YazarlarMevlana'nın cancağızı

Mevlana'nın cancağızı

17.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mevlana'nın cancağızı

Mevlananın cancağızı


Salim ALPASLAN

Tarihçi Thomas S. Kuhn bilimin toplumsal yapıdan etkilenip toplumsal yapıya etkimesini anlatıyor. Bilimsel Devrimlerin Tarihi kitabında iki anahtar kavram var: Paradigma ve anomali.
Paradigma, belli bir tarihsel dönemin bilimsel, felsefi ve kültürel kavramlarının ve düşünme, anlama biçimlerinin tutarlı bütünlüğü.
Toplumun çoğunluğu belli bir paradigmanın içinde kalmayı sürdürürken öbür tarafta da bilim, kültür, felsefe alanındaki buluşlar art arda patlar durmadan. Yeni fikirler toplumsal yapıyı etkiledikçe hayat artık o alışıldık paradigmanın kabına sığamaz. Nasıl sığsın ki? Gelişmelere artık eski kavramsal içeriklerle bakmak mümkün mü? Kuhn, bu duruma anomali adını veriyor.
Kuhn'a göre artık bu anomaliyi ortadan kaldırmak için dönemin düşünsel gereksinimlerini karşılayacak yeni bir paradigmaya geçme zamanıdır.
Siyasi retorikte çağı yakalamak, çağ atlamak, vizyonu olmak, kabuğunu çatlatmak gibi sözler aslında hep bu paradigma değişimine işaret eder.
Kabuğu çatlamış Türkiye toplumu da artık çağın gereklerinin farkında. Dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir değişim, telekomünikasyon olanakları sayesinde kısa sürede buralara da yansıyor. İlk bakışta birbiriyle ilintisizmiş gibi görünen bilimsel gelişmeler Türkiye'de de toplumsal bilinci hızla etkiliyor.
Bu perspektiften bakıldığında geçen haftanın en önemli olaylarından biri Milliyet'in manşetine taşıdığı bir şirket evliliğiydi. ABD'nin iletişim devi Time Warner'la internetteki en önemli kuruluş America On Line ortaklık kurmuştu. Dünyanın en ücra köşesindeki toplumsal yaşamı etkileyecek güçteki bu iki iletişim devinin nikahı bilgi ve haber akışının önümüzdeki dönemde nasıl bir hız ve yaygınlık düzeyinde seyredeceğini gösteriyor.
Görüyorsunuz; dünyanın ve diğer toplumların gidişatından eşzamanlı biçimde haberdar olan herhangi bir toplumu artık eski kalıpların, eski paradigmaların içinde tutmak gerçekten olanaksız.
Yine aynı perspektiften bakıldığında geçen haftanın bir başka önemli olayı da dünkü Milliyet'te yer alan sentetik DNA çalışmalarıydı. Bilgisayar chiplerinin bilgi taşımadaki sınırlılığını aşmak isteyen bilim adamları insan DNA'sını model alarak çok daha fazla bilgi taşıyacak, sentetik DNA chipler üretmenin yolunu arıyor.
Tüm dünya birbirinden önemli iletişim yeniliklerinin peşinde koşarken Türkiye'yi hala Apo'nun idamı gibi sonunda iletişimsizliğe çıkan kısır tartışmaların ve ortaçağın karanlığına hapsetmek isteyenler, yüreği yanık şehit aileleri üzerindeki duygu sömürüsünü ve tahrikini sürdürüyor.
Ama bu kez:
İyi olan tek şeyin bilgi, kötü olan tek şeyin de cehalet olduğunu bilenler...
Bu ülkede artık anomali dönemini aşıp günümüzün gelişmeleri doğrultusunda demokrasi ve toplumsal barış yönünde önemli adımlar atanlar...
Yüzünü bilimin ışığına çevirenler çoğunlukta...
Onları destekleyenler çoğunlukta...
Mevlana'nın dediği gibi: "Dünle beraber gitti cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Milliyet, Türkiye'yi izlerken her zamankinden daha iyimser... Daha umutlu...Çünkü:
Genç bir nesil geliyor; gümbür gümbür geliyor.