"Arz eksikliği diye diye yeni yatırımlar, devlete yani halka faturası çıkan pahalı doğalgaz santralleri, işletilmeyip parası ödenen mobil santraller yapılmadı mı? Bunları yapanlar Yüce Divan'a gitmediler mi?Şimdi yine aynı oyun sahnede. "Yönetim açığı" yerine yine "arz açığı" denip, pahalı elektrik satan özel sektöre ses çıkarılmıyor, nükleer başta olmak üzere yeni santraller tezgâhlanıyor. Şimdi anladınız mı; neden sistem liberalleşmiyor? Devlette olması kime yarıyor sizce?"Özelleştirmelere hız verilmesi konusunda sevgili Erdal'la aynı görüşte olmasam da, son krizle ilgili teşhisine tamamen katılıyorum: Evet, Türkiye'nin elektrikte arz açığı yok, yönetim açığı var. Erdal Sağlam'ın, dün Hürriyet'teki köşesinde elektrik kriziyle ilgili yazısı şu cümlelerle bitiyor: Bizzat Enerji Bakanı ve müsteşarının açıklamalarından özetlersek:1) Bursa'da arızanın ilk çıktığı 20.50'de, kentin bir süre karanlıkta kalması göze alınarak arıza giderilmediği ve sisteme aşırı yük bindiği için 13 ilde 17 milyon kişinin karanlıkta kalmasına yol açıldıysa...2) Arızanın çıkmasıyla sistemin çökmesi arasındaki 1 saat 15 dakikalık süre içinde otoprodüktörler şalter indirmemeye ve saat 22.00'den itibaren de devletten ucuz elektrik almamaya ikna edilemediyse...3) Krizin yaşandığı bölgedeki kurulu gücün % 25'ine sahip olan (2 bin megavat) otoprodüktörlerin her akşam saat 22.00'de şalter indirmeleri önlenemeyince, bölgeyi besleyen 3 termik santralin 20 haziranda özelleştirme kapsamından çıkarıldığı halde, tam olarak devreye sokulması sağlanamadıysa...(Linyitle çalışan Gökova, Yatağan ve Yeniköy, Türkiye'nin toplam elektrik tüketiminin % 11'ini karşılayacak kapasiteye sahip. Kömürle çalıştıkları için de zaten 22.00'de devreden çıkarılması ekonomik değil)Bu maddeleri uzatmak mümkün. Bakan ve müsteşarı Türkiye'nin elektrikte arz sorunu olmadığı halde, Enerji Bakanı Hilmi Güler yönetimdeki zincirleme hataları "Bu kriz vesilesiyle, elektrikte yatırım açığımız olduğu da görülmüştür" diye niteleyebiliyor. Ve tesadüfe bakın ki bu sözlerin sarf edilmesinden 3 gün sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey, Türkiye'de 3 nükleer santral kurulmasının altyapısının oluşturulması için ülkemize geliyor. Güler, "Baradey'i bakanlık olarak davet ettik, nükleer enerji hakkında görüş alışverişinde bulunacağız. Ayrıca Baradey bir konferans verecek" diyor.Konferansa ben de davetli olsaydım, Sayın El Baradey'e İngiliz The Guardian'da önceki gün ve dün yer alan şu dehşet verici haberleri sorardım: İngiltere'deki 7 nükleer reaktörün çekirdek kısmında, yani nükleer reaksiyonun gerçekleştiği bölümde ciddi çatlaklar olduğu, 3 yıldır hükümete bildirildiği halde hem önlem alınmamış, hem de kamuoyundan gizlenmiş. Acaba Başbakan Tony Blair, bu reaktörler devre dışı kalacağı ve arz açığı oluşacağı için mi "Fikir değiştirdim" diyerek nükleerci oluverdi? mtamer@milliyet.com.tr 7 reaktörde tehlike