Hafta sonunun önemli kısmını bir raporu okuyarak geçirdim. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu tarafından 1 Kasım 2010 ile 1 Mayıs 2011 tarihleri arasında saha çalışması ve literatür taraması sonucunda ortaya konan bir rapor idi bu. Adı “Devlet ilköğretim okullarında ücretsiz öğle yemeği sağlamak mümkün mü?”...
Ayşen Candaş, Başak Ekim Akkan, Sevda Günseli ve Mehmet Baki Deniz’in imzasını taşıyan çalışmanın danışmanlığını da Prof. Dr. Ayşe Buğra üstlenmiş.
Rapor adından da anlaşılacağı gibi Türkiye’de sekiz yıl olan zorunlu eğitim döneminde toplam öğrenci nüfusunun yüzde 97.4’üne yani 10 milyon 308 bin 927’sine hizmet veren devlet okullarında öğle yemeği verilmesini öneriyor. Bu noktayı şöyle izah ediyor: Çocukların eğitim hayatına devam edebilmeleri, öğrenmeyi sever hale gelmeleri, derslerinde başarılı olabilmeleri ancak içinden geldikleri sosyo ekonomik ortam aynen eğitim hayatlarına da yansımıyorsa mümkündür.
Gelelim ulusal ve uluslar arası pek çok verilerle çocukların sosyo ekonomik durumlarına:
OECD verilerine göre (www.oecd.org/els/social/family/database) Türkiye’de her dört çocuktan biri yoksul. AÇEV ve KA-DER’in yaptığı bir araştırma 1999-2005 yılları arasında 436 bin 164 çocuk ilköğretimi bitiremeden çalışma hayatına atıldı. TÜİK’in yaptığı bir araştırma çalışan çocuklardan okula devam edemeyenlerin yüzde 20’sinin okul masraflarını karşılayamadığı için okuldan ayrıldıklarını gösteriyor.
Rakamlar iyi durmuyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2008 yılında yayınlanan Health Policy for Children raporunda Türkiye’deki durum şöyle anlatılıyor:
Türkiye 11-15 yaş çocuklarının baş ağrısı, karın ağrısı, yorgun ve sinirli hissetme, endişe, uyku bozukluğu, baş dönmesi gibi sağlık şikayetlerinin en yüksek olduğu ülke. 11 yaş erkeklerinin yüzde 54’ü kızların ise yüzde 67’si bir haftada birden fazla sağlık şikayetlerinin olduğunu söylüyorlar. 13 yaşta bu rakam kızlar için yüzde 76’ya erkekler için yüzde 56’ya çıkıyor. Aynı rapora göre ailenin gelir durumu düştükçe çocukların sağlık şikayetleri artıyor. Rapor bu durumun çok çeşitli faktörlere dayanabileceğini vurguluyor ki bu faktörlerden birinin de gıda yoksunluğu olduğu belirtiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı Türkiye Sağlık Araştırması 2008 verilerine göre
7-14 yaş grubundaki çocukların son altı ayda yaşadıkları hastalıklardan ilk beşi şöyle sıralanıyor:
Yüzde 46.2 enfeksiyöz hastalıklar, yüzde 26.8 ağız ve diş problemleri, yüzde 16.1 göz sorunları ve yüzde 8.5 beslenmeyle ilgili sorunlar.
Daha çok rakam verebilirim. Ama artık dünyanın değişik ülkelerinde de uygulanan “okulda yemek programına” gelmek istiyorum. Başka ülkelerdeki örneklerden hareketle eğer bu program burada da uygulanırsa şöyle sonuçlar verebilir:
* Okul günlerinde verilen sıcak öğle yemeği ile çocuğun toplam sıcak yemek tüketiminin yüzde 16’sı karşılanabilir. Bunun yoksul bir ailenin çocuğu için yaptığı harcamanın yüzde 10’ununa tekabül ettiği hesap ediliyor.
* Öğlen yemeği dağıtılan okul projelerinin olduğu ülkelerde özellikle kız çocuklarının okula gönderilmesinde, hem kız hem erkek çocukların okula devamında bir artış görülüyor.
* Özetle okulda yemek programı çocuğun okul başarısını artırıyor, çünkü öğrenme kapasitesi yükseliyor, bilişsel gelişime etki ediyor, yetersiz beslenme kaynaklı sağlık sorunlarını, öğrenme bozukluklarını ve konsantrasyon düşüklüğünü azaltıyor. Çocuğun okula devamını sağlıyor. Yoksul ailelerin bütçelerine katkı oluyor.