Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları

Son haftaların bilançosundan seçmeler: 25 kişinin cayır cayır yanarak ölmesine mi yanalım, çocuğa çarpan servis şoförünün, kaçmak isterken çocuğun üzerinden bir kez daha geçerek ezmesine mi?

3 nisan tarihli gazetelerin birinci sayfalarında Şanlıurfa'nın Bilecik ilçesi yakınında meydana gelen o korkunç kaza vardı. Bir önceki gün yağış nedeniyle kayganlaşan yolda aşırı hız yapan İran plakalı otobüs, İranlı yolculara mezar olmuştu. Karşı yönden gelen kamyonla çarpışan otobüste, yolculara ait piknik tüplerin birbiri ardına patlaması sonucu 25 kişi yanarak can verdi. Tedbirsizlik ve cehaletin yürek parçalayan sonu...
Kurban Bayramı kazalarının en fecilerinden biri ise Kartal'da meydana geldi. Bayram sabahı bakkala giderken sarhoş bir kamyon şöförünün ezdiği 11 yaşındaki "Maviş" Sevda'nın ölümü trafikte birbirimize nasıl acımadığımızın en acı kanıtlarından biri olarak toplumsal hafızamıza kazıldı.
Yalnızca bayram tatilinin başından bu yana yol cinayetlerinde 134 kişi yaşamını yitirdi, 285 kişi de yaralandı.
Trafik kampanyamız süresince gazete ve televizyonlardan eksik olmayan kaza haberlerinin dökümü ise aslında bu olayların hiçbirinin gerçek anlamda kaza sayılamayacağını ortaya koyuyor. Neredeyse hepsinde yüzde yüz kusurlu olan bir taraf var. İşte kural tanımazlığımızın neden olduğu vahim tablo:
* 24 martta Bursa'da 3 arkadaşıyla dolaşmaya çıkan alkollü sürücü Hüseyin Abul, aşırı hız yapınca takla atarak dereye uçtu. Kazada alkollü sürücü kurtuldu, ancak arka koltukta oturan 2 arkadaşı boğularak öldüğü.
* Okul yolunda can veren 8 yaşındaki Arzu Akçay'ın ölümü, trafik cinayetlerinin çarpıcı örneklerinden. İlkokul öğrencisi Arzu, aşırı hız yapan bir servis şoförünün kurbanı oldu. Küçük kıza çarptığını farkeden şoför, kaçmak isterken geri manevra yapıp Arzu'nun bir kez daha üstünden geçince, Arzu yaşamını yitirdi.
* Bursa bağımsız milletvekili Cavit Çağlar, 14 martta Bursa'da bir kaza geçirdi. Aniden yola çıkan bir kamyon, Çağlar'ın içinde bulunduğu Mercedes'e yandan çarptı. Otomobilin kapısında 500 milyon liralık hasar meydana geldi. Gazetelerde yer alan haberlere göre, olay anında yolun sakin olması ve en önemlisi karşı yönden bir aracın gelmemesi Çağlar'ı ciddi bir tehlikeden kurtardı. Bana göre Çağlar'ın içinde bulunduğu arabanın Mercedes gibi dayanıklı ve sağlam bir otomobil oluşu da, tehlike riskini önemli ölçüde azaltan etkenlerden biri oldu.
* 16 martta Adana'da meydana gelen korkunç bir kazada ortalık yine kan gölüne döndü. Trafik polisini görünce aniden kemer takmaya kalkışan şoför, bariyerlere bindirdi ve hem kendisinin, hem de oğlunun ölümüne neden oldu. Eşi ağır yaralandı. Aynı gün Türkiye'nin diğer bölgelerindeki trafik kazalarında toplam 7 kişi hayatını kaybetti.
* 19 martta İstanbul - Avcılar'da bir arkadaşından aldığı emanet arabayla gezintiye çıkan Serkan Buzunoğlu, aniden U dönüşü yapınca, aynı şeritte seyreden bir kamyonetle çarpıştı. Paramparça olan kamyonetin sürücüsü olay yerinde yaşamını yitirirken, kamyonetteki 2 kişi de ağır yaralandı. Hatalı dönüş yaparak ortalığı kan gölüne çeviren Serkan Buzunoğlu ise kazayı yara almadan atlattı.
