Ünlü İngiliz markası Kangol, Metro'yu Türkiye'de üretimi olmayan spor şapkaların sahtesini sattığı gerekçesiyle mahkemeye veriyorİngilizlerin ünlü spor giyim markası Kangol, Türkiye'deki Metro Grossmarket'e "korsan mal satmak" suçlamasıyla dava açma hazırlığında. Korsan ya da sahte olarak nitelenen ürün ise üzerinde Kangol logosunun ve sevimli kangurusunun da yer aldığı spor şapkalar.
Konuyu köşemize ileten Kangol şapkalarının Türkiye distribütörü Kanguru'ya göre "bu durum tam bir skandal." Olay, geçen ayın ilk günlerinde Kozyatağı - Metro'da, üzerinde Kangol yazan şapkalar satıldığını tespit etmeleriyle başlamış. Aynı şapkalar Metro'nun ocak ayı için hazırlattığı (yanda gördüğünüz) katalogda da yer alıyor. Logo ve amblem tıpatıp aynı. Katalogda KDV'li fiyat 1 milyon 987 bin lira gözüküyor.
Kanguru'nun Genel Müdürü Kağan Gökalp'in verdiği bilgiye göre Kangol bayilerinde satılan en ucuz model 22.5 milyon lira. Kağan, Metro'yu bu şapkaları satarak hem tüketiciyi aldatmak, hem de haksız rekabet yaratmakla suçluyor. "Orijinal Kangol ürünleri satan bayilerimiz zor duruma düştü, Kangol imajı zedelendi. Metro'nun adına güvenip, ucuza Kangol bulduğunu sanan yüzlerce tüketici ise resmen kandırıldı" diyor.
Kanguru, avukatları aracılığıyla harekete geçerek Metro'daki şapkaları reyonlardan kaldırtmış. Ancak Metro'nun bu şapkaları nereden temin ettiği konusunda bilgi alamamışlar. Bu arada durumu İngiltere'deki merkeze de bildirmişler.
İngiltere'nin olaya el koyması ve bu arada konunun köşemize iletmesinin ardından durum biraz değişti. Kanguru yetkililerinin tesbitine göre Metro'da şu anda tek - tük orjinal Kangol şapkalar, diğer markaların arasına karıştırılıp satılıyormuş. Bu şapkalardan örnekler satın aldıklarını belirten Gökalp, "Bunlar eski distribütörün elinde kalan modeller. Sanıyorum bunu kendilerini aklamak için yaptılar. Ama önemli olan bizim elimizdeki korsan şapkalar" diyor.
Bu iddialara Metro cephesinden gelen yanıt ise biraz karışık. Arkadaşımız İlkay Özcan'ın sorularını yanıtlayan Metro kurumsal iletişim sorumlusu Rina Altaras ilk görüşmede, ellerindeki bütün malların orjinal olduğunu söylemiş ve "İngiltere'ye mal üreten bir firmadan ihraç fazlalarını aldık" demişti.
Oysa Kangol'un şapka olarak Türkiye'de üretimi yok. Tüm dünyaya İngiltere, Güney Afrika ve Çin'deki üç fabrikadan mal veriliyor. Zaten Metro yetkilisi de İlkay'la daha sonraki görüşmesinde, şapkaları eski distribütörden satın aldıklarını ifade etti.
Buna karşılık Metro'nun avukatı Ayhan Özge'nin imzasını taşıyan açıklamada ise Kangol marka ürünleri temin ettikleri şirketlerden, söz konusu malların orijinal olduğuna dair her türlü garanti ve taahhüt yazılarını aldıkları belirtiliyor. "Her türlü hukuki mülahazadan yoksun, gerçek dışı beyanların üzerine şiddetle karşılık vereceğimizi ve gerekli her türlü kanuni yollara başvuracağımızı, maddi ve manevi zararlarımızın tazmini yoluna gideceğimizi beyan ederiz," deniyor.
