Japonya’da Fukuşima nükleer santralında meydana gelen felaketin nedenlerinden biri firma, denetleyici kurum ve politikacılar arasındaki sıkı fıkı ilişkilerdir. Bu ilişkiler nedeniyle işletici firma TEPCO tarafından santralda yapılması gereken tamiratlar ya yapılmadı ya da zamanında yapılmadı. Arızalar gizlendi. Sahte raporlar düzenlendi. Denetleyici kurum ve politikacılar yalanlara göz yumdu. Bu “yardım ve yataklık” kültürünün yarattığı zaaf nükleer santralı ilk karşılaştığı felaket karşısında felç etti.
Aynı tehlike bizde kat be kat daha büyüktür.
Bizdeki yönetim kültürü Japonya’dakinden farksız değildir. Şeffaflık değil gizlilik, görüş alışverişi değil tepeden emir geçerlidir. Bizde de bağımsızlık geleneği yoktur. Olsaydı, Elektrik ve Telekom gibi bağımsız olması gereken kurumlar bu kadar hükümetlerin dümen suyunda olmazlardı. Tüketicinin değil içinde faaliyette bulundukları sektörlerdeki büyük firmaların çıkarı için çalışmazlardı.
Denetleyici daha yok
Kaldı ki, bizde, bırakın bağımsızlığı, nükleer santral denetleyecek Nükleer Düzenleme Kurulu halen kurulmamıştır. Denetlemenin esaslarının ne olduğunu belirten yönetmelikler de, yeterli donanıma sahip denetçiler de yoktur.
Olması gereken başka birçok şeyin yerinde esneyen bir boşluk var. Bunun anlamı, Rusların santralı, Türkiye’nin denetimi dışında yapacağıdır.
Enerji duayenlerinden Behçet Yücel’in sözleri ile “Türkiye’nin elindeki olanaklarla imalat ve yapım hatalarını tespit etmesi mümkün değildir.”
Türkiye ile Rusya arasında Mersin Akkuyu’da bir nükleer santral kurulmasına dair anlaşmada Rus tarafının “alması gerekli” birçok “belge, izin, lisans, rıza ve onay”dan bahsediliyor. Ama ne bunları verecek kurum var ne de ilgili kanun ve düzenlemeler. O zaman bu belgeler neye göre verilecek?
Kurulmamış kurul, yazılmamış yönetmenliklerle ve olmayan deneticilerle Rusların ne yaptığı veya yapmadığını kim kontrol edip Türkiye’yi muhtemel bir felaketten koruyacak?
Denetimsiz nükleer santralın polisi olmayan bir devletten farkı yoktur.
Rusların bütün güvenlik önlemlerini almayacaklarına ve titizlikle çalışmayacaklarına inanmak için neden yok.
Dini, imanı para
Ama kendi kendilerini denetleyeceklerini farz etmek akılsızlıkların en büyüğüdür.
Santral işleticisinin birinci gayesi kârdır, güvenlik değil. İşleri sıkı tutmak, en ufak arızada veya aşınma tespitinde santralı tamire almak pahalı bir iştir. Sadece Japonya’da değil diğer ülkelerde de su yüzüne çıkan olaylar gösteriyor ki nükleer santral işleticilerinin kâr güdüsü güvenlik kaygılarının fersah fersah önündedir. Rusların farklı olduğunu sanmak saflıktır.
“Büyük şirketler ne kadar sıkı kontrol edilirse edilsin çıkarını ön planda tutmaya çalışır” diyor bu işleri iyi bilen Yücel.
Nükleer enerji endüstrisinin dini imanı paradır. Para da o kadar çoktur ki bürokratlar da politikacılar da susturulabilir. Ta ki felaket Fukuşima’da olduğu gibi gizlenemez hale gelinceye, bütün geçmişin kirli çamaşırları ortaya dökülünceye kadar.
YARIN: DÜŞMEYEN UÇAK, KAZA YAPMAYACAK
NÜKLEER SANTRAL KURULAMAZ