* Ankara'da 21 mart gecesi daha önce alkollü araç kullanmaktan 2 kez ehliyeti alıkonulan İlhami Erikel, dolmuş bekleyen yayaların arasına daldı. Olay gecesi de alkollü olduğu saptanan Erikel, bir yayaya çarparak ağır yaraladı. Daha sonra yol kenarında bekleyen bir taksiye çarpan sarhoş sürücü, taksiyle otomobil arasında kalan Üçler Kılıç'ın ölümüne neden oldu.
* 22 martta Konya - Ankara yolunda meydana gelen zincirleme kazada 3 kamyon birbirine girdi. Kazada bir kişi öldü, üç kişi de ağır yaralandı. Kamyonun içinde feci biçimde sıkışan Haydar Şıklı'nın cesedini kurtarma ekipleri 3 saatte çıkarabildiler. Aynı gün Bolu'da Serdar Şahin adlı bir sürücü, 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Toygun Toprak'a çarparak ölümüne neden oldu.
* Türkiye Gazetesi muhabirlerinden Ahsen Çetiner 28 mart günü görev nedeniyle Bolu'ya giderken bulunduğu yolcu otobüsünün İnegöl yakınlarında yol kenarına park etmekte olan bir kamyona çarpması yüzünden hayatını kaybetti. Aynı kazada Çetiner'le birlikte 1 kişi daha ölürken, 5 kişi de yaralandı.
* 29 martta yeni aldığı arabasıyla arkadaşlarıyla eğlenmeye giden Hüseyin Atmaca, Kağıthane'de yokuş aşağı inerken aşırı alkolün etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybedince park halindeki kamyona çarptı. Kazada Atmaca ölürken, arabadaki 2 kişi yaralandı.
* 30 martta Gaziantep - İslahiye girişinde önce yol kenarında duran askeri araca çarpan tır, arkasından yol kontrolü yapan askerlere çarptı. 2 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı. Olayda kazayı görüntülerken kendi otomobilleri de kaza yapan NTV muhabiriyle kameraman da yaralandı.
* Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polisleri taşıyan midibüs 31 mart günü Boğaziçi Köprüsü girişinde önünde giden aynı şubeye bağlı sivil otobüse arkadan çarpınca 22 polis yaralandı.
* TRT'nin ilk spikerlerinden 64 yaşındaki Şenel Kıran 31 mart sabahı direksiyon kontrolünü kaybederek Turan Güneş bulvarındaki orta refüjdeki direğe çarptı ve hayatını kaybetti.
* Eski Londra büyükelçisi Rahmi Gümrükçüoğlu 6 aralıkta yürüyüş yaparken bir otomobilinin kaldırıma çıkması yüzünden 4 aydır yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyordu. Gümrükçüoğlu'nu 1 nisanda kaybettik.
* Kahramanmaraş'tan Kayseri'ye doğru giden kamyon sürücüsü karşı yönden gelen akrabasıyla selamlaşmak isteyince 2 araç kafa kafaya çarpıştı. 3 nisanda meydana gelen kazada sürücülerden biri ölürken, diğeri ağır yaralandı.
* İzmir'de arkadaşlarıyla içkili eğlenceden dönen Turgutlu Belediyesi'nin MHP'li meclis üyesi Hasan Dural direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçti ve bir otomobille çarpıştı. Dural ve arkadaşları yaralanırken, diğer araçtaki kişilerden biri öldü.
* Bayram sabahı bakkala giden 11 yaşındaki Sevda Akçay, ayakta bile duramayacak kadar alkollü olan Mehmet Ali Salman'ın kullandığı kamyonun tekerlekleri arasında can verdi.
* Alkollü araç kullanan Memduh Küçükcan, eşiyle birlikte bayram ziyaretinden dönen Trafik Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Ali Özer'in ölümüne, eşinin de ağır yaralanmasına neden oldu.
