Bakan Tanrıkulu, bu kitaba göz attı mı?Bakanlık binasında tanıtılan tüketici kitabında Teflon marka tencere kullanılması, kuruyemiş yerine "hijyenik hazır cipslerin" yenmesi ve pahalı poşet çay öneriliyorTürkiye Tüketicileri Koruma ve Eğitim Vakfı (Tüketici Vakfı) denen bir vakıf, "Akıllı satın alma sanatı" diye bir kitap bastırmış. Kitap bu hafta başında Sanayi Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun bizzat hazır bulunduğu bir basın toplantısıyla tanıtıldı ve biz tüketicilere tavsiye edildi. Toplantı yeri de bakanlık binasıydı.
Sözü uzatmadan kitaptan birkaç alıntı yapalım:
* Yapışmaz tencere ve tava alırken Du Pont firmasının Teflon markası tercih edilmelidir. (Sanayi Bakanlığı bünyesindeki Reklam Kurulu örtülü reklamla uğraşırken, bakanlığın tavsiye ettiği kitapta örtüsüz! reklamın alası var.)
* Geleneksel çerez sağlık açısından risklidir. Bunun yerine hijyenik koşullarda üretilen hazır cipsler tercih edilmelidir
* Çay bardaklarının dibinde kalıntı kalmaması için demlik poşet kullanılmalıdır. Demlik poşetten de aynı sonuç alınabilir. (Ben bu reklamı bir yerlerden hatırlıyorum ama... Zaten kitabın içine de reklam alınmış.)
* Pratikliği ve
besleyici değeri nedeniyle 10 saniyede bile hazırlanan hazır çorbalar tercih edilmelidir (Hoppalaaa!!!)
* Makarna az pişirildiğinde yüzde 5 kalori sağlar (Ne demekse!)
* Musluk suyu ince bir süzgeçten geçirilmeli, kloru alınarak içilmelidir. (Meğer musluk suyunu temizlemek bu kadar basitmiş.)
Normal şartlar altında bu kitaba güler geçer ve bu sütunlara konu bile etmezdik. Ancak tanıtan kişi bir bakan, üstelik de çalışmalarını takdir ettiğimiz Tanrıkulu olunca iş değişiyor. Sayın bakanın, tavsiye ettiği kitabın içeriğinden haberi yok anlaşılan. Yoksa akıllı alışveriş diye, satır aralarına deli saçmalarının sıkıştırıldığı bir kitabın bakanlık çatısı altında sunulmasını içine sindiremezdi herhalde.
6 kişilik heyetle birlikte bu kitabın da altında imzası olan Vakıf Başkanı Bayram Kısıklı'yı biz taa 10 yıl öncesinden tanıyoruz. Kısıklı İstanbul'da Swissotel'de Tüketici Şurası toplamaya kalkışmış, üzerinde dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın da isimlerinin bulunduğu şaşaalı davetiyeler dağıtmıştı. Ancak Şura tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Vakfın ve siyasilerin adları kullanılarak işadamlarından para toplandığı iddiaları da, toplantının başarısızlığına tuz biber ekti.
87 sayfalık kitapta her an karşınıza konuyla ilgisiz ya da yalan - yanlış ifadeler çıkması mümkün. Örneğin bilinçli tüketici bakın nasıl tanımlanmış:
* Bilinçli tüketici güzel ahlak sahibidir. (Ne alakası var. En ahlaksız kişi de bilinçli tüketici olabilir.)
* Yalan büyük günahtır.
* Akıllı tüketicinin kalbi ile dili birbirini tutmalıdır.
Bu öğütler kötü değil, ama insana daha çok liselerde okutulan din ve ahlak kitaplarındaki iyi insan tarifini hatırlatıyor. Bilinçli tüketici olayım diye kitabı karıştıranın işine yaramaz, ama Sanayi Bakanlığı'nın prestijini zedeler.
Pratik bilgiler başlığı altındaki bazı öneriler ise insana "Hangi devirde yaşıyoruz?" dedirtecek cinsten:
* Dantelleri şekerli suya yatırın. (Piyasada üç kuruşa kola satılırken neden bu zahmete girelim?)
* Gümüşleri parlatmak için su dolu bir tencerenin dibine folyo yayın ve kaynatın (Neresi pratik, merak ettik.)
* Lekeleri tuz ruhuyla silin (Hangi lekeyi, ne miktarda tuz ruhuyla belli değil.)
Ne diyelim, Allah akıl fikir versin.
Baz istasyonları cinayeti: Varan 1 Sonunda korkulan oldu. Cinayet de çıktı. Devlet baz istasyonlarında vatandaşı rahatlacak bir çözüm ortaya koyamayınca, insanlar kendi
çözümsüzlüklerini üretmeye başladılar.
Haber, Posta gazetesinde yer aldı. Büyükçekmece'de oturdukları binaya baz istasyonu taktıran Şentürk ailesinin 2 ferdi, kızgın komşu tarafından kurşun yağmuruna tutuldu.
Bilanço: 2 ölü, 3 ağır yaralı. Ve hayatı kaymış bir aile babası.
2 kardeşi mezara, Emniyet'ten emekli bekçi Kemal Akdemir'i ise cezaevine gönderen olayda devletin baz istasyonlarında sergilediği anlaşılmaz tavrın payı büyük. Hatta biraz haddimizi aşarak, cinayete azmettirenin resmi makamlar olduğunu bile söyleyebiliriz!
Baz istasyonları her yerde mantar gibi biterken, üstelik 2. jenerasyon GSM operatörü de devreye girmek üzereyken bırakın apartmanları; devlet okul, hastane ve kreş gibi yerlere kurulan baz istasyonları için bile hala önlem alabilmiş değil.
Köşemize başvuran okurlar arasında 13 - 15 yaşında gençler var. İstanbullu 15 yaşındaki Can Ilgın, "Komşumuz 10 milyar lira için sağlığımızı tehlikeye attı. Devlet büyükleri buna dur diyemiyor mu?" diye soruyor.
Çocuğu 4 yıldır BJK Koleji'ne devam eden İstanbullu Ayşe Esen, okulda baz istasyonu olduğunu yeni fark edip tedirgin olmuş, söktürmenin yollarını soruyor. Ankara'dan Meral Tuncel, 7 yaşındaki oğlunun okuduğu TED Koleji'nin hemen yanıbaşındaki binaya baz istasyonu kurulmasından şikayetçi.
Çevre Bakanlığı'nın genelgesiyle okul, hastane gibi yerlere baz istasyonu kurulması yasaklanmıştı. Ulaştırma Bakanlığı daha sonra yayınladığı bir yönetmelikle kararı mülki amirlere bıraktı.
Şu anda yine tam Türkiye'ye özgü bir yetki karmaşası yaşanıyor ve böylece yetkili! merciler de hiçbir şey yapmamanın hafifliğini taşıyor.