Medyamız, Avrupa’nın kart siyasetçilerinin hafiflikleriyle uğraşırken, İsveç’in Korsan Partisi, domuz gribinden daha hızla dünyaya yayılıyor
Deutsche Welle’den önceki gün tesadüfen kulağıma çalınan şu habere bakar mısınız: “Almanya’da 27 eylüldeki genel seçimlere katılacak 29 parti arasında yer alan Korsan Parti’nin hedefi, % 5 barajını aşmak.” Daha geçen ayki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde sadece % 0.93 oy almış olmalarına rağmen umutlular. Zira önlerinde İsveç Korsan Partisi’nin (İKP) baş döndürücü yükselişi var.
2006’da kurulan İKP, İsveç’te aynı yıl yapılan genel seçimlerde % 0.63 oy alabilmişken, geçen ay İsveçli seçmenlerin % 7.1’inin oyunu alarak AP’ye 1 milletvekili sokmayı başardı. Dahası şu anda İsveç’te üye sayısı en yüksek olan parti haline geldi.
Ve İKP’nin bu başarısından sonra “Korsan (Pirate) Parti”ler, domuz gribinden bile daha büyük hızla dünyaya yayılmaya başladılar. Almanya, İspanya, Meksika, Polonya, Peru, İsviçre ve son olarak da tabii ki Türkiye!
Ortada doğru dürüst bir siyasi program ve klasik örgütlenme yapısı olmamasına rağmen bir anda İsveç’in en fazla üyeli partilerinden biri olmalarının ve salgın halinde dünyaya yayılmalarının püf noktası ne diye soracak olursanız...
21. yüzyılın haklarıİKP’nin hikâyesi, yarının siyaseti konusunda hepimizi yeniden düşünmeye davet ediyor. Korsan Parti, 3 yıl önce dijital ortamda internet yasaklarına karşı örgütlenmiş, yeni bir siyaset modeli olmaya aday, genç katılımın yüksek olduğu muhalif bir hareket. Telif hakları yasalarının internette özgürce dosya paylaşımına ve dosya indirimine olanak verecek şekilde değiştirilmesini; insanların son Hollywood filmlerinden, patentli ilaçların formüllerine kadar her şeyi özgürce kopyalama hakkına sahip olmasını savunuyor.
Ancak birçok İsveçli için bunun arkasında internet korsanlığının ötesinde bir prensip yatıyor: Korsan Partisi lideri Rick Falkvinge’in de dediği gibi “Asıl mesele, internette müzik dosyası paylaşımının çok ötesinde, bunu mazeret gösterip herkesin denetlendiği bir toplum yaratmak istiyorlar. Bizim mücadelemiz, 21. yüzyılın vatandaşlık hakları için.”
Modern mahkûmlarNitekim son tartışmaların temelinde, adını İsveç’in Dinleme Servisi FRA’dan alan yeni bir yasa var: Bu yasa telefon konuşmalarının, elektronik posta mesajlarının ve internet trafiğinin mahkeme kararına gerek olmadan denetlenmesine izin veriyor. Sınırlar ötesi elektronik mesajlar 250 bin anahtar kelime veya terimi teşhis edecek şekilde her an taranıyor!
Gördüğünüz gibi artık dünya siyasetinin konuları değişiyor. Başka hayatın partileri bunlar. Teknolojiyle donatılan modern insanın, modern mahkûmiyete karşı isyanı...
İsveç gibi özgürlüklerin alabildiğine geniş olduğu, refah içinde bir ülkenin, 21. yüzyılda vatandaşlık hakları mücadelesinin bayrağını taşımasında, aslında şaşılacak bir durum yok.
Türkiye’ye gelince... Radikal gazetesinin bilişim sayfasını hazırlayan Serdar Kuzuloğlu, İsveç’te siyasi fırtına yaratan Korsan Parti’nin Türkiye versiyonunu kurmak için kolları sıvamış. Bizim Korsan Parti’nin önceliği, şeffaf yönetim olacakmış.