Bankaların ve otomotivcilerin tüketiciye dayattığı tek taraflı sözleşmeler, her zaman tüketici lehine yorumlanacak. İmalatçı, ürün güvenliğinden sorumlu tutulacakGümrük Birliği, yıllardır tozlu raflarda bekleyen Tüketici Yasası'nın 1995 eylülünde çıkıvermesini sağlamıştı. Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi aday ülke olarak kabul etmesi ise biz tüketicilere önemli yeni haklar, mal ve hizmet üretenlere de yeni sorumluluklar getirecek.
Gümrük Birliği sonrasında devreye giren uyum yasalarına rağmen 3 önemli noktada büyük eksiklikler var:
1 - Ürün güvenliği
2 - Tek taraflı sözleşmeler
3 - Standart ve ölçülerde uyum
Ülkemizde maalesef hiç olmayan ürün güvenliği, imalatçıya ağır yükümlülükler getiriyor. Ürün güvenliği için düğmeye basıldığında, tüketicinin satın aldığı her mal ve hizmetin can ve mal güvenliğini koruyucu standartta olması, imalatçının sorumluluğunda olacak. Dolayısıyla da üretim hatası nedeniyle tüketicinin can ve mal güvenliğini riske atan imalatçı, büyük tazminat davalarıyla karşı karşıya kalabilecek.
Somuta indirgersek... Satın aldığınız bir yiyecekten zehirlendiğinizde de, üretim hatalı bir otomobille kaza yapıp sakat kaldığınızda da üretici firma aleyhine büyük tazminat davaları açabileceksiniz. Diyebilirsiniz ki ben sakat kaldıktan sonra büyük tazminatlar almışım ne fayda! Herhalde sakat kaldıktan sonra varlıklı ve iyi bakılan bir kişi olarak yaşamını sürdürmek, sürünmekten daha iyidir.
Özellikle tüketici cenneti olarak nitelenen Amerika'da tüketicinin 3 - 5 milyon dolarlık büyük tazminat davaları kazandığını yabancı basından okuyoruz.
Mercedes'ten Toyota ve Opel'e ünlü markaların zaman zaman 100 - 150 bin otomobili geri çağırmalarının en önemli nedenlerinden biri de budur. Ürettikleri malda üretim hatasını tesbit ettikleri anda araç sahiplerinin elindeki arabalarını derhal geri toplayarak gerekli düzeltmeyi yaparlar. Kendi prestijleri de önemlidir, ama yasalardaki ürün güvenliğiyle ilgili maddenin onlara getirdiği ağır yükümlülüğü de yabana atamazlar.
Ürün sorumluluğu konusunda AB'ye uyum yasaları, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından hazırlanmaktadır.
Fırında kurutulan kedi
AB ile uyum yasaları çıktığında, ürettiği ürün konusunda tüketiciyi doğru bilgilendirmeyen imalatçı da, çok ağır faturalar ödemek zorunda kalabilecek. Bu konuda herhalde en uç örnek, Amerika'da mikrodalga fırında kedisini kurutmaya kalkan bir tüketicinin açtığı dava ve aldığı yüklü tazminat.
Olay fıkra gibi. Tüketici cenneti Amerika'da orta yaşlı bir hanım, soğuk bir kış günü kedisini yıkıyor. Üşütmesin diye saç kurutma makinesiyle kurutmak istiyor. Saç kurutma makinesi çalışmayınca mikrodalga fırına koyup 1 dakikaya ayarlıyor. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi kedi sizlere ömür!
Kedinin sahibi tabii çok üzülüyor. Mikrodalga fırının kullanma kılavuzunu incelediğinde kedisini kurutmasını engelleyecek bir madde göremiyor ve firmayı dava ediyor. Mahkeme firmayı çok yüklü bir tazminat ödemeye mahkum ediyor. Ayrıca firma; bu olaydan sonra ürettiği mikrodalga fırınların kullanma kılavuzuna "Bu fırına canlılar konamaz" ibaresini ekliyor.
Tek taraflı sözleşmeler
AB'ye aday üyeliğin ardından yasalarımızda ciddi revizyona gitmemiz gereken bir diğer konu da
genel işlem şartları. Sanayi Bakanlığı Rekabetin ve Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecek çalışmalar sona erdiğinde, tek taraflı sözleşmelerde tüketici aleyhine satıcıyı koruyan tüm hükümler, bir ihtilaf halinde tüketici lehine yorumlanacak. Satıcı ve üretici firmanın bugüne kadarki tek taraflı dayatması da son bulacak.
Tüketici Yasası'nın 4 yıldır yürürlükte olmasına ve aradan geçen süre içinde bazı düzeltmeler yapılmasına rağmen Türk tüketicisinin imzaladığı sözleşmeler, hala tüketici aleyhine hükümlerle dolu. Tüketici kredisi almaya gittiğinizde yaptığınız sözleşmede de böyle, her türlü kampanyalı satışlarda da, bankadan kredi kartı almak istediğinizde de, devremülk aldığınızda da, kapıdan alışveriş yaptığınızda da, elektrik - su - doğalgaz gibi kamu kurumlarıyla yaptığınız sözleşmelerde de...
Kamu ya da özel farketmiyor, satıcı sözleşmelere kendisini tek taraflı olarak koruyan hükümler koymakla da kalmıyor. Çoğu sözleşmeler karınca duası gibi okunamayacak kadar küçük harflerle yazılıyor. Gerçi son dönemde belli puntonun altında yazılmaması şartı getirildi. Ama çoğu kuruluş buna uymuyor. Uysalar bile farketmiyor. Çünkü metin hukuki terimlerle dolu olduğu için okuyabilseniz de ne dendiğini anlamıyorsunuz. Diyelim ki okudunuz, anlayabildiniz ve üstelik de sizin aleyhinize hükümlerle dolu olduğunu farkettiniz. "Ben bunu istemiyorum" ya da "Şu maddeleri değiştirin" deme şansınız yok ki! Zira rakip firmanın sözleşmeleri de aynı. Tek alternatifiniz kredi kartını, tüketici kredisini ya da devremülkü almamak...
AB'ye aday üye statüsünün ardından uyum yasaları son şeklini aldığında artık tüketici olarak her sözleşmenin altına gönül rahatlığıyla imzanızı atabileceksiniz. Zira sözleşmede sizin aleyhinize bir hüküm olsa bile, bir ihtilaf halinde konu mahkemeye intikal ettiğinde tüm hükümlerin tüketici lehine yorumlanacağını bileceksiniz.
Ölçü ve standartlar
Sanayi Bakanlığı'na bağlı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü'nce yürütülen çalışmalar ise Türk mallarının AB standartlarına tam uyumunun sağlanmasına yönelik. Ülkemizdeki terazilerin AB standartlarına getirilmesinden başlayıp, beyaz eşyadan ambalajlı gıdaya üretilen tüm ürünlere uzanan bu çalışmalarda sağlanacak standartlar, Türk mallarının AB ülkelerine rahatça ihraç edilebilmesine de yardımcı olacak.
Örneğin Sanayi Bakanlığı henüz taşıtın bütünü için AB'nin istediği çevre, güvenlik vs. gibi konularla ilgili E belgesini veremiyor. Bu yüzden de Türkiye'de üretilen araçların ihracatında engeller çıkıyor.
Ancak far, lastik, emniyet kemeri gibi tek tek parçalar için küçük E belgesi verebiliyor, dolayısıyla da parça ihracatı sorunsuz sürüyor.
Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr