Yeşil sahalardan engin maviye…

Milli Takım ve Galatasaray’ın kaptanı Cüneyt Tanman, yeşil sahalardan sonra şimdi de mavi denizlerde kaptanlığa devam ediyor. Yedi yıl önce başladığı yelkencilikte epey yer dolaşmış. Teknesini Fransa’dan alıp Türkiye’ye kendi getirmiş. Kuzey Ege’den başlayıp Güney’e kadar tüm Yunan Adaları’nı dolaşmış

Çoğu kişi iş güç nedeniyle ağustos ya da eylülde deniz sezonunu kapatmak zorunda kalır. Bana göre de denizin en güzel zamanları eylül, ekim ve kasım aylarıdır. Sezonun son ayını değerlendirmek için gazeteci arkadaşlarım Kenan Sönmez ve Mehmet Tezkan ile birlikte Göcek ve Fethiye civarını dolaştık. Bu gezi esnasında bir dönemin ünlü futbolcusu Cüneyt Tanman ile tanıştım. Milli Takım ve Galatasaray’ın kaptanlığını yapan Cüneyt Tanman’ı oynadığı futbolun yanı sıra centilmenliği ile de beğenerek izlerdim. Yeni tanışıp öğrendim ki, Tanman yeşil sahalardan sonra, mavi denizlerde kaptanlığa başlamış.
Satın aldığı tekneyi Fransa’dan Türkiye’ye eşiyle birlikte kendisi getirmiş. Geçtiğimiz yaz İstanbul’dan demir alıp Kuzey Ege’de Yunanistan’ın Kavala’sından başlayıp tüm Kuzey ve Orta Ege adalarını dolaşıp Bodrum Turgutreis’ten Türkiye’ye giriş yapmış.
Cüneyt Kaptan, denizciliğe yedi yıl önce 32 feet (10 metre) bir yelkenli ile başlamış. Şu anda kullandığı tekne 40 feet (12 metre) boyunda mütevazı bir yelkenli. Tekneyi tek başına kullanıp gayet usta bir manevrayla gelip yanımıza yanaştı.
Futbolculuk zor bir meslek… 30-34 yaşında emekli oluyorsun. Futbolu bıraktıktan sonra teknik adam olarak hayata devam etmek de var ama bu da her futbolcu için mümkün değil. Çoğu kişinin emekliliğinde bir sahil kasabası ya da küçük bir tekne ile balığa çıkmak vardır. Ben hiçbir futbolcuyu, futbolu bıraktıktan sonra denizci olarak tanımadım. Cüneyt Tanman bu konuda bir ilk. Yeni futbolcu arkadaşlarına denizcilik konusunda öğütlerini soruyorum.
“Şimdiki yıldız futbolcular iyi para kazanıp çok iyi şartlarda yaşıyorlar. Büyük evlerde eşlerinin yanında yardımcı, çocuklarının dadısı ile birlikte yaşıyorlar. Bizim kullandığımız yelkenli teknenin iki üç misli üstünde fiyatlı lüks otomobillere biniyorlar. Böyle bir hayata gelemezler. Küçük bir tekneye binip bu zahmetlere katlanamazlar.
Bazı genç futbolcu arkadaşlarımı duyuyorum. Kaptanı ve aşçısı olan büyük motor yatlara bakıyorlar.”
Cüneyt Kaptan’a deniz hayatında yaşadıklarını soruyorum.
“Tekneyi Fransa’dan alıp Türkiye’ye getirdim. Akdeniz’i dolaştım, gezdim. Bizim kıyılar gibisi yok. Bir de Yunan Adaları. Bu bölgenin kıymetini bilmemiz, temiz tutmamız, doğaya ve çevreye gözümüz gibi bakmamız lazım. Ege’de yaptığım bazı gözlemlerim var. Daha önce bir yerde, Gökçeada’da gümrük olduğunu ve buradan yurt dışına çıkış yapılabildiğini okumuştum. Gökçeada’ya geldim, ama çıkış yapılamıyormuş. Feribotla Çanakkale’ye geçtim. Liman Başkanlığı Gümrük’te işimizi hallettik ama tüm Çanakkale’de sadece bir tane pasaport polisi varmış ve onu bulmak ve çıkış işlemi yapmak dört saat sürdü. Gökçeada gibi, Türkiye’nin
en uç noktasında bir sınır ve gümrük kapısı olmaması üzücü bir durum.”
Cüneyt Tanman’ın teknesini incelerken kıç güvertede balık avlamak için olta takımlarının hazır olduğunu görüyorum. Balık ve ahtapot avlama konusunda epey şanslı olduğunu söylüyor. “Peki pişirme?” diye soruyorum.
O konuda da iddialı olduğunu söylüyor. Kendisinden bir de ahtapot tarifi alıyorum.

Sezonun sonuna
doğru Göcek notları

Kasım ayında Göcek
ve Fethiye şahane. Su pırıl pırıl ve denize giriyoruz. Göcek’ten sonraki rotamız Fethiye… Tekneyi Yat Klasik Oteli’nin iskelesine bağladık. Kayaköy’ü dolaştık, akşam da balık pazarında güzel balık ve
karides yedik.
Göcek’te dolaşan Türk teknesi çok az. Ancak yabancılar en güzel mevsimi biliyorlar. Akşam Göbün’de Muammer
ve Metin Önder kardeşlerin işlettiği restoranın iskelesi tamamen dolmuştu. Sadece üç Türk teknesi vardı. Gerisi olduğu gibi turist. Metin Önder’le birlikte mutfağa girdim. Ben ahtapot salatası
ve sebzeli balık kafası suyunda lagos buğulama yaptım, Metin de güveçte şahane bir ahtapot, kalamar ve karides pişirdi.
Turmepa Göcek’te bu yıl başarılı işler yaptı. Sıvı atık
ve çöp toplama tekneleri
31 Ekim’e kadar çalıştı. Buradaki çöp toplama ihalesi
31 Ekim tarihine kadar yapılmış. 1 Kasım’dan itibaren tekneler karaya alınmış. Ancak burada sezon Kasım sonuna kadar devam ediyor. 7 Kasım-
10 Kasım arası, Göcek Yarış Haftası da düzenleniyor.
Keşke bu ihale 15 Kasım’a kadar yapılsaymış.
İşin kötüsü şu: Koylarda çöp toplama konteynerleri duruyor. Bu konteynerler orada olduğu için, insanlar burada çöplerin toplandığını sanıp çöplerini atıyorlar. Başta domuzlar olmak üzere hayvanlar çöpleri dağıtıyor. Yağmurlarla birlikte de bu çöpler denize gidiyor. Göcek Körfezi, iki ayrı belediyenin sorumluluğunda… Göcek ve Dalaman… Her iki belediye başkanımıza da rica ediyorum. Çöpleri toplamasanız bile bari konteynerleri oradan kaldırın. Bu takdirde insanlar oraya çöp bırakmazlar… Bu arada Sahil Güvenlik Botu’nun Turmepa’nın sıvı atık alım teknesini denetlemeye almasını da pek anlayamadım.

Göbün’de Mumammer Önder kış boyunca açık. Bilenler her mevsim Muammer ve Metin kardeşlerin iskelesine bağlanıp leziz yemeklerini tadıyorlar

Cüneyt Tanman, 40 feet (12 metre) boyunda mütevazı bir yelkenli kullanıyor. Balıkçılık konusunda da oldukça iddialı. Avlanması en zor balık olan kılıç da avlamış.

KASIM AYI FIRTINA TAKVİMİ
2 Kasım Kuş Geçimi Fırtınası
7 Kasım Fırtına
11 Kasım Mevsimsiz sıcaklar
12 Kasım Lodos Fırtınası
17 Kasım Koç Katımı Fırtınası
24 Kasım Ülker Dönümü Fırtınası

KAPTANIN MUTFAĞINDAN

Cüneyt Kaptan’ın şeftalili ahtapotu
Cüneyt Tanman, avladığı balık ve ahtapotları her seferinde farklı lezzetlerle pişirdiğini söylüyor. Bana anlattığı şeftalili ahtapot oldukça ilginç geldi. Ahtapotu, bir gün güneşte kurutuyor. Ertesi gün düdüklü tencerede çok az su, zeytinyağı, kekik, karabiber ve olgunlaşmış şeftali ile 35 dakika kadar kaynatıyor. Pişirme esnasında şeftali püre haline geliyor. Şeftaliyi iyice ezip pişirme suyu ve zeytinyağı ile bir sos hazırlıyor ve vantuzları ile birlikte servis yapıyor.