz doğru dürüst İngilizce bilmeyenleri bile Kevin Spacey’i izlemeye koşmuşlar.
Ne terakki...”

6. Cumhurbaşkanımız Fahri S. Korutürk, ölümünün 24. yıldönümünde yaşadığı yer olan Moda’daki büstü önünde yarın
(12 Ekim Çarşamba) 13.30’da Kadıköy Belediyesi’nce düzenlenen törenle anılacak. Herkes davetli.

Sırrı Süreyya Önder sıkıntılı: “Vekil odası cezaevi hücresinden küçük.”
Cezaevindeki vekilleri bir nebze de olsa teselliye çalıştı galiba...
Haldun Ertem