Gül'ün imzalamayı geciktirmesini yasayı Meclis'e iade edeceği şeklinde yorumlayanlar kadar saf değildim. Tabii imzalayacaktı. O ve Erdoğan aynı İslamcı politika hücresinin klonlarıdır. Gündemleri, Türkiye için emelleri ikizdir. Birinin masaya koyduğu yasayı özellikle dinciler için dönemeç olan bu konuda diğerinin çöp tenekesine atmasını beklemek gerçekçi değildi.İmzalayacaktı, tabii, ama yasaya karşı olanlara konuyu yansız ve derin bir tefekküre tabi tutuyor izlenimini vermek istedi. Ama, doğrusu, Gül'ün bu kadar oportünist ve sinik olabileceğini düşünmemiştim. Cumhurbaşkanı olarak Gül ordunun da başkomutanıdır. Sınır ötesi harekâtın ne zaman yapılacağını günlerce önceden biliyordu. Yasayı, pekâlâ, harekâttan önce de imzalayabilirdi. Ama bekletti, bekletti, bekletti ve üst üste, aynı zamana denk getirdi. O, yasaya karşı olan sivil toplum kuruluşlarına itirazlarını kendisine yüz yüze açıklama olanağı tanımak istediği için zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Kusura bakılmasın, ben buna bir miligram inanmıyorum.İmzasının yaratacağı etkinin tank ve top gürültüleri, göğü yırtan uçak sesleri, yaralanan askerlerin çığlıkları tarafından bastırılacağı anı bekledi. Bu zamanlamada akıl almaz bir duyarsızlık ve zarafetsizlik var.Ama zarafet ve duyarlılık AKP'nin siyasi kelime haznesinde mevcut mu idi ki? Borsa kapanmış. Gazetelerin taşra baskıları matbaaya yollanmış. Türkiye endişeyle sınır ötesi harekâtı izliyor. Cumhurbaşkanı üniversitelerde türban yasağını kaldıran yasayı imzaladığını açıklıyor. Türbana gelince. Ben Osmanlı ve İngilizin hoşgörü rahlesinde tedris görmüş bir toplumdan geliyorum. Ayyaş amcamın kapısında boş konyak şişeleri biriken odasının üstündeki katta ninem günde beş rekat namaz kılardı. Annem ramazanlarda arkadaşlarıyla yürüyerek mahallemizdeki camiye akşam namazına giderdi. Benim gittiğim okulda her sabah duadan sonra derse başlardık ve cumaları okul Müslüman çocukları namaza gitsin diye erken tatil olurdu. Sadece bayram değil, diğer bazı kutsal günler de resmi tatildi.Din, başka birçok şey gibi, hayatımızın üzerinde konuşulmadan kabul edilmiş gerçeklerinden biriydi. Kimse kimsenin inancına müdahale etmezdi.Türkiye ne yazık bu olgunluktan ve hoşgörü kültüründen uzaktır. AKP'nin öze değil şekle, ritüele dayalı, birleştiren değil daha çok bölen anlayışı da buna dahildir. Onun için, Sayın Cumurbaşkanı: Tank ve top gürültüleri dinecek, uçaklar üslerine geri dönecek, yaralanan askerler iyileşecek, ama sizin attığınız bu imzanın yankısı kolay kolay kaybolmayacak. mmunir@milliyet.com.tr Bu imzanın yankısı sürecek