Bu olayın mahkemede biteceğine kuşku yok. Nitekim İngiliz Kangol firması da Sanders & Dempsey adlı hukuk bürosunu Metro'ya dava açması için görevlendirmiş bulunuyor.
Türk Telekom'dan Çin işkencesi
Ev numarası 8 ayda 2 kez, iş numarası ise 1 kez değiştirildi. Üstelik değiştirildiği bildirilen işyeri numarası, gazete ilanları verildikten sonra 1 ay çalışmadıBarajans'ın Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Göncü, mayıstan beri Türk Telekom'un zırt - pırt telefon numaralarını değiştirmesi yüzünden milyarlarca lira zarara uğradı. Bozulan sinirleri de cabası.
Göncü'nün hem evi, hem ofisi Levent'te. Gayrettepe Telekom, mayısta Göncü'nün evindeki 268'le başlayan telefon numarasını 324'le başlayan bir numarayla değiştirdi. Tam yeni numarayı eşe - dosta vermişken, aralık sonunda bir yazı daha geldi ve numaranın 4 Ocak'tan itibaren 351'le başlayan başka bir numarayla değiştirileceği bildirildi. Bu da yetmedi. Hızını alamayan Telekom bir yazı daha gönderdi ve yeni numaranın bir ay ertelemeyle 4 Şubat'tan itibaren kullanılabileceğini bildirdi.
Aynı yazı 17 Aralık'ta işyerine de gelmiş ve Göncü bu değişikliği duyurmak için gazete ilanları hazırlatmıştı. Yazıda yeni numaranın 12 Ocak'tan itibaren aktif hale geleceği bildiriliyordu. Ancak ev için verilen son numaranın bir ay ertelenmesi, Göncü'nün içine kurt düşürdü. Gayrettepe Telekom'dan numaranın 4 Şubat'a ertelenmesinin söz konusu olup olmadığını sordu. Yetkililerin 12 Ocak'ın kesin tarih olduğunu söylemeleri üzerine de 10 Ocak'ta değişikliği gazetelerin Türkiye baskılarına verdiği ilanlarla duyurdu. Ayrıca yüzlerce kişi ve kuruma da faks çekildi.
Gel gör ki, Türk Telekom sözünü tutmadı. 12 Ocak'ta yeni numara çalışmadı. Göncü'nün baştan tahmin ettiği gibi tarih 4 Şubat'a ertelenmişti ama telefonlar ancak 10 Şubat'ta devreye girdi.
Göncü, milyarlarca liralık ilanın ve faks başında harcanan zamanın boşa gittiğini hazmedemiyor, "Ben bu zararı kimden tahsil edeceğim?" diye soruyor.
Arkadaşımız İlkay Özcan'ın sorularını yanıtlayan Türk Telekom yetkililerine göre sorun, Etiler'deki santral inşaatının bir süre durdurulmasından kaynaklanıyor. Ayrıca inşaatın ruhsatının alınması ve trafo merkezinden elektrik kablosunun çekilmesi de bürokratik işlemler yüzünden gecikmiş. Tüm aboneleri mektupla bilgilendirdiklerini söyleyen Telekom yetkilileri, "Mektup eline ulaşmamış olabilir" diyorlar. Ancak Mustafa Göncü ilanları vermeden 1 - 2 gün önce kendilerini zaten aramış. Hiç olmazsa o zaman doğru bilgi verselerdi.
HP'nin ev tipi yazıcısına kartuş dayanmıyor
Yazıcının fiyatı piyasadakilerin üçte biri, ama kartuşlar piyasadakilerin 2 katına satılıyor"Son dönemde HP neredeyse tüm bilgisayar kampanyalarında HP 610 ink jet tipi yazıcıyı ya çok ucuza ya da bedavaya veriyor. Bizim bir HP 690 yazıcımız vardı. Artık iyice eskidiği ve tamir giderleri yeni bir makina kadar tuttuğu için bilgisayarcımızın tavsiyesiyle HP 610'lardan almaya karar verdik.
