Hilmi Güler’in bu işin altından kalkamayacağı ortaya çıkınca Başbakan Tayyip Erdoğan, Enerji Bakanlığı’na Kayseri Milletvekili Taner Yıldız’ı getirdi. Müsteşarlığa Özelleştirme İdaresinin başarılı Başkanı Metin Kilci atandı. Deneyimli bürokrat Sefa Sadık Aydın nükleerden sorumlu müsteşar yardımcısı oldu. Hepsiyle Ankara’da konuştum. Edindiğim izlenim bu üçlünün parçaları toplamaya ve nükleer politikayı doğru yöne çekmeye başladığı. Bir öncenin karakteristiği, palavra bırakıldı. Eksikleri, zaafları bilen mütevazı tonla konuşan ekip oluştu.
“Çok bilen bir ekiple yola çıkmadık,” diyor Yıldız. “Zaaflarımızı itiraf edecek kadar güçlüyüz. Asarız keseriz demiyoruz.” Ama kendine çok güveniyor: “Kapıya ‘nükleer müzakere yapılır’ tabelası asabiliriz” diyor.
Eğitilmiş personelin önemini kavramış vaziyette. Bakan Hacettepe Üniversitesi ile nükleer mühendis ve fizikçi yetiştirme konusunda anlaşmaya vardı. Her yıl 60 kişi Rusya’da eğitim görecek. “Santral çalışmaya başladığında teknisyenden mühendise 500 kişilik kadromuz olacak” diyor Yıldız.
Kilci uluslararası deneyimde danışman kiralamak üzere ihale açmaya hazırlanarak büyük boşluğu doldurma gayretinde. Önde gelen şirketler ile görüşmeler yaptı.
İhaleyle danışman bulunacak
“Esas sorunumuz danışmanımız olmamasıydı” dedi bana. “Birkaç ay içinde ihale açacağız. TAEK (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) ile biz danışman tutacağız. ‘In house’ danışman olacak. Bir tanesi TAEK’le lisans başvurularını değerlendirecek. Bakanlık için de ekonomik ve hukuki konulara vakıf danışman istiyoruz.” Bir başka zaafa değinerek “TAEK’in lisanslama kapasitesini ciddi bir şekilde düzelteceğiz” diyor. “TAEK seçimlerden sonra düzenleyici kurum ve araştırma enstitüsü olarak ikiye bölünecek.” Türkiye henüz denenmiş bir örneği olmayan Rus VVER 1200 reaktörünü seçti.
“Bunu riskli bulmuyor musunuz?” sorusuna “Hayır” dedi Kilci. “Denenmemiş olduğu doğru ancak eylülde (Rusya’da bu tip bir santral) faaliyete geçecek. Teknolojik kaygımız yok. Dünyada halen yapılan bütün santraller istisnasız yeni.
“Rusların Almanya’dan sonra en büyük doğalgaz alıcısıyız. Yüzde 60’ını Ruslardan alıyoruz. Nükleer santral dolayısıyla getirip Mersin Akkuyu’da 20 milyar doları toprağa gömecekler. Benim riskim onlara araziyi vermek.” Kilci’ye göre, Ruslar, “muhtemelen gelecek ay” sahada fiziksel çalışmalara başlayacaklar. Önce sismik ve jeolojik etütler, “çok derin sondajlar” yapılacak. Lisans başvurusunun 6-12 ay içinde yapılması beklenmekte.
Temel ne zaman atılabilir? “En iyi ihtimalle önümüzdeki yılın sonunda ilk çimentoyu koymak mümkün olacak” diyor Kilci. Kilci birçok eksiklerin olduğunu kabul ediyor. “Fahiş hatalar oldu” diyor. “Zaman, kaynak kaybı. Bu işler çok öncelerde yapılmalıydı. G. Kore ile aynı zamanda, 1950’lerde başladık. Gevşek, aymaz davranmışız. Onların eğitime gönderdikleri geri gelip santral kurdu. Bizim gönderdiklerimiz Amerikan üniversitelerinde çalışıyor.” İşi iş başında öğrenmenin Türkiye’ye daha çok uyduğunu belirtiyor. “Belki bunu yaşamamız gerekiyor. Bizim yapımıza uygun olan bu. Depremle ilgili bütün birikimimizi depremden sonra kazandık. Bu gerçeği kabullenmemiz lazım. Beş yüz yıldır depremi tanıyan bir ülkeyiz. Ama inşaatlarda deprem standartlarını geliştirmek ancak (büyük İzmit depreminden sonra) oldu. Biz ilk kez yapıyoruz ama nükleer santral dünyada ilk kez yapılan bir şey değil. Öncelikle var olanı birebir almamız gerekiyor. Daha sonra kesinlikle kendi teknolojimizi geliştirmek istiyoruz. Hata yapma lüksümüz yok. Sıfır risk olması gerek.”
Ama nükleerde sıfır risk diye bir şey yok. Tersine, dikkat, titizlik ve güvenlik kültürü zayıf Türkiye nükleer santral işine girmekle tarihinin en büyük riskini alıyor olabilir.
YARIN: NÜKLEERLE “YARDIM VE YATAKLIK KÜLTÜRÜ” AYNI YATAKTA