Metin Toker

Metin Toker

Tüm Yazıları

Metin TOKER

GEÇENLERDE "Radikal"de Hakkı Devrim güzel bir gazetecilik yaptı. Hani "islami basın" var ya; Refahyoldan bu yana Çiller'i de tutan? Bir de "kartel basını" bulunuyor; bildiğimiz, bizim basın. Hakkı Devrim islami basından, kendi yayınlarına referans - yahut doğruluğuna şahit - diye gösterdiği kartel basını mensuplarının bir listesini çıkarmış. İlgiyle okunan Cihannüma sütununda onu verdi. Biri, her türlü basının yüzkarası; fütursuz yağdanlıkların prototipi. Bir başkası, zararsız bir zırdeli. Arkadan tehlikeli bir süper - manyak. Bir iki tane daha, o sınıflardan isim.. Benim bir tezim vardır: Gazeteciliğe girerken diploma aranmazsa da akli dengesinin yerinde bulunduğuna dair bir doktor raporu şart olmalıdır. Hasan Pulur vaktiyle kimin düşünülerek bu tezin doğduğunu bilir de, hep güleriz. Sonraları o kadar çoğaldılar ki..
Ama Hakkı Devrim'in listesinde asıl, bir belirli - ve çarpık - demokrasi anlayışının entel şampiyonları dikkati çekiyor. "Demokrasiyi amaç değil, islami devleti totalitarizmini gerçekleştirmek için araç" saydıklarını açıktan ilan edenlere siyasi faaliyet imkanı tanınmasını demokrasi sayanlar.. Allahtan Almanlar nazizmi, İtalyanlar Mussolini faşizmini hortlatmak isteyenlere karşı böyle müsamahalı değiller.
Listede tabii Sevr'i "halkların kimlik haklarının savunucusu", Lozan'ı ise bu hakların katili ilan eden, çoğu 2. cumhuriyetçi yazarlar baş köşede.
Ama onlar bizim basının, hani "kartel basını" diye küçümsenmek istenen hür basındaki toleransın reddedilmez delilleri değil midirler?
Öteki basında, islami basında siz Darwin nazariyesinin "belki doğru olabileceğini ima etme"ye kalkışın da, görünüz başınıza gelecekleri.. Cennetin varlığı hakkında şüphe söyleyen Papaya bile ateş püskürmediler mi?
* * *
BİR harika yazı da Cihannüma'nın hemen yanında, Mine G.'nin sütununda çıktı. Mine G. "aklı apış arasında", biri erkek biri kadın iki yazarı öyle bir gırgıra alıyordu ki, bayıldım. Mizah o kadar güzel, tarif yerindeydi ki, bir, isimleri eksikti. Böyle konular hafif yazılarda kırk yılda bir ele alınsa pek ala hoşa gidebilir. Ama, hor görün! Maazallah..
Sadece onlar mı? Bir de "abuk yazma" modası çıktı. Magazin ilavelerinde olsa, neyse.. Gazetenin ortasında. Kim daha abuk yazacak diye adeta yarış başladı. "Abuk okuyucu sayısı arttı da, ondan" diyeceğim ama, bakıyorum bunlar, okuyucudan ziyade genel yayın müdürlerini tavlama peşindeler. Eee, onlar da insan: Kendilerinden bahsedilmesinden her halde onlar da hoşlanıyorlar ki yeşil ışığı sarıya bile çevirmiyorlar.
* * *
DİKKAT ettiniz mi? Cuma günü iki büyük gazete aynı konuyu başlık yapmışlardı. Hürriyet "Bize örnek olsun", Sabah "Asıl fark bu" diye Amerikalı bir eski Bakanın küçük hediyeler kabul etmesi yüzünden başının derde girdiğini haber veriyorlardı. Sabah "ABD'de eski Bakan hakkında hediye maç bileti aldığı için ağır hapis talebiyle dava açıldı. Bizde ise.." diyordu.
Kınadığı, politikacılardı. Ben ise bazı köşe yazılarını okuduğumda yüzümün kızardığını hissediyorum ve "eski Babıali"de mesela Cumhuriyet'in sahiplerinden Doğan Nadi'nin bir tanınmış yazarını nasıl sille tokat kovaladığını hatırlıyorum. Zavallının kusuru, yemek yediği bir lokantayı, ismini vererek methetmesiydi. Şimdi ise adam hiç sıkılmadan, ismi ne kelime, adresini ve telefon numarasını yazarak kahvaltıya gittiği "cafe"yi, gömlekçisinin gömleğini, ayakkabıcısının kundurasını, arkadaşının moda evini, dostunun son kasetini reklam ediyor da, kimsenin çıtı çıkmıyor. Bazıları bunun ikinci, hatta asıl meslek edinmiş haldeler.
O kadar mı? Bazı gazeteci arkadaşlar pek yakın ahbaplarımızınkiler hariç, davetlere gitmekten korkuyoruz. Acaba, "iyi bir şeyler yazmamızı" bekleyecekler mi, diye.. Çünkü bunu usul haline getirdiler.
Sabah'ın manşetinin altında Washington temsilcisi Savaş Süzal'ın "ABD'de kurallar çok katı" diye politika hayatının kurallarına ait yazısı vardı. Acaba bir de New York Times'ın mukavele imzaladığı gazetecilere koyduğu "ahlak kuralları"nı bizlere duyursa iyi olmaz mıydı? "İğne ve çuvaldız" mı, yoksa "tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş" hikayesi mi?

Yazara EmailM.Toker@milliyet.com.tr