Ancak bir hafta içinde farkettik ki, HP 610'da kullanılan mürekkep kartuşların siyah olanı 20 ml, yani HP 690'da kullandığımız 40 ml'lik kartuşların yarısı kadar. Ama fiyatları ikisinin de aynı, 17 milyon lira! Renkli kartuşta ise bir farklılık yok.
İnancım o ki HP yazıcıyı neredeyse bedava verip kartuştan fazlasıyla para kazanmayı hedefliyor. Bunu elbette yapabilir, ancak kartuştaki mürekkep miktarını yarıya indirerek sürümü artırmak bir yol olmamalı. HP 610 alacak olanlar, cihaz parasını 1 - 2 ayda kartuşlarla fazlasıyla ödeyeceklerini, sonrasında kullanacakları her kartuş için de ortalama 18 doları sokağa atacaklarını bilmeliler."
Eskişehirli okurumuz Haluk Barlas'ın gönderdiği e - posta mesajı, cazip görünen bilgisayar kampanyaları açısından oldukça uyarıcı. Galiba özellikle de yan ürünler konusunda dikkatli olmak gerekiyor.
Okurumuzun ifade ettiğine göre bir kartuştan ortalama 200 sayfa çıkışı alınabiliyormuş.
Arkadaşımız İlkay Özcan'ın sorularını yanıtlayan HP yetkilileri ise 610'un evlere yönelik bir ürün olduğunu ve mürekkep kapasitesi daha az olan light kartuşla çalıştığını belirttiler. Ev tipi yazıcıların diğer yazıcılara göre üçte bir fiyata satıldığını söyleyen yetkililere göre 2 ürünün birebir karşılaştırılmasını yapmak doğru değil.
HP yetkilileri, fiyat konusunu da yine teknoloji farkına bağlayarak "Ayrı teknolojilerin ücretlendirilmesi de ayrıdır. Bu nedenle miktarları farklı olmasına karşın fiyatları yakın" diyorlar.
Ali Alta'nın davalık pantalonu
İstanbullu okurlarımızdan Hamdi Küçüktepe'nin Ali Alta Moda'dan 1800 marka (504 milyon lira) aldığı takım elbisesi mahkemelik oldu.
Aslında sorun Krizia marka takımın pantolonunda. Küçüktepe, ekim ayında aldığı pantolonun baldır kısmına gelen bölgede daha ikinci giyişte potlanma ve incelme meydana geldiğini söylüyor. Tabii ilk işi durumu mağazaya bildirmek olmuş. Ama kendi ifadesiyle "Siz bu elbiseyi kullanmayı bilmiyorsunuz", türü yanıtlarla karşılaşınca tüketici olarak hakkını Hakem Heyeti'nde aramayı denemiş.
Tüketici Hakem Heyeti de okurumuzu haklı bulmuş. Ali Alta Moda'nın okurumuzun parasını geri ödemesi gerektiği yönünde karar alınmış. Ancak biliyorsunuz, hakem heyetlerinin kararı tavsiye niteliğinde. Mahkeme kararı gibi bağlayıcı değil. Yine de satıcı ve üreticilerin çoğu bu kararlara saygı gösteriyorlar ve meseleyi daha fazla uzatmadan gereğini yerine getiriyorlar. Ama bu şekilde davranmayanlar da oluyor tabii. Ali Alta Moda da parayı iade etmek yerine konuyu avukatlarına havale etmeyi tercih etmiş.
Ali Alta Moda yetkilileri arkadaşımız Sinem Kütük'ün sorularını yanıtlamayı da reddettiler. Görünen o ki bu pantolon meselesi ancak mahkemede sonuçlanacak. Kendisini ciddi biçimde mağdur hisseden okurumuz da böyle olmasını istiyor artık. Elindeki en önemli koz ise tabii ki Tüketici Mahkemeleri'nde kanıt olarak kabul edilen hakem heyeti kararı.
Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr