Birinci marangoz, "500 milyon liraya olur bu iş" demiş. "Malzeme 200 milyon, işçilik 200 milyon, 100 milyon da kâr."Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:"Siz aynı işi kaça yaparsınız?""2.5 milyar lira...""Nasıl olur bu kadar fiyat farkı?""1 milyar bana, 1 milyar size" demiş ikinci marangoz, "500 milyonu da bu arkadaşa veririz, kapıyı yapar."Bu fıkrayı geçen gün İrfan Öztürk adlı okuyucudan aldım. Bürokratın ihaleyi kime verdiği fıkrada yok. Ama fıkranın başlığının "AKP usulü ihale" olduğuna göre, açık. İşte bu günleri de gördünüz Sayın Başbakan. Hükümetinizin yolsuzlukları artık fıkralara konu oldu.Oysa siz, "Bize Ak Parti bile demek istemiyorlar" diye kızıyordunuz. "Dokunulmazlıkları kaldıracağız" kampanyasıyla seçimi kazanmıştınız. Halk köhne partileri ve yolsuzluğa bulaşmış politikacıları kovup sizi çoğunlukla iktidara getirdi. Ama siz hemen "Dokunulmazlıklar önceliğimiz değildir" deyiverdiniz. Ardından hortumları önlemek için IMF ve Dünya Bankası'nın baskısıyla, çıkarılan ihale yasasını değiştirmeye başladınız. Ahbap çavuşlara ihale dağıtmak kolay olsun diye.Her şey, yeni bir iştahla, eskilerin bıraktığı yerden devam etti. Meclis Genel Kurul salonunun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş, fiyat istemiş. Hiç rahatsız olmadınız mı ihale yasasını tekrar tekrar delerken?Durmadan ihalesiz iş veriliyor. Boru hattı projeleri. Barajlar. Belediyeler ihaleyle iş vermeyi unuttu. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun proton hızlandırıcısı işini Belçikalılar hangi ihale sonucunda aldı? Sigara ve alkollü içkilere yapıştırılacak bandrolleri üretecek firmanın hangisi olduğunun ihaleye çıkılmadan belli olduğu doğru mu? AKP'ye AK Parti denemez Sayın Başbakan. Çünkü kapkara oldu. Ama gene de haksızlık etmeyelim. Fıkrayı anlattığım bankacı bir arkadaşım, "Güzelmiş vallahi. Duymamıştım"dedi. "Demode olacak bir hikâye hiç değil. Her hükümet döneminde, maşallah, kullanılabilir."Eskiden ihaleleri beyaz Türkler kazanıyordu. Şimdi yeşil Türkler yiyor. MHP kazanırsa sıra kızıl Türklere gelir.Ustamız Çetin Altan'ın klasik deyimiyle, "Ne düzen değişir ne de düzülenler."Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere yarın leyleklerle beraber güneye gidiyorum. İki hafta sonra görüşmek ümidiyle. mmunir@milliyet.com.tr Şimdi Yeşil Türkler yiyor