Kitap yazmak ya da yazılarımı kitapta toplamak konusunda değişik yayınevlerinden gelen teklifleri bugüne kadar hep reddettim. Ama Ben Gülçin'i okurken, acaba hata mı etmişim diye ilk kez kuşku duymaya başladım.
Sevgili Gülçin, 20 yıllık arkadaşlığımız süresince değişik pek çok konuda olduğu gibi, şimdi de kitap yazmak konusunda beni farklı düşünmeye zorlayacak galiba.
Genelde gazete yazılarını kitapta toplamaya da birkaç istisna hariç sıcak bakmamışımdır. Ama Gülçin Telci, Hürriyet Gazetesi'ndeki yazılarından seçmeleri kitapta toplamasaydı, 1995 - 98 Türkiyesi'ni Gülçin gibi keskin bir zekanın ve her duyduğunu sorgulayan bir kalemin süzgecinden geçirilmiş haliyle her an elimin altında bulabilmem mümkün olabilir miydi?
Gazeteciliğin 7 gün 24 saat yapılan, tatili olmayan bir meslek olduğu söylense de çoğu gazeteci için bu lafta kalır. Gülçin ise gazeteciliği 7 gün, 24 saat, hatta uykusunda, rüyalarında bile yaşar. Bodrum'a arkadaşının yatında tatil yaparken de gazetecidir, hiç tanımadığı bir turist grubuyla Çin'e gittiğinde de...
Aklınıza gelebilecek her yerden ve en umulmadık zamanlarda, duyduklarını paylaşabileceği dostlarını telefonla arar. Her anlattığında en az birkaç haber gizlidir. Gülçin, yakaladığı haberleri paylaştığı dostlarını da titizlikle seçer. Onların güvendiği kişiler olmasına özen gösterir. Dolayısıyla da duyduklarının muhasebesini pek çok kişiyle yapar ve yazacaklarında yanılma payını minimuma indirmiş olur. Bu arada özel sorunlarınızla ilgilenmeyi ve çok akıllıca yol göstermeyi de ihmal etmez.
Gülçin kadar çok gezen - dolaşan, telefonla konuşan ve her anını da gerçekten gazeteci olarak yaşayan bir başka meslektaşım olamayacağı için, Ben Gülçin adlı ilk kitabının da bence eşi benzeri olamayacak. Çünkü Gülçin'in eşi - benzeri olamaz.
Ben lafı daha fazla uzatmadan, köşemi Gülçin'in kitabından yaptığım alıntılara bırakıyorum. Gülçin'in tiryakileri, Tansu Çiller ve Canan - Mehmet Barlas çiftiyle olan muhabbetini! gayet iyi bilirler. Tahmin edebileceğiniz gibi kitapta onların kulakları epey çınlatılıyor.
Ben özellikle onları seçmedim ve Gülçin'in, o günlerde henüz su yüzüne çıkmamış bazı ilişkileri, ustalıkla gözler önüne serişinden birkaç örnek vermek istedim.
KİTAPTAN ALINTILAR...
Strateji Mori, Gülay Aslıtürk'ün hizmetinde
"Orhan Aslıtürk'ün ortak olduğu List 2000 adlı şirketin büyük ortakları Üresin kardeşler, Aslıtürk çifti kaçmadan 24 saat önce hisselerini apar topar satışa çıkardı. Hisselerin en ciddi taliplisi ise Aslitürk'e çok yakın olan Selim Oktar.(...) Oktar'ın Strateje Mori diye bir şirketi var. Bu şirket Çiller politikaya atıldığı sıralarda Çiller'e hizmet vermişti. Gülay hanım İstanbul'un en zengin ilçesi Şişli'ye Belediye başkanı olur olmaz Oktar, araştırma şirketini büyük paralar karşılığında Gülay hanımın belediyesinin hizmetine verdi.
(...) Aslıtürk'ün eski kayınpederi MHP'li Altemur Kılıç da List 2000'in yönetim kurulundan ayrılarak Avrupa'ya kapağı atmış.(...)
Ağar, Topal'ın komşusu
"Geçenlerde arşivimi karıştırıyordum, bir de ne okuyayım, Mehmet Ağar meğerse Ömer Lütfi Topal'ın komşusuymuş, ama bilmiyormuş. Derken Çakıcı'nın yakın adamı Erol Evcil'in özel uçağına bindiğinde de "kim olduğunu bilmiyordum," dedi. Komiğime gitti.