"Ben 20 şubat 1986'da trafik terörüne 19 yaşındaki İTÜ öğrencisi oğlunu kurban veren bir anneyim. Bu terörün tek suçlusu olarak oğlumun ölümüne neden olan kamyon şoförünü değil, bu memlekete hiçbir düzen, kural, ciddi bir yasa getirmeyenleri görüyorum. Şu son yasayı bile çıkarmakta çok zorlandılar. Uygulanmayan, sürekli kontrollerle işlerlik kazandırılmayan yasanın hiçbir önemi yok.
İzmir'de Trafik Kazalarını Önleme Derneği kurduk. Binlerce imza topladık. Ciddi bir yasanın çıkarılması için imzalarımızı meclise götürmek istedik. Bu konuda birçok milletvekiliyle görüştük. İmzalarımızı Meclis'e götürmemezi sağlayacaklarını söylediler. Fakat bizi yıllarca oyaladılar. Artık bu konuda hiçbir ümidim kalmadı."
Aynur Korzay - İzmir
1989 yılında Eskişehir Barosu'nda başkanlık yaptığı dönemde ehliyet verilme sürecinin yeniden gözden geçirilmesi için imza kampanyası başlatan avukat Akın Çamoğlu, şu noktalara dikkat çekiyor:
"* Özel dersaneler aracılığıyla ehliyet verilmesi uygulaması kaldırılmalı. Ehliyet, tüm eksikliklerine rağmen Emniyet tarafından yapılacak sınav sonucu verilmeli.
* Sarhoş olarak araç kullanan sürücülere verilen hapis cezası neden kaldırıldı? Tüm ülkelerde olduğu gibi içkili araç kullanan her sürücü hapse atılmalı.
* Ehliyet almak için en az orta okul mezunu olma şartı getirilmeli.
* Trafik denetimi yapan görevlilerin yeterli alt eğitimi yapılmalı, sorunları öncelikle çözülmeli."
ABD'den e - posta gönderen Nedim Albayrak, ehliyet almanın Amerika'da belki Türkiye'den daha kolay olduğunu, buna karşılık polisin trafikte kural ihlal edenlerin gözünün yaşına bakmadığını belirtiyor:
"Amerika'da da sınav 5 - 10 dakika kadar sürer ve bu işi bir polis yapar. Yanınıza oturur ve size sadece nereye gideceğinizi söyler. Siz trafik kuralları neyse uyarak gidersiniz. Bu iş trafiğe açık yollarda yapılır. Ve açık söyleyeyim, Amerika'da ehliyet almak, Türkiye'dekinden 100 defa kolay. Laf olsun diye bir de 20 sorulu yazılı sınav alırsınız.
Yani esas mesele ehliyeti vermek değil. Çünkü yola çıkınca polis gözünüzün yaşına bakmaz. En küçük hatanızda 100 - 200 dolar ceza ödersiniz.
İkinci seferinde mahkemeye gidersiniz. Saatlerce bekletirler ki, aklınız başınıza gelsin. Bir sürü para ödetirler ki, bir daha yapmayasın. Üstüne üstlük mahkeme parası da size aittir. Bir 500 dolar da orada ödediniz mi, bir daha hız sınırını da aşmazsınız, kırmızı ışıkta da geçmezsiniz."
"Trafik kazalarının önlenmesi için gösterdiğiniz çabayı destekliyorum.
Trafik ve erozyon (yanlış ve amaç dışı toprak kullanımı) gibi hepimizin yaşamını birinci dereceden etkileyen sorunların (cinayetlerin), tüm medyada her gün belli hacim ve zaman ayrılarak, somut olaylarla işlenmesinin yaşamsal önemi olduğuna inanıyorum.
Tüm medya patronlarını, yazar ve çalışanlarını da bu bilince erişmeye çağırıyorum."
Hakan Bezirci - İstanbul



Yazara E-Posta: M.Tamer@milliyet.com.tr