Erol Evcil ne kadar emniyet emeklisi varsa hepsine iş vermişti.
Hırsız - polis ilişkisini bilirim ama polis - zeytin ilişkisini çözemiyorum... Evcil'in yanında bu kadar çok sayıda polis çalıştırmasına Bursalılar da bir anlam veremiyordu. Bir sürü eski memurundan bilgi alabilecekken, Ağar'ın kim olduğunu bilmiyorum" demesi beni hala çok güldürüyor.
(...)Niso Malki cinayeti örtbas edilirken Ağar Emniyet Genel Müdürüydü. Örtbas işinde herhalde destek olmuştur. Erol Evcil'in yükselişi benim dikkatimi çekiyor, ama Türk emniyet teşkilatını teslim ettiğimiz zatın dikkatini çekmiyor!
Emlakbank ve double Aydın
"Güneydoğu kökenli olan Aydın Ayaydın, Mardin'den aday olacak. Oradan çok rahat meclise gireceğini düşünüyormuş. Böyle düşünmekte çok haklı. Çünkü Emlakbank'ın başına vekaleten geçen genel müdür yardımcısı, yakın arkadaşı... Üstelik Emlakbank'ın kullanılmamış 350 - 400 milyar liralık reklam fonu var!"
Özer beye Paçacı kıyağı
"Hükümetin bir türlü kurulamaması, en çok Özer beyin işine geldi. İstanbul Bankası davası da böylece kendi iktidarları döneminde temize çıktı.
İstanbul Bankası'nın, aralarında Özer Çiller'in de bulunduğu eski yöneticileri ve hissedarları hakkında 14 yıl önce Ziraat Bankası tarafından açılan alacak davası, Ziraat'in davadan feragat etmesiyle, davalılara rahat nefes aldırdı.
Çıkan karara göre, Özer Çiller ve diğer yönetici ve hissedarlar, toplam 5 milyar lira ödeyerek bu işten kurtulacaklar.
Cihan Paçacı'nın genel müdürü olduğu Ziraat Bankası davadan feragat etmese ve faizler günümüzde geçerli olan bileşik faiz yöntemiyle hesaplansaydı, Özer bey ve arkadaşlarının ödeyecekleri para 500 milyarı yani yarım trilyonu bulacaktı.
Erez'in TOBB'hane kültürü
"Sanayici ve tüccar olmasının doğal sonucu olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı koltuğuna oturan Yalım Erez, Türk siyasetini "TOBB'hane kültürü"ne alıştırdı. Erez şimdilerde ANAP'a aba altından sopa gösteriyor. Bu böyle gitmez. Refah'la koalisyon kurarız" diyor...Yani, tabiri caizse kibarca "şantaj" yapıyor...
Yalım Erez son yıllarda iş dünyasına yönelik azarlamalarıyla da dikkati çekti. Sakıp Sabancı'ya "klinik vaka" dedi. Ege Sanayi Odası başkanı Selim Yaşar'a mülayim demeyi uygun gördü.
Valilerin vakfı
(...)İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu, İzmir Valisi Kutlu Aktaş ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Bekir Aksoy ile Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, eş ve çocukları için vakıf kurdu. Vakıfa "Türk İdareciler Vakfı" adı verildi. Vakfın mal varlığı 250 milyon lira nakit olarak belirlendi.(...)
Korukçu'nun istifası
"Ünal Korukçu sürpriz bir kararla İş Bankası Genel Müdürlüğü görevinden emekliliğini isteyerek ayrılacağını duyurdu. Oysa bankadaki görev süresini epey uğraşla 2002 yılına kadar uzatmıştı. Çakıcı'nın yakalanmasıyla evdeki hesap çarşıya uymadı. Çok değil, sanıyorum geçen kıştı. İstanbul'da gazetecilerin ağırlandığı bir gecede masamıza uğradığında kendisine, Eze Zeytincilik ve Park Holding'e açılan kredileri sordum. Erol Evcil'in Eze Zeytincilik'ine açılan kredi için, "150 milyon dolar para mı? Üstelik bize verilen çok önemli teminatları var," demişti.
O bize Eze Zeytincilik'e verilen kredi konusunda çok rahat olduğunu söylediğinde, bu yanıt bizi pek tatmin etmemişti. Nitekim, Korukçu'nun hesapta olmayan emekliliği bunu ortaya koydu."